Mehmet Soysal

Dünyayı yöneten devler gittikçe daralan ve artık köşeye sıkışan ekonomilerini ayakta tutabilmek için yeni pazar arayışlarından şimdilik akıl oyunlarıyla büyük bir başarı elde etmiş gibi görünüyor...

On yıl aradan sonra yeniden Kudüs'teyiz... Müslümanların, duvarların ardındaki yalnızlığa, itilmişliğe ve terk edilmişliğe on yıl aradan sonra bir daha şahit olduk...

Milyonlarca insan Paris'te, yer altındaki metrolarda evden işe, işten eve gidip gelmekte ve bir hayatı tüketmekte...

Avrupa bir yandan ekonomik krizle tanışırken diğer yandan Noel'e hazırlanıyor... Kapısını çalacak bir kış masalından yani ekonomik krizden habersiz ve duyarsızca bencil hayat sürmeye devam ediyor... Birileri kazanırken, büyük kalabalıklar ise kaybetmeye devam ediyor...

Düşünülmeden piyasaya sürülen düşünceler ve söylenen sözler yüzünden toplum her dakika yeni bir travma yaşıyor ve kaosun içerisine itiliyor...

Dünyadaki bazı hukuk uygulamalarına dair haberleri okuduğumuzda 'işte adalet bu' diyerek seviniyoruz. Bazen de 'işte hukukun iflas ettiği yer' diyebileceğimiz tarzdan yüzlerce olaya şahit oluyoruz... Hukuk; iki tarafı da keskin bir bıçak gibi...

Dünya çevre kirliliği ile boğuşup duruyor... Konferanslar düzenliyor... Filmler çekiyor... Protesto gösterileri yapıyor...

Gazeteci Yalçın Doğan Sultan Vahdettin Hana ait olduğunu iddia ettiği 'ihanet mektubunu' yazdı. Belge ise ortada yok... İddiaya göre 1924 yılında Sultan Vahdettin Han dönemin ABD Başkanı Coolidge'e bir mektup yazıyor... Mektup Paris'teki ABD Büyükelçiliği'ne teslim ediliyor...

Eskiden büyükler bir kaç afete şahit olduklarından sürekli aynı olayı anlatıp dururlardı... Açlıktan, ekmeğin karneye bağlandığı günlerden, birinci dünya savaşından, ayaz gecelerden ve sert geçen kışlardan söz ederdi...

Bugün bir bayram sabahına daha uyandık... Kimin yüzüne baksak hüzünlü, yaralı ve kahır dolu... Sokaktaki herkes biraz olsun kendini mutlu edecek bir bahane arıyor sanki...

İstanbul trafiği her geçen gün biraz daha terörize oluyor... Karayollarında ne kadar mühendis varsa toplayıp onlarla birlikte bu kenti bir ay boyunca girilmedik yer bırakmadan dolaşmak istiyorum... Kentin trafiği tezat ve komediden ibaret.

Özel televizyonlarda skandalsız gün geçmiyor... Nedeni ise kimse yaptığı işin hukukunu bilmiyor... 'Ben yaptım oldu' anlayışı bu ülkenin her kurumunda hüküm sürüyor... Dünya medya devi Murdoch'un İngiltere'de başına gelenleri izledik ama uygulamasından kaçıyoruz...

Kelimeleri komedileştiren üsluptur... Sokaklar kelimeleri komedileştiren bir üsluba yenik düşmüş... Bu yüzden edebiyatımız fukara... Her şey komediden ibaret... Bu yüzden düşünen adamlardan bu ülke yoksun...

80'li yıllarda 'üç beş çapulcu' diye başlayan ve her geçen gün daha da komedileştirilen bu süreçte her saldırının ardından duyduğumuz tek söz;

Uzun yıllardan beri muhafazakâr kesim adam yetiştirmiyor ve böyle bir derdi de yok... Bir davanın sürekliliği miras bırakılan adamlar sayesindedir... Edebiyat; yani roman ve şiir ayrıca tarih, tiyatro, resim ve müzik gibi sanatın diğer alanındaki bütün çalışmalar daha düne kadar sol grupların tekelindeydi...

Bataklığı kurutmak yerine sineklerle savaşmayı kabul etmeyi strateji diye kabullenmiş ve hayatın her alanına yansıtmayı başarmışız...

Isırılmış bir elmayı Apple markasıyla dünyaya kabul ettiren Steve Jobs'un, sekiz yıl boyunca yakalandığı kanser hastalığından hayatını kaybettiğine dair haberi duyunca unutamadığım bir sözü aklıma geldi...

Dünyada madalyon kentlerin sayısı gittikçe artıyor... Kentler büyüyor, insanlar küçülüyor... Nüfus artıyor... Kentlerin arka sokaklarına sıkıştırılanlar her gün biraz daha değersizleştiriliyor... Eşya ise değer kazanıyor... Kentler lüks ve modernizme hızla koşarken, birileri zenginleşiyor, arka sokaklardakiler ise fukaralaşıyor...

Kimse öbür tarafa bir şey götürmeyeceğine dair acımasız o gerçeği bilir ama yine de götürecekmiş gibi davranmaya devam eder...

Son bir aydan beri İstanbul'un silüeti tartışılıyor... Kimse silüet nedir? sorusunun cevabını vermiyor... Silüet; bir şeyin yalnız kenar çizgileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü, yani gölge...