Naci Arkan

Bugünlerde Türkiye'nin üzerine "nisan" yağmuru, Irak'ın üzerine ise bomba yağıyor... Birisinde bereket, diğerinde ise ölüm, acı, korku var... ABD, haddi olmayarak, bir başka ülkeye "Özgürlük" adı altında sahiplenme operasyonu yapıyor... Binlerce insan - çoğu da günahsız çocuk, kadın ve yaşlı - can veriyor bu iğrenç savaşta... Amaç başka...

Bir misafirliğe gittiğinizde, dikkatinizi önce, ev sahiplerinin bakışları çeker... Onların samimiyeti ve size karşı olan tutumlarındaki memnuniyeti, yüzlerine yansır... Siz de, ya rahatsızlık vermediğinizi ve kendinize kucak açanların sıcaklığını içinizde hissedersiniz...

Ohh... Hele şükür... Küfürsüz, yabancı maddesiz saf bir maç seyretmek nasip oldu nihayet. G.Saray trübünlerine binlerce teşekkür! Dün gece onlara ihtiyaç duymayan G.Saray için hiç farketmedi aslında. Çünkü onlara saha içinden müthiş bir destek geldi.

Hani "Yamanmayınca giyilmez, yalanmayınca doyulmaz" derler ya... Bir meslek düşünün.... Bu işi anlayanından çok, yağdanlıklarıyla ayakta kalmaya çalışan arasında, azınlıkta kaldık artık... "Arabesk" filmindeki Müjde Ar'a yardım etmek bahanesiyle, sıraya giren tecavüzcülerin çokluğu kadar, saldırganı bol meslek bizimki...

Vah vah... Vah... Ligimizin şampiyon adaylarına bakın. Bir gün önce zavallı görüntüsüyle Güngören Stadı'ndan beleşten 3 puan çıkaran G.Saray... Dün de A.Gücü karşısında ne yaptığını bilmeden 3 puana konan Beşiktaş... Al birini vur ötekine...

Ne için çalışıyoruz ? Gecemiz, gündümüz neden birbirine karıştı? Sabahları horoz sesi ile neden yataktan fırlıyoruz? Neden neşemizi örten mutsuzluğa isyan etmiyoruz? Neden sevgimizi, sevdiğimize belli edemiyoruz?

Her horoz kendi çöplüğünde öter ya... Türk futbolu artık tuhaf bir yolda son sürat gidiyor... Futbolu sadece sahadaki rakiple boğuşmak anlamında kabul etmek, tribünleri tek renge boyamak, nasıl ezeli rekabet olacak ki?.. Milyonlarca taraftarı bulunan F.Bahçe "Öksüz çocuk gibi" kaldığı Ali Sami Yen'de dün postu teslim edip lige kesin havlu attı...

ABD'ye tezkere vermeyen hükümet, bunun acısını birilerinden çıkarmayı plânladı... Bu birileri, memurlar, işçiler, emekliler ile evi ve arabası olan vatandaşlar...Vergi adı altında, ceplere uzanan hükümet eli, sabırları bir defa daha taşırdı..."Barışı korumanın mâliyeti" gibi bir özürün savunulması, ABD'nin "Oh olsun" bedduaları ile karışıp, bir defa daha belimizi bükecek...

Olacağı buydu işte... 12 gündür İstanbul sürgününde devlerle boğuşturulan Malatya nihayet çektiği sıkıntıları unuttu... Yarısı sakat, yarısı kırmızı kartla ıskartaya çıkmış Anadolu takımı, G.Saray'ı bileğinin gücüyle kupada safdışı bıraktı..

İnönü'de unutulmaz bir pazar... Şenlikler, nostaljiler, yaşgünü pastaları... 100. yılını kutlayan Beşiktaş'ın en mutlu günlerinden biri... Taraftar zevkin, gururun doruğunda adeta...

Prag'da havası söndürülen Beşiktaş'ı bir haftadır bütün spor kamuoyu doldurdu da doldurdu... "Siz bunları parçalarsınız!" "Slavia da kim oluyor muş!" Öylesine gerdik ki Beşiktaş'ı, neredeyse kopma noktasına getirdik. İşte bu atmosferde çıkılan maçta; Kartal 40 dakikalık kış uykusundan çıkıp, bir ilke daha imza attı. Pancu'nun tek başına futboluyla...

Haftalardır "Tezkere, tezkere" diye bir taraflarını yırtıyor ABD... Sanki o olmadan, topraklarımıza askerlerini indirmeyecek... Topunu, tüfeğini, füzesini yerleştiremeyecek... Hadi oradan yaa...

Bir F.Bahçe klasiği daha... Başarısızlıklar, yine birilerini karalamak, suçlamak ve de susturmak emeli ile örtülmek isteniyor...Savaşta bile söylenmeyecek en son füze ateşleyici sözler, tekmili birden, birilerinin üstüne boşaltılıyor...

Bir hafta önce, Kocaelispor'u kendi evinde bombardıman eden Beşiktaş, dün ayağı fren pedalında yol alan otomobil gibiydi... İşi kaytarmak onda, isteksizlik onda ve hâttâ acizlik bile ondaydı... En mutlu gününü, en hüzünlü güne çevirmek için elinden geleni yaptı ama sonunda yine de gülmesini bildi...

Türkiye'de kim alkışlanır? Kime "Helâl olsun" denir? Hangi kriterlere göre, insanlar sınıflandırılır? Neye göre başarı puanı verilir? Kimler "Haybeden" adam yerine konur? Nedir bunun ölçüsü, nedir alkışın bedeli? Ve nedir insana değer vermenin ölçüsü?

Hiç 5 yaşındaki çocuk, 18'lik delikanlıya kafa tutabilir mi? Sahaya çıkarken, aradaki puan farkı 31 olan Beşiktaş ve Kocaelispor'un kapışmasından sürpriz mi bekleyecektik? İster beğenin, ister dudak bükün...

F.Bahçe, kışla yazı karıştıran bir takım sanki... Ne "Ak üstünde, kara görmek" istiyor, ne de "Cansız koyundan süt sağmaktan" vazgeçiyor... Terazinin kantarını elinde tutanlar, eksik gramajlı mal satan esnaf gibi, hesap yanlışlığı içinde... Sanki tüm işler iyi gidiyormuşcasına, bu camiada tüm yamukluklar, tüm olumsuzluklar, kilim altına toz süpürürcesine, yok ediliyor...

Gözlerimiz yolda kaldı bugünü beklerken... Lig hevesimizin böylesine soğutulmasına sebep olanlar kına yaksın... İstim üzerinde giden bir mücadeleye 45 gün ara vermenin pişmiş aşa su katmaktan ne farkı var ki?..

"Avrupa inekleri, dünya nüfusunun yarısından daha zengin." Brezilya'nın Porto Alegre şehrinde yapılan "3. Dünya Forumu" toplantısında, ortaya çıkan tablo, maalesef böyle...

Eskiden Maarif'e bozulurduk... Bırakın bayramları, bayram öncesi prova günleri ve bayram sonrası yorgunluk tatilleriyle çocuklarımızı eğitimden soğuturlardı... Haftanın 5 günü okula gidilen saatler, gidilmeyen saatlerin yanında hep cüce kalırdı... Hâttâ Çarşamba günleri öğleden sonraları bile çocuklar eve gönderilirdi...