Murat Başaran

Bu ülke on yıllar boyunca Demirel'e sağın lideri diye oy verdi. 28 Şubat'ı savunan Demirel'e... Onu inançlı ve milliyetçi zannetti. Cemal Kutay'ı da, resmi tarihin Emin Oktay'ına karşılık insaflı tarihçi... Zaman geçti...

Seçim sonunda 1. parti, 2. ve 3. partinin toplamı kadar oy almış ama üzülüyor...

Mahalli idarecileri mi seçeceğiz? Yoksa ülkemizi kurtarmak adına tavır mı sergileyeceğiz?

Siyah pantolon, siyah t-shirt ve kendisinden ibaret kadrosuyla yıllardır kapalı gişe milleti gülme krizine sokan Cem Yılmaz, üstelik aynı yoldan para kazanma potansiyeli bitmemişken kafayı sinemaya taktı; adamı yerle bir ettik. Dünya kadar para harcadı.

"Rızkın kefili Allah. Ama ev bulmak nasıl olacak ve kira ödemek? Gözümü korkutan bu! Sonra bir gün Hocamdan barınacak mekânın da rızka dâhil olduğunu öğrendim.

Hayır. Ben değilim. En azından kendime telkin ediyorum bunu. İnsanın nefsi buna inanır gibi olunca rahat ediyor. Kimsin sen? Hiç... Hiç ne işe yarar? Hiç...

Her gün aynı şeyleri yapmak, aynı telaşları yaşamak, aynı ümitleri büyüsün diye dualarla sulamak... Ama... Sabah kalk! İşe git! Faturaları öde! İnsanları memnun etmeye çalış! Çaktırmadan ciğercinin önündeki kedi gibi hayattan "teşekkür" bekle sonra... Ne teşekkürü?

Vakti vardır... Ve can çeker. Ama berrak ve demli bir çaydan daha iyi olan şey, o çaya sohbet katan, lezzet katan dostlardır. Çay da, dost da, teselli makamında bir talihtir.

Cumhuriyet Halk Partisi... Ama genel başkanı, ama yerel seçimler münasebetiyle İstanbul ve büyük illere talip olan başkan adayları... Halk ne ister? Bunu bilmiyorlar... Sokaktaki vatandaşın derdi cebindeki para... Posta kutusundaki faturalar... Modern ve konforlu çevrede huzurlu bir hayat...

Bu kadar radikal bir değişikliği kabul etmek zor tabii. Radikal olan, iktidarın kendisi değil, sizin halkla paylaşmaya asla yanaşmadığınız efendilik duygusunun elinizden bariz bir şekilde gidişidir.

İşimiz gitmek...

İnsan fakir olabilir, aç olabilir, çaresiz hissedebilir... Ve fakat haysiyet, bütün bu zor şartlardan bağımsız bir insanlık erdemidir ki, olmaması veya zaafı kabullenilemez; çünkü böyle bir arızalı mahlûk suçla iç içedir.

Hayatında hiç rüşvet vermemiş/almamış, devletin malından bir kuruş bile haksız kazanç veya fayda sağlamamış, kaçak elektrik kullanmamış, kazandığı ve harcadığı her kuruş alın teri karşılığı ve helal olan vs. vs...

Önceleri dünyayı kurtaracak bir enerji ve doğru bakış açısı vehmediyordum kendimde... Çok gençtim...

Beklemek...

Arka­sın­dan git­mek için... Bir kah­ra­man la­zım. Bir kah­ra­man... İna­na­cak­sın ve bi­le­cek­sin ki gö­tür­dü­ğü yer için öl­me­ye de­ğer... Bi­le­cek­sin ki, ken­di­si için de­ğil her­kes için düş­müş­tür öne... Bir kah­ra­man...

Aske­re git­mek, "ne ka­dar önem­siz" ol­du­ğu­nu­zu an­la­ma­nı­za ya­rı­yor; bu iyi bir ders. Me­se­la ben ol­ma­dan dün­ya dön­mez sa­nır­dım; dö­nü­yor­muş.

Fa­tih Sul­tan Meh­med, Pey­gam­ber Efen­di­mi­zin müj­de­si­ne ka­vuş­mak için Bi­zans'ı yı­kıp İs­tan­bul yap­mış, me­de­ni­yet­le­rin mer­ke­zi bu şeh­ri bir "İs­lam Şeh­ri" ha­li­ne ge­tir­miş­tir.

Mahal­li se­çim­ler yak­la­şı­yor ya... Par­ti­ler aday tes­pi­ti için ça­lı­şır­ken, baş­kan­lık ha­yal­le­ri ku­ran­lar da in­ce he­sap­lar ya­pı­yor; han­gi böl­ge­den ve han­gi par­ti­den aday olur­sam ka­za­nı­rım di­ye...

Hani Be­şik­taş'ın akıl­la­ra za­rar ta­raf­tar top­lu­lu­ğu­nun es­pri­li bir slo­ga­nı var ya; "Çar­şı, her şe­ye kar­şı..." di­ye... İş­te bi­zim mu­ha­le­fet öy­le...