Ömer Söztutan

* En çok intihara özendirdiği için şarkı ve klip yasaklama rekoru... * Savaş kayıplarından çok tribün ölümleri rekoru... * Kendi üyesine yolsuzluk soruşturması açma rekoru...

Dündar Abi: Dizini masanın en sivri köşesine vurmak, acıyla dizine bakmaya eğilirken kafayı masanın üstüne vurmak...

Kapıdan içeri girer girmez neşeyle bağırdı: "-Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?..." -Görmüyor musun?... Telefonla konuşuyorum...

Maçı seyrederken; hava toplarında papağan gibi aynı şeyi söylüyorum; "-Japon Milli Takımı... Japon Milli Takımı..."

"-Paranın yenisi, dostun eskisi makbuldür..." (Ali Babacan)

* Gazetede kaldığım zamanlar uzandığım ikili koltuğumu, "yatacak yeri olmayan Cem Uzan'a bırakıyorum... * Bir yarışma programından kazandığım Avrupa seyahatimi Aziz Yıldırım'a bırakıyorum... * Kaset çıkarma ihtimali ile sakladığım Pazar Keyfi'ni sunma hakkımı Petek Dinçöz'e bırakıyorum...

Şu dünyadaki en mutlu kişi GORA'ya gidendir... ... Şu dünyadaki sevilen kişi AB'ye girendir... ... Şu dünyadaki en güçlü kişi E-5'ten gelendir...

Bini bir hikaye olacak ama, olsun... Ben sevdim... Büyük bir sanayici, eski okul arkadaşlarından birinden şöyle bir mektup almış: "Sevgili dostum, beraber geçirdiğimiz tatlı günlerin hatırasına hürmeten, oğlum Ali'ye fabrikada bir iş vereceğini ve..."

Bakalım daha neler öğreneceğiz şu hayattan... "Mutluluk hastalığı" diye bir şey varmış... Asıl adı, "Williams Sendromu" ymuş, literatüre "Kokteyl Adamı" olarak geçmiş...

Adamın biri, içinde çamur dolu tenekeyle televizyon binasına girmiş, "Şurada bir beş dakika oturabilir miyim " diye seslenmiş...

Bush'a karşı verdiği mücadele, Saddam'ın mücadelesinden sert olan Oscar ödüllü yönetmen Michael Moore, ABD seçimleri için, "Teselli rehberi" buldu...

* Bayram, seyran dışında sabahın köründe kalkıp televizyon stüdyosuna gitmek, kaset çıkarmaya işarettir...

* Bir sabah ansızın İbrahim Tatlıses'in kapısını çalıp, "Evet döndüm sana... Hadi nikah salonuna gidiyoruz" diyerek...

Türkiye'de nasıl bir kalıba sokulmuşsak, demokrasinin bu boyutunu aklımız almıyor... Bush'un ikinci kez seçilmesini Daily Mirror gazetesi, "59,054,087 kişi nasıl bu kadar budala olabilir" başlığı ile duyuruyor...

Şu dalkavukluk işini biraz kurcaladım da, "Tarihimizde Garip Vakalar" kitabına göre hiç de kolay bir meslek değilmiş dalkavukluk...

- Artos ve Aramis öldü, Portos bıraktı bu işleri... - Red Kit sigarayı azalttı, Daltonlar Susurluk'ta büfe açtı... - Zagor odun kırıyor kışları, beş on paraya...

MENECERİ: Abi yol bitti, uçurumun kenarına geldik... İBRAHİM TATLISES: Ben bitti demeden bitmez üleyn... Yürü...

Aşıklar sadece daha iyiyi umut etmeyi değil, onu yapmak için çaba göstermeyi de öğrenirler... Aşkı sıradan şeylerin esiri yapmak, onun tutkusunu almak ve onu sonsuza kadar yitirmek demektir...

* Tuğba Özay'ın 3 yıl hapis yemesinin en güzel yanı, yapımcılara "Ünlüler Koğuşu" diye bir program fikri vermesi...

Halı sahada maçımız var... Havamız olsun diye kız arkadaşımızı da götürdük yanımızda... Kendimizi utandırmayıp 7 gol attığımız maç bitince herkesin yanında kız ne dese beğenirsin; "-Sen niye oynamadın Vahit?..."