Fuat Bol

ürk Silahlı Kuvvetleri teröristle anladığı dille konuşuyor! Teröristin tek anladığı lisan da budur. Tam çeyrek asırdır bu bölücü terörle mücadele etmekteyiz. Hatırlayınız, önceleri düşman küçük görüldü ve 3-5 eşkıya denilip geçilmek istendi. Sonradan işin vahameti ve boyutları anlaşıldı ama; iş işten geçmişti!

"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır!"

Dedik ya, bu ülkede sun'i gündemlerden kurtulup bir türlü halkın dert ve özlemlerine kısaca gerçek gündeme bir türlü gelemiyoruz.

Absürd konulardan fırsat bulup, bir türlü gerçek gündemimizle yüzleşemiyoruz. Bu hususta en büyük kabahat, maalesef biz medya mensuplarındadır. Zira, medya halkı yönetmez ama yönlendirir. Mahut, bir kısım medyaya bakın; halkı olur-olmaz konularla meşgul edip, germe konularında ellerinden geleni artlarına koymuyorlar!

En önemli faktör insan unsurudur. Üstad Necip Fazıl, makinenin hamaratlığı yanında hissizliğini anlatırken; "en mütekâmil kompüter, en ahmak insanın tırnağı kesilirken duyduğu hissin trilyonda birini bile hissedemez!" demişti.

TBMM, rekor bir katılımla tarihî bir karar aldı. İnsan hakları ve özgürlükler adına son derece sevinilecek bir durum. Tabiatıyla buranın Türkiye olduğunu unutmayalım.

Lidere ve başa bağlılık bizim milletimizin genlerinde var. Bundan dolayıdır ki, bizde lider çok ama çok önemlidir. Lider, bu asil milleti şaha kaldırabileceği gibi, yine lider elbette ki yalnızca adı lider olan lider de aynı milleti yerlerde pekâlâ sürüklendirebilir.

İnsanoğlu, kendisinin ve mensup olduğu cemiyetinin idamesini korku ve vehimlerle devam ettiremez.

Demokrasiye geçişimizin üzerinden altmış yıla yakın süre geçti. Bunca geçen zamana rağmen bizim demokrasimiz hâlâ emekleme devresindedir.

Demokrasi, insan aklının bulduğu en son (çağdaş) toplum yönetim biçimi.

Devlet Bahçeli'nin başında bulunduğu MHP, dün olduğu gibi bugün de milletimizin imdadına yetişiyor. Devlet Bahçeli'nin ve MHP'nin bu hakkını teslim etmek ve onları canı gönülden alkışlamak bizim insanlık görevimizdir.

Demokratik yönetimlerde siyasi partilerin varlık sebebi nedir? Neden, siyasi partiler olmadan demokratik idare olamıyor? Siyasi partiler, demokratik idarenin vazgeçilmez unsurlarından; yani, olmazsa olmazlarından...

Bugün biraz siyasetin (politikanın) dışına çıkalım ve hemen herkesin hasretini çektiği "mutlu olmanın sırları"nı açıklamaya gayret edelim!

Medeniyetler İttifakı, kulağa hoş geliyor ancak, gerçekleşmesi çok zor. Zira, insanlık tarihi boyunca uğraşılmasına rağmen, buna ulaşılamamıştır.

Dış dünyanın varlığından bizi haberdar eden merhum Turgut Özal oldu.

Devletler de tıpkı insanlar gibidir. İnsanlar için söylenen: "Düşmeye gör!" sözü, aynen devletler için de geçerlidir. Zengin ve güçlü olduğunuz vakit, hemen herkesi yanınızda görürsünüz. Etrafınızda takla atanların haddi hesabı olmaz. Kader bu; illa ki hükmünü icra edecektir. Nitekim, her çıkışın bir inişi olduğu gibi; her yükselişin çöküşü de kaçınılmazdır.

Dünkü makalede, muhalefet partilerinin nasıl çalıştıklarından bir nebze bahsetmiştik. Nasıl ak'a kara, karaya ak dediklerini; kanunların çıkmaması için bütün güçleri ile çalıştıklarını ama; millete şirin gözükmek için de, bütün engellemelere rağmen çıkan kanunu desteklediklerini Meclis kürsüsünden dillendirmelerini, oysa, kanunu kösteklemek için partili bütün arkadaşlarının Meclis'i terketmiş durumda olduğunu yazmıştık.

Genel seçimlerin üzeriden beş ay geçti. Milletimizin tek başına iktidara getirdiği AK Parti hükümeti ve AK Parti çoğunluğundaki TBMM, gecesini gündüzüne katarak çalışmalarını sürdürüyor.

Siyaset, sanıldığı gibi kolayın aksine zor zenaattır. Esnaflık gibi, her babayiğidin icra-i faaliyette bulunabileceği bir alan değildir. Bir kere; ne yandan bakılırsa bakılsın, fedâkârlık (özveri) istiyor. Siyasetçi, adeta kendi hayatını yaşayamaz; başkaları için yaşar.

Dünya incisi, bu güzelim şehir, elbette ki çeşitli tarihlerde iş başına gelmiş yetkililer marifetiyle bu hale getirildi.