Mehmet Oruç

Nuh aleyhisselam sular yükselmeye başladığında, oğlu Kenan'ı bir köşede gördü. Babalık ve peygamberlik şefkati ile son bir defa daha, bu asi evlada nasihat etti.

Nuh aleyhisselamın son davetini de kavmi kabul etmeyince, sular yükselmeye başladı.

Son yıllarda toplumun çekirdeğini oluşturan ailede büyük sarsıntılar yaşanmakta. Boşanma oranları günbegün artmakta.

Nuh aleyhisselamın kavmi, gece olunca, Hz. Nuh'un yaptığı geminin yanına gelip, yakmak isterler, lâkin hiçbir zarar veremeden geri dönerlerdi. Nuh aleyhisselama da; "Ey Nuh! Bu da senin sihirlerindendir" diyorlar, iman etmeyi akıllarına bile getirmiyorlardı.

Nuh aleyhisselamın anne ve babası, onun dinine girmiş mümin kimselerdi. Nuh aleyhisselamın duâsı Kur'an-ı kerimde çeşitli ayetlerde bildirilmiştir.

Nuh aleyhisselamın davet ve nasihati, kavminin nefslerine ağır geldiği için, ona akıl almaz hakaretler ve işkenceler yapmışlardı. Hz. Nuh onlara buyurmuştu ki: "Bana olan buğzunuz, sizi, eziyet etmeye sevketti. Hâlbuki, ben size, sizin bana yaptığınız kötülükle değil, Allahü teâlâya tevekkül etmekle, yalnız Ona itimat edip güvenmekle karşılık veririm. Sakın ola ki, eziyet vermenizin ve ölümle tehdit etmenizin, beni, insanları Hakka, Allahü teâlâya imana davetten alıkoyacağını zannetmeyiniz!"

Nuh aleyhisselam, kıtlığa uğrayan kavmine, önce ibadet, takva ve taati emrettikten sonra, istigfârı emretti. Nuh aleyhisselamın bu sözlerine rağmen, kavmi, helâk olmayı seçerek, yine küfürlerinde ısrar ettiler. Hatta Nuh aleyhisselamı tehdit ettiler.

Nuh aleyhisselam senelerce davet etmesine rağmen, kavminin iman etmemesi üzerine, yavaş yavaş ümidini kaybetmeye başladı.

Dün, aklın dinimizdeki yeri üzerinde durmuştuk. Bugün de içtihadın dinimizdeki yeri üzerinde durmak istiyorum. Milliyet gazetesindeki, dinde reform yazı dizisinde bir ilahiyatçı Prof. "Kapanmış içtihat kapısını açmak gerekir.

Kavmi, Nuh aleyhisselama düşmanlıkta o kadar ileri giderlerdi ki, babalar çocuklarına şöyle derlerdi: "Bana bak! Babam beni bundan sakındırdı. Ben de seni sakındırıyorum. Onun, seni babalarımızın dininden, putlarımıza ibadetten caydırmasından, çevirmesinden korkuyorum. Sakın ha sakın, onun söylediklerine kanmayasın! Çünkü o, sihir yapan yalancının biridir."

Nuh aleyhisselam ne zaman kavmini davet etse, onlar derlerdi ki: "Yazık sana ey Nuh! Bizim seni o kadar dövmemiz, tahkir etmemiz, aşağılamamız, seni bu davadan vazgeçirmeye yetmedi mi?...

Geçenlerde, Milliyet gazetesinde, "Problem nerede? Dinde mi, dini anlayışlarda mı? Çözüm için 'dinde reform' yapılmalı?" konularını ihtiva eden bir yazı dizisi yayınlandı. Günümüzün meşhur ilahiyatçılarının konu ile ilgili görüşlerine geniş yer verildi.

Nuh aleyhisselam, her gün kavminin toplu bulundukları, hep birlikte oturdukları yerlere gider, onları, Allahü teâlâya ibadet etmeye davet eder, putlara tapmaktan, günah işlemekten uzak durmalarını söylerdi.

Nuh aleyhisselamın nasihat ve yalvarmaları, onların insafa gelip, ona tâbi olmalarına sebep olacağı yerde, bilâkis onların kin ve düşmanlıklarını artırıyordu.

Nuh aleyhisselam ne söylese, kavmi inkâr ediyordu.

Nuh aleyhisselam peygamberliğini tebliğe başlayınca, kavminin ileri gelenleri, diğer insanlara dediler ki:

Nuh aleyhisselamın kavmi, peygamber olacak zatın, melek veya melik, yani hükümdar olması îcabettiğini düşünüyorlar, bunun aksini kabul etmiyorlardı.

Hıristiyan Batı âlemi, İslamiyeti yok etmek için yaptığı asırlar süren mücadeleden bir netice alamayınca; kendileri ile uyumlu, istedikleri tarafa yönlendirebilecekleri, sınırlarını kendilerinin çizdiği yeni bir "İslam" yeni bir "Müslüman" modeli geliştirmeye karar verdi.

Nuh aleyhisselama ilk iman eden, Amûre isminde bir hanımdır. Hz. Nuh bu hanımla evlendi. Bundan Sâm, Hâm ve Yâfes adında üç oğlu ile Hadûre, Nesûre ve Mahbûre isimlerinde üç kızı oldu.

Bugün sizlere geçen hafta gazetelerde yayınlanan bir haberi sunarak bununla ilgili kısa bir yorum yapmak istiyorum.