Behçet Fakihoğlu

17 Mayıs 2007 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "İGDAŞ böyle yapmamalı" başlığı altında bir okuyucu şikayetine yer verilmişti. Konuyla ilgili olarak, İGDAŞ Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden gelen açıklama bazı kısaltmalarla şöyle: "İç Tesisat proje ve yapım için halihazırda İstanbul'da Sertifika Yönetmeliğine göre sertifikalandırılmış ve bu işi yapmaya yetkili 1570 firma mevcuttur.

SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na bağlı hastaların, özel hastanelerde de tedavi olma imkanına kavuşmaları herkesi memnun etmektedir. Ama bu alanda yeterli denetim yapılmadığı için bazı suistimaller bulunduğu, vatandaşın sağlığının tehlikeye atıldığı söyleniyor.

Eğitim çalışanlarının ortalama maaşı 840 YTL olduğu için, mevcut Mortgage faizleriyle bir öğretmenin ev alması mümkün değil. 75.000 bin YTL'lik konut almak isteyen bir kişinin gelirinin en az 2.550 YTL olması gerekiyor. Öte yandan şehirlerimizde 75.000 YTL'lik konut bulmak için, şehrin dışına çıkarak, uzak semtlerdeki apartman bodrum katlarında, izbe yerlerde aramak gerekiyor.

İnsanlarımızı rahatsız eden, olmaması gerektiği yerlerde silah kullanarak bazen masum vatandaşlarımızın hayatına kast eden "magandalar" son yıllarda arttı.

Dış ticaretin önemi her geçen gün artmaktadır. İhracatın artması, üretilenlerin dövize dönüştürülmesi, ilave iş, aş ve zenginlik olarak ülkeye yansımaktadır. Son zamanlarda dış ticaretimiz, en önemlisi de ihracatımız katlanarak artmaktadır.

Bankaların müşterilerine yapmadığı eziyet kalmadı. Bankaya elini verenlerin kolunu kaptırdığı gerçeğini bilmeyen kalmadı.

Son günlerde büyük zorlamalara gidiliyor. Yakın geçmişte benzerlerini çok gördüğümüz suni yapılanmalar ve birleştirmeler inşa ediliyor.

Sayın Başbakan'ın dikkatine; AK Parti'nin ikinci defa iktidara gelmesi ile kalkınmış ülkeler seviyesine ulaşmamız daha hızlı olacaktır. İkinci dönemde size ve AK Parti milletvekillerine daha çok iş düşecektir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü'ne; 10 Mayıs 2006 tarihli, B.12.0.TUG.0.02.11-230-2560 sayılı sertifikalı tohumluk ve meyve/asma fidanı/çilek fidesi ile kapama bağ/bahçe tesisi desteklemeleri konulu yazınız İl-İlçe Tarım Müdürlükleri'nce esas alındığından; Virüsten ari meyve fidanı ile bahçe tesisi için 300YTL /da, diğer meyve türleri ile bahçe tesisi ve bağ tesisi için 200 YTL/da olarak ödenmesi talimatında;

Fransa Cumhurbaşkanlığına Nicolas Sarkozy'nin seçilmesi ülkemiz için iyi olmadı. Sarkozy, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkıyor, Avrupa'da bize yer olmadığını belirtiyor, bu doğrultuda çalışacağını açıkça ilan ediyor. Ülkemizin istikrarı, kalkınması, demokratikleşmesi için Avrupa Birliği üyeliğini önemseyenler, haklı olarak, Sarkozy'nin tavrını Türk düşmanlığı olarak görüyor.

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ve sonrasında yaşananlar herkesin malumu. Alınan kararla, Meclis'te cumhurbaşkanını seçmenin de adeta imkansız hale getirildiği ortada.

Türkiye'de çok garip bir durum var; eğitim seviyesi arttıkça, halka yabancılaşma, halkı küçümseme, halkın değerlerine ters düşme de artıyor. Hatta bırakın halkın değerlerini, evrensel değerlerden de daha çok uzaklaşılıyor...

Malatya'da, üç kişinin boğazları kesilerek katledilmeleri, tüylerimi diken diken etti. Böyle bir cinayet nasıl işlenir, anlamış değilim...

İlkbahar, mevsimlerin en güzelidir. Tabiat yeniden uyanır, bitkiler yeşilliklere bürünür, kırlar rengârenk çiçeklerle bezenir... Yurdumuz, baştan başa bu güzellikleri yaşar. Hele içinde bulunduğumuz mayıs ayında bütün bu güzellikler zirveye ulaşır.

Bilinen bir hikâyedir: Köyün birinde, bir adama "Kaz" diye isim takmışlar. Adamcağız bu şekilde hitap edenlere kızarmış.

İran'dan araba ile belli ölçülerde akaryakıt alımına, Van için izin verilirken, Hakkari için bu uygulamanın neden yasak olduğunu anlamak mümkün değil. Bu hususu defalarca yetkililere sormamıza rağmen bir cevap alamadık. Van ilimiz İran sınırında ise, Hakkari de bu ülkenin sınırında.

Hayatımız krizlerle, gerginliklerle geçti. Öğrenci olayları, sağ-sol çatışmaları, terör yakamızı bırakmadı. Bütün bunların sonucu olarak; çoğumuz yoksulluk, sefalet, acı, dram içinde yaşadık. Ülke çok kan kaybetti, itibarımız azaldı, ekonomik gücümüz tükendi. Üç-beş kuruş için başbakanlarımızın bazı ülkelere avuç açtıkları günler oldu.

Altmışlı ve yetmişli yıllarda talebe hareketlerinde; tertemiz binlerce gencimizi ideolojik (sağ-sol) çatışmalardan toprağa verdik. Olan gençlere oldu. Onları kışkırtan, zarar veren siyasi parti liderleri veya başkaları, kendi makamları ve koltukları için evlerden yükselen ağıtları duymaz oldular, yollarına devam ettiler. Yine organize suç örgütleri, gencecik insanları hedefleri için araç olarak kullandılar. Fail yakalanır, yıpranır, perde gerisindekiler hep gizemliliğini korur...

Ülkemizde oynanan oyunları bilmeyen yok. Her fırsatta kargaşa çıkarmak için var güçleriyle çalışanlar var. Cumhurbaşkanlığı seçimi, genel seçim ya da önemli bir özelleştirme bunun için sebep sayılabiliyor. Global bir ekonomik dalgalanma bile fırsat bilinerek, bazı planlara işlerlik kazandırmaya çalışılıyor.

AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayı olarak Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah Gül'ün açıklanması, birçok kesim tarafından olumlu karşılandı. Mevcut meclis yapısıyla, Sayın Gül'ün seçileceği anlaşılıyor. Sayın Başbakan'ın partinin başında kalması istendi, başlatılmış hamlelerin devamı ve gerilimin düşürülmesi için bu iyi bir adım olabilir.