Hasan Sarıçiçek

Harika!. Şu an; F.Bahçe'nin, Brezilyalı Parreira'dan sonra İspanya'yı Avrupa Şampiyonu yapan Luis Aragones'i de futbolumuza kazandırmasından daha güzeli ne olabilir?

Merak ediyor ve kamuoyu adına soruyorum... Zico'yu gönderen F.Bahçe, İspanyollara gurur duyacakları bir milli takım armağan eden Luis Aragones'le anlaştı mı, anlaşmadı mı?

Başlangıç muhteşemdi... Fakat, ilk defa golle başladığımız bir maçı, zaferle bitiremedik. Maçın büyük bir bölümünde mahkum oynayan Almanya'ya, birbirinin kopyası üç golle teslim olduk! Yazık!..

Semih'im var benim! "Gitti" denilen maçı çeviren Ay - yıldızlı Türkiye'm var benim.

Aman dikkat! Bu Hırvatlar hafife almaya gelmez! Prenalar gibi aç ve saldırganlar. Çita kadar hızlı ve çabuklar. Aslan kadar da vahşiler.

Zürih'te puslu gece, Gök Mavililer'e gülümsedi! C = Ölüm Grubu'nun finalinde; Fransa ve İtalya, Zürih'in Letzigrund Stadı'nda üç bilinmeyenli denklemi çözmek için buluşmulardı. Gruptan çıkacak 2. takım olabilmek için birinin kazanması gerekiyordu. O yüzden, "risk" faktörü iki takım için de büyük mana ifade ediyordu. İki takım da sahaya 4-4-2 düzeninde çıktı, ancak ikisi de hücumcularını daha öne çıkardılar. Ama kazanan benim favorim Fransa değil, Pirlolu, De Rossili İtalya oldu?

Tabii ki kazanalım isterim ama sonuç umurumda değil... O yüzden Türkiye - İsviçre maçı oynanmadan, yüreğimdeki yangını söndüreyim istedim!

Başkan Aziz Yıldırım'ı tebrik ediyorum; iki yıllık uğraştan sonra Emre Belözoğlu'nu Türkiye'ye dönmeye ve F.Bahçeli olmaya ikna ettiği için. Bana göre bu, Roberto Carlos'un transferinden daha önemlidir.

Fatih Terim'in karar vermekte ne kadar zorlandığını tahmin edebiliyorum. Aklı öyle karışmış ki, UEFA'nın 1 yıl önce, "20+3 kişilik nihai kadronuzu 28 Mayıs saat 13.00'e kadar açıklayın" çağrısına rağmen, o, 29 Mayıs saat 24.00'e kadar süre istiyor.

A Milli Takım, Euro 2008 denemelerinin ilkinde Slovakya karşısında galip gelmesine rağmen bana pek de ümit vermedi.

Tüm taktik ve stratejileri alt üst eden bir maçtı, Eskişehir-Boluspor mücadelesi... Aşk, ihtiras ve kin! Ama bütün bunlar yetmedi, Boluspor'a!.. Çünkü top sevmedi, Boluspor'u... Çünkü.. Eskişehirsporluydu direkler!

Bir takımın başına gelebilecek tüm olumsuzlukları yaşamış.

Ne sıkıntılı bir finaldi... Tam 66 dakika; iki takımın kalecisi de, finalin en rahat oyuncularıydı. Tamam anladık! Adı üstünde bir final maçı bu; yani hata affetmeyen bir oyun...

OFTAŞ için yapılan "Hababam Sınıfı" benzetmesi için Osman Özdemir, "Bizim takımı en iyi anlatan espri" diyor ve ekliyor, "Benim şampiyonluktaki favorim F.Bahçe!" Hatırlatırım, G.Saray'ın son maçtaki rakibi OFTAŞ!

Şampiyonluk emek ister, ter ister, yürekten çaba ister. Geçen hafta G.Saray'a yıla bedel bir derbi kaybeden F.Bahçe, şampiyonluk hedefine ulaşabilmek için dün gece varını yoğunu koydu ortaya.

Florya'da genç futbolculara G.Saray'ı uçuran adamı sordum. Kimdir Cevat Güler? Yeni bir efsane mi? Öyle şeyler anlattılar ki donup kaldım.

Bir derbi düşünün ki, özel güvenlik kafi görülmemiş olsun. Devlet, 1 taraftar için 4 polisini memur etsin.

F.Bahçe Teknik Direktörü Zico'nun bir sezon boyunca sarı-lacivertli futbolculara her fırsatta anlatmaya çalıştığı üç olgu, güven, beceri ve etkili takım oyunuydu.

Kıyak mı, ayak mı? Yoksa?.. Bu oyunun adı ne? Şaşırdım arkadaş!

Vay... vay, vay!.. Bu ne hız, bu ne istek ve bu ne müthiş bir bütünlük böyle? Şaşırdım arkadaş!.. İki kanatta tıkır tıkır işliyor.