Enver Seyidoğlu

TV kanallarında izlediğimiz başta film, dizi, yarışma vs. yapımların en heyecanlı yerlerinde sinir bozucu bir biçimde aniden kesilip bıktırırcasına yayınlanan reklâmların sıkça yer alması hepimizi perişan ediyor.

Bu yıl ülkemize 20 milyon civarında turistin geliyor olması ülke ekonomimiz açısından son derece önemli. TV yayınları aracılığıyla dört bir tarafı "turizm ve dünya cenneti" olan ülkemizi ve konaklama tesislerini bu vesileyle de takip etme imkânına sahip olabiliyoruz.

Dünya kültür profiline göre Türkiye 30 ülke arasında televizyon karşısında en çok vakit geçiren (vakit öldüren demek daha doğru olur) 4. ülkeymiş. Yapılan araştırmalara göre, dünya genelinde 1 haftada ortalama 16.6, Türkiye' de ise 20.2 saat geçiriliyor.

Çok zor iştir, seyircinin gönlünü kazanabilmek... Çok zor iştir, ruhuna hitap edebilmek... Çok zordur, beyninde ve yüreğinde olumlu izler bırakabilmek...

Bu hafta da, RTÜK'e Sihirli Annem' ile ilgili seyirciler tarafından yapılan şikâyetleri aktarıyorum:

Değerli okurlar bu haftada sizlere, olağanüstü bir etkileme gücüne sahip olan TV kanallarımızda yayınlanmış olan "Evlilik Yarışmaları" ile ilgili RTÜK'e gelen seyirci şikâyetlerini aktarıyorum:

Birçok TV kanalından yapım ve diziler yavaş yavaş yaz tatiline girmeye başladı. Buna, "Yaz uykusuna giriliyor" desek daha doğru olur. Yeni yayın dönemi olan eylül ayındaki genel yayın anlayışını şimdiden kestirmek çok zor.

Konuşurken, otururken, kalkarken, yürürken, yemek yerken, tokalaşırken, bakışırken, selâmlaşırken, soru sorarken, cevap verirken, misâfirlikte, yolda, iş yerinde, eğlenirken, dinlenirken, araba kullandığımızda, evde, sosyal ilişkilerimizde ve aklımıza gelen ya da gelemeyen her türlü ortam ve durumlardaki davranış biçimlerimiz nasıl gerçekleşmeli ya da gerçekleşiyor?... Genel kanaatim, toplumsal anlamda ciddi bir yozlaşma süreci içinde bulunduğumuzdur.

TV kanallarında yapım, tartışma, müzik, yarışma, kültür-sanat, haber ve haber programı sunan kişilerin birçoğu maâlesef başarısız.

"Ağaç yaşken eğilir" atasözünü boşuna söylememişler. Çocuk dünyaya geldiğinden beri kendi vücudundan başlayarak çevresini tanımaya, incelemeye ve algılamaya başlar. Başkalarında gördüklerini kendi de taklit ederek denemeye çalışır. Neyi görürse mutlaka o da onu denemeye çalışacaktır.

Kadirşinas ve sağduyulu Türk seyircisinin RTÜK'e gelen şikâyetlerini göz ardı edemeyiz: * Evlenenler, evlenemeyenler, boşananlar, dayak yiyenler, kavgalar, küfürler, hakaretler... Artık televizyona bakamaz olduk, radyo dinlemeye başladık."

Bugün de, özellikle TV seyircilerimizden gelen çeşitli görüş ve eleştirileri paylaşmak istiyorum sizlerle:

TV izleyicilerinin çoğuna soruyorsun,"En çok neyi,hangi programı ve niçin seyrediyorsun?" diye... Bir çoğundan gelen cevap şu: "Özellikle günün yorgunluğundan sonra kafamı dağıtacak türden yapımlara kendimi veriyorum.

Herkesin kendi bakış açısına, kültür yapısına, bilgi birikimine, yetişme tarzına, kişiliğine, eğitim durumuna ve elbette ki mayasına uygun ya da uygun olmayan tercihler vardır; özellikle kitle iletişim araçlarının en etkilisi olan TV kanallarının yayınları ve programları arasında.

Nihayet beklenen duyarlık, RTÜK ve Türk Dil Kurumu'ndan geldi

Geçen pazartesi gecesi TGRT HABER TV'nin konuğu TDK Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın'dı. Her pazartesi gecesi bilgilenerek ve keyif duyarak takip ettiğim "Çerçeve'den Yansımalar" programını hazırlayıp sunan Fuat Bol ve İsmail Kapan, gene ülkemizin çok önemli bir meselesi olan -bendenizin de sıkça üzerinde durduğum ve kendi meslek alanım dahilindeki- "Güzelim Şiir Dili Türkçe'miz"in genel gidişâtını Sn. Akalın'la birlikte birçok yönüyle masaya yatırdılar.

Avrupa Birliği Uyum Yasaları'nın her mevzuatında olduğu gibi "Yeni RTÜK Yasası Taslağı" da gündemde... Devlet Bakanı Beşir Atalay, İstanbul'da gerçekleşen 'Avrupa Birliği'nde Medya Mevzuatı Paneli'nde yaptığı konuşmada. "

İşte, paylaşmak istediğim acı gerçekler;

Dizi filmlerde TV kanallarımız altın çağını mı yaşıyor?... Bir gecede on ayrı kanalda on dizi yayınlanırsa seyircinin hâli nice ola?!... Akşamın yorgun bedeni ve hâlet-i ruhiyesiyle eve dönmüşken bir "dizi bombardımanı"yla mı karşı karşıyayız?!... Ama maalesef içimiz dışımız dizi oldu. Zaten hepimizin hayatı inişleri ve çıkışlarıyla birer dizi değil mi?...

Topluma mesaj veren, aydınlatan programlar gece yarısından sonra yayınlanırken, bizim şikâyetçi olduğumuz aile programları halkın en fazla televizyon izlediği saâtlerde yayınlanıyor."