Hasan Sarıçiçek

Tecrübe, sabırla birleşince; koruk helva olurmuş! Hüseyin Avni Aker'in bakımda olması sebebiyle Rize'de oynanan Trabzonspor-İstanbul Belediye arasındaki kupa mücadelesi de aynen böyle oldu.

Reha Kapsal ile yeni bir dönemi başlatmak isteyen Manisaspor önündeki Trabzonspor'u anlatmadan önce şu ilk iki gole dikkat çekeyim.

Neyi bekliyoruz? Herkes sus pus; oysa 3 Mart'taki Honduras karşılaşmasına kadar Türkiye, milli maç takvimini pas geçecek! Bu dönemdeki tek tesellimiz, - bir zamanlar ilk 14'e kadar yükseldiğimiz - FIFA klasmanında 1 sıra geriyerek, 42. tamamlamış olmamız. Şu işe bakın ki, gülüyoruz ağlanacak halimize. Fatih Terim'den bugüne hâlâ Milli Takım'ı teslim edeceğimiz hoca için karanlıkta "Hid..." diyor ama gün yüzüne çıkınca, hıçkırık tutmuş gibi yutkunuyoruz. Sahi, neden bu korku? Söyleyeyim!..

Maçtan önce "Lig mi, Ziraat Türkiye Kupası mı, Trabzonspor için hangisi daha önemli?" diye sordum Sadri Şener Başkana. "Efsane artık sahneye çıkıyor", dercesine "Her ikisi de!" diye cevapladı, başkan! Fakat o da ne?

Ne zor şey; görmek, işitmek, duymak, düşünmek ve onca arzuya rağmen bir türlü takım olama-mak! Maalesef yıllardır takım olmayı başaramayan iki ekipti; Diyarbakırspor ve Trabzonspor! İşte bu iki ekip, dün gece, bütün geçmişine sünger çekmek istermişçesine inanılmaz bir futbol resitali sundular!

Turkcell Süper Lig, Ziraat Türkiye Kupası ve UEFA Avrupa Ligi... Üç cephede de lider olan F.Bahçe'nin mimarı Daum'a sordum; "Tek mi, çift mi yoksa üç forvetli F.Bahçe mi sizi daha mutlu kılıyor?" diye. "Kazanmak" dedi Alman teknik adam, "Akıllı hamlelerle kazanmak."

Şenol Güneş çıldırmasın da ne yapsın? Bir takım bu kadar çok pozisyona girer de, bu kadar gol kaçırır mı? Daha ilk yarıda 7-0 olacak bir maçı ancak 3-1 bitirir mi?

Mustafa Hoca'nın ısrarla forma verdiği Beşiktaş'ın 4 golcüsü, Nobre, Tello, Holosko ve Nihat'ın gol toplamı sadece dört! Beşiktaş'ta bir golün maliyetini varın siz hesap edin.

Levent Kızıl, Osman Çağalıkoç ve Fatih Terim, birlikte yemek yiyip, dostluk gösterisinde bulunurken, bizim medya menajerlerin gazıyla Terim'in yerine en yakın dostu Trapattoni'yi getirip, imza için gün verdi.

Anlı şanlı Lemerre, Ankaragücü'ne ne verir bilmem! Ama gerçek şu ki, bizim Şenol Güneşşapkasından tavşan çıkaran bir sihirbaz gibi...

Ziraat Bankası Türkiye Kupası, 26 yıllık hayal F.Bahçe için... Bir sezon daha tahammülü zor F.Bahçeli için!.. Fakat gel de anlat anlatabilirsen, futbolcu milletine bunu.

Geçen haftaki "TFF'ye milli öneri" başlıklı yazıma hayli eleştiri geldi.

Zaman su gibi akıp gidiyor; EURO-2012'nin fikstür çekim tarihi geldi çatti. Ülke, Milli Takım Teknik Direktörü'nün kim olacağı sorusunun cevabını alabilmiş değil. Sahi neyi bekliyoruz? Eminim ki Federasyon üst yönetiminin iyi niyetli çabası sürüyor! Fakat sonuç yok! Çünkü "Önce sistem" diyor TFF.

Aykut tamam, bildiğimiz kaleci. Ama nereden çıktı Berkin? Ayrıca Alparslan, Barış, Aydın, Caner ve son dakikada da olsa Çetin Güngör... Bu ne büyük cesaret? Helal olsun Rijkaard'a, eldeki rezerv kadroyu görmek adına büyük risk aldı.

Sinemalarda, filmin başına kocaman bir yazı düşer; "Özen Film iftiharla sunar!" F.Bahçe'nin dün gece film lezzetindeki futbol resitalinin sinema diliyle takdimi de herhalde olsa olsa; "Özel adam Özer Hurmacı iftiharla sunar!" olurdu.

Karadeniz'de orkinos avına çıkan Trabzonspor dün gece ligde F.Bahçe yenilgisiyle büyük balık kaçırdı. Öyle ki, Şenol Hoca, 3 maç, 3 galibiyet=9 puan denklemi üstüne ''Fikstür avantajıyla puan topluyor, F.Bahçe maçıyla batar bu Güneş'' diyenleri haklı çıkarırcasına fırsat tepti.

Allah'ım; bu ne keskin bir soğuk? Formaliteden öte bir anlam taşımayan bu maçı gecenin bir yarısında bu atmosferde seyretmeye kim, niçin gelir? Ama hayır, Şükrü Saracoğlu Stadı bütünüyle olmasa da yarı yarıya dolu! Ne güzel!

Günlerdir beynimi kemiren soru şuydu, "Acaba Süper Lig'deki maç stratejisi ve kadro seçimi dengesiz görüntülere imza atan Rijkaard mı gerçek olan yoksa Avrupa kupalarındaki 11 maçtan 10'unda yenilgi yüzü görmeyen, rakip filelere 30 gol atıp, maç başına 3 gol yüzdesiyle oynayan Galatasaray'ın teknik direktörü mü gerçek olan Rijkaard?" O sorunun cevabını Sturm Graz maçında aldım ve ilk defa yürekten alkışladım Rijkaard'ı. Kolaya kaçmamıştı.

"1-0 olsun bizim olsun" diye düşünenlere söylenecek söz "kazanan haklıdır" olur. Ama ufukta bir F.Bahçe maçı varken bu maçın nasıl kazanıldığı hiç önemli değil mi?

Renk körlüğü mü desem yoksa basiret bağlanması mı, bilmem! Ama, tespit ettiğim bir şey var ki, yıllardır Türk futbolundaki malum kara mizah hiç değişmiyor.