Yılmaz Öztuna

Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin'in Türkiye'yi resmen ziyaretinin politik sonuçları hakkında birkaç noktayı vurgulamak istiyoruz.

8 gün sonra dünya medyası, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye müzakere tarihi vermesinin şartlarını manşette bildirecek. Bizim kesin beklentimiz, diğer aday ülkelere verilen kayıtsız şartsız müzakere tarihidir.

Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, Türkiye'yi resmen ziyaret ediyor. Podgorni'nin 1972'deki gelişinden sonra bir Rusya Devlet Başkanı'nın, asırlardan bu yana, Türkiye'yi ilk ziyaretidir. Putin, Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız ve diğer ilgililerle görüşecek. Galiba bu akşam acele ülkemizden ayrılacak. Zira Moskova'da çok işi var. Moskova'da çok problem var.

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin , bu Pazar günü Ankara'da olacak. Pazartesi Başbakan Erdoğan'la görüşecek. Bu ziyaretin ertesi günü Cumhurbaşkanı Sayın Sezer, Çankaya'da zirve toplantısı yapacak. 17 Aralık'ta Türkiye'ye verilecek müzakere tarihi üzerinde bütün Avrupa'da -daha doğrusu bir kaç devlette- büyük dalgalanma olduğu için, böyle bir toplantıya lüzum görüldü.

Avrupa'nın gündeminde Avrupa Birliği sorunları birinci derecede önem taşıyor. Avrupa Birliği Anayasası'nın 25 devletçe müttefikan kabulü gerekiyor. Bir çatlak ses çıkması ihtimali endişe oluşturuyor. 25 devletin bazıları bahis konusu ortak anayasayı meclislerinden geçirmekle yetinecekler.

25 Avrupa devleti liderinin Türkiye'ye AB için müzakere tarihi verilmesi kararına 16 gün kaldı. 2005'te müzakereye başlıyacağız da, endişemiz, müzakereye Türk'e mahsus sakıncalı rezervler ve şartlar konmasıdır. Bu durum Türkiye'de çok kötü karşılanacaktır.

Birleşik Amerika askerinin Fellûce'de yaptıkları bütün dünyada kötü karşılandı. Amerika imajını hırpaladı. Aslında Necef'te, Âzamiyye'de, Bağdad Müzesi'nde yaptıkları daha vahîm şeylerdi.

Hayatında tek ciddi tarih kitabı okumamış kişilerin derinlemesine fikir ve kalem yürüttükleri Türk ve Bizanslı olmak konusunda benim tek satır yazmamam, sevgili okuyucularımın büyük tepkisini çekti. Birkaç temel yanlışı düzelterek kendimi affettirmeye çalışacağım.

Gerçi Ukrayna ile kara sınırımız yok. Ancak Ukrayna, kuzeydeki büyük komşumuzdur. Karadeniz'i paylaştığımız komşumuz...

Türkiye'de gündemi Avrupa Birliği ile ilişkiler ve Irak işgal ediyor. Avrupa'da da gündemin başında Türkiye'nin AB ile durumu ve Irak bulunuyor.

İstanbul'da İslâm Konferansı'nın ekonomi toplantısı yapıldı. Sayın Başbakan, parlak bir hitabet örneği verdi, Türkçe'nin zevkine vardık. Daha milletlerarası bir toplantı Mısır'da Irak konusunda gerçekleşti.

Ancak hayalperestlik derecesinde iyimserler, Amerika'nın İran ile Suriye'ye sataşmaktan vazgeçeceğini ümid edebilirler. Bu görüş açısından bakabilen politikacı, sadece hareketin önce iki ülkeden hangisini ve nasıl bir üslûp içinde hedef alacağını düşünmek durumundadır.

Cihan devleti Amerika'nın Felluce zaferini(!) alkışlayan tek devlet olmadı. Kınayan, eleştiren beğenmeyen az ülke çıktı. Yeterince karşı çıkan bulunmadı. Sanıyorum en sert davranan sayın Başbakanımız oldu. Bir parti liderimiz ise, cihan devletini tehdid edecek derecede ileri gitti.

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in beklenmedik anlarda büyük sürprizler yapacağını bu sütunda bir kaç defa yazdık. Sürprizlerinden birini cebinden çıkardı: Öyle bir atom bombası imal etmiş ki, değil bugün istikbalde bile hiç bir devlet (yani Amerika) aynını yapamazmış.

Condoleezza Rice'ın dışişleri bakanlığı, dünya politikasını etkileyecek radikal bir gelişmedir. 50 yaşındaki Dr. Rice, Amerika'nın 2. kadın dışişleri bakanı ve selefi General Powell'dan sonra gene 2. siyah dışişleri bakanıdır.

Amerika Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın istifası, önemli bir göstergedir. Başkan Bush'un ikinci ve son döneminde 4 yıl boyunca izleyeceği dış politikanın önemli bir göstergesidir.

Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında sıkışıp kalmamalıdır. Her ikisiyle de derinlemesine, asla vaz geçemiyeceğimiz ilişkilerimiz var. Ve bu ilişkiler uzun vadelidir. Çok uzun vadeli... Avrupa Birliği'nden müzakere tarihi almamıza tastamam 1 ay kaldı. Bir sakarlık yapılmıyacağını umuyorum. Zira Avrupa'ya pahalıya patlar. Avrupa tarihinin modern dönemi böylesine biribirinden vahîm sakarlıklarla doludur. Strasburg'da Avrupa Birliği parlamenterleri, Türkiye Raporu hazırlayıp eğleniyorlar.

Bosna savaşında ve bir ölçüde Kosova'da, Avrupa'da, Türk ağırlıklı Müslüman medeniyeti yıkımın eşiğine geldi. Avrupa Birliği'nin kılı kıpırdamadı. Birleşik Amerika, Osmanlı'nın bu kalıntılarını yok olmaktan kurtardı. Tarihi tesbitler yapıyoruz. Hatıraları tazeliyoruz. Gayemiz budur.

Cumhurbaşkanı iken Sayın Süleyman Demirel, ilmî ve siyasî müşahit olarak beni de İsrail'i resmen ziyaretine götürmüştü. İntibalarımı o zaman, gazeteniz Türkiye'deki sütunumda, siz sevgili okuyucularıma aktarmıştım. Bunca yıl geçti. Bugün, o tarihte aktaramadığım bazı müşahedelerimi sunacağım.

Atatürk'ün ölümünden bu yana 66 yıl geçti. Rüzgâr gibi geçti desem maksadı yeterince ifade etmez. Zira 66 yıl, nice fırtınalarla, hattâ kasırgalarla geçti.