Ömer Öztürkmen

Cumhuriyete bin defa "evet", ama Osmanlı İmparatorluğunun bıraktığı boşluğun sarsıntılarını yaşadığımız da bir gerçek...

Bizim entellerimizin frenkleşme alışkanlığı galiba yeniden hortluyor. Eskiden olduğu gibi Tanzimattan bu yana bizim genç Türklerimizin ve ittihat terakkicilerimizin kıblegâhı olan Paris yine baş belamız...

Batı dünyası, ne Descartes'in rasyonalizmine taparcasına bağlı, ne de Newton fiziğinin mekanistik kâinat görüşüne..

Bir Cuma sabahı Allah'a karşı Malazgirt'te ellidörtbin er Bestelediler en güzel marşı Allahuekber Allahuekber

Bazı insanlar önce zenginleşmenin, zenginleşince de sosyeteye karışmanın, yani sosyetik olmanın yolunu arar..

İşini ciddi tutanlara bir diyeceğim yok.. Ama, aşırı ciddiyet, suni ciddiyet beni her zaman rahatsız eder.. Gururla ciddiyetin, bir karabeti olduğuna inanırım.. Dünyayı ve dünya hayatını fazla ciddiye alanlardan da, mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışırım.

Dost insandır, sevgi ve gönül eridir, Ali Naili Erdem.. Kader birliği yapabileceğiniz, güvenebileceğiniz insandır O.. Helâl lokmalara benzetiyor dostlukları, yeni çıkan şiir kitabında.. Sevgili Erdem, birbirinden dokunaklı ve güzel şiirlerini "Sevda Kuşatması" adı altında kitaplaştırmış..

Son yıllar, dünya siyasetinde olduğu gibi, Türkiye'nin siyasî hayatında da krizlerle, bunalımlarla, değişim ve dönüşümlerle geçti..

Herhangi bir düşünceyi matematik formüllere dökemiyorsanız, o düşüncenin doğruluğundan emin olamazsınız. Matematikten uzaklaştıkça, aydınlıktan uzaklaşmış olursunuz.

Yunanistan, hidrojen enerjisiyle çalışacak dört denizaltı satın alıyor.. Siparişleri altı ay önceden verilmiş..

Ankara Belediye Başkanı sevgili Melih Gökçek'in, şehrin merkezine Ankara ile ilgili bir şiiri kabartmalı ve süslemeli olarak abideleştirmesi hiç de uzak ihtimal değil artık..

Jules Verne, "Ay'a Seyahat" romanını 1860'larda yazmış.. Aşağı yukarı, 100 yıl sonra Neil Armstrong aya ayak bastı..

Çile, Türkçeleşmiş farsça bir kelimedir.. Çil kökünden gelir.. Farsça'da "40" anlamındadır.. Çile ise, 40 gün süre ile mutasavvıflarımızın ve dervişlerimizin kendilerine uyguladıkları zorlu ve perhizli bir dönemden geçme sürecidir.

İnsanlık, ruhu gramla ölçen materyalist bir devir yaşadı; kendi kendini aşağılarcasına.. Bilimperest pozitivistler, insanın ölünce 21 gram ağırlık kaybettiğini ileri sürüyorlardı..

Dünyaya egemen olma ihtirası, büyük devletleri enerji kaynaklarına yöneltiyor.. Enerji, dün olduğu gibi bugün de, büyümenin ve büyük kalmanın vazgeçilmez gücü.. Bilimsel araştırmaların ve teknolojinin de ana maddesi..

Kolay lokma değilmiş Irak...

Eskiler, "galat-ı meşhur, lugat-ı fasih hükmündedir." demişler.. Yani, yaygın yanlışlıklar, doğru sözler gibi karşılanır anlamına gelen bir söz.. Biz, daha doğrusu aydınlarımız, 200 küsur yıldan beri bu galat-ı meşhuru yaşıyoruz.. Yalnız yaşamakla da kalmıyoruz, millete de yaşatıyoruz..

10 aday ülkenin katıldığı Avrupa Birliği kutlamalarının tamamlandığı gün Beethoven'in 9. (İnsanlık) Senfonisi çalınırken, Irak'ta, kadın-erkek ve yaşlı-çocuk demeden birileri masum halkın ırzına geçiyordu (!)..

Avrupa Birliği (AB)'ne uyum paketlerinin ve bunun için yapılan düzenlemelerin, gerçekte büyük bir bölümünün AB müktesebatına aykırı olduğunu biliyor musunuz?

Aslında önyargılarla boğuşuyoruz. Bir önyargılar ülkesi oldu Türkiye.