Yılmaz Öztuna

Oba­ma'nın se­çil­me­si­nin bi­rin­ci fak­tö­rü sür­priz bir sü­per fi­nans kri­zi­nin Bush'a ve Cum­hu­ri­yet­çi­ler'e kar­şı do­ğur­du­ğu bü­yük tep­ki­dir.

Bu ya­zı­mız oku­nur­ken, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri­'nin 44. Baş­ka­nı­nın kim ola­ca­ğı ke­sin­lik ka­zan­mış bu­lu­na­cak. En az bir haf­ta müd­det­le ye­ni baş­kan, dün­ya med­ya­sı­nın ba­şın­da yer ala­cak.

Yah­ya Ke­mal Be­yat­lı­'yı, ara­mız­dan ay­rı­lı­şı­nın 50. yı­lın­da anı­yo­ruz (Üs­küp 2.12.1884-İs­tan­bul 1.11.1958). Bin yıl­dan bu ya­na bü­tün Türk leh­çe­le­rin­de şi­ir söy­le­miş en bü­yük şa­ir­dir.

Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğa­n'­ın Gü­ney­do­ğu çı­kar­ma­sı si­ya­sî ta­ri­hi­mi­ze ge­çe­cek­tir. Va­n'­da ve Hak­kâ­ri­'de Tür­ki­ye­'nin yük­sek men­fa­at­le­ri­ni yi­ğit­çe, şe­ref­le sa­vun­du. Sa­mi­mi­yet­le ko­nuş­tu. Kürt dev­le­ti pe­şin­de olan­la­rı el­bet­te ik­na ede­me­di. Ama doğ­ru yo­lu gös­ter­di. Asıl mu­ha­ta­bı o coğ­raf­ya­nın hal­kı idi.

1876 ve 1908-1918 Bi­rin­ci ve İkin­ci Meş­ru­ti­yet (taç­lı de­mok­ra­si) tec­rü­be­le­ri­mi­zi yü­zü­mü­ze gö­zü­mü­ze bu­laş­tır­dık. İl­kin­de 3 kıt'a üze­rin­de­ki im­pa­ra­tor­lu­ğu­mu­zu te­mel­le­ri­ne ka­dar sars­tık. Se­zar'a da­ve­ti­ye çı­kar­dık. İkin­ci­sin­de ta­ma­men ba­tır­dık, düş­ma­nı Po­lat­lı'ya ge­tir­dik.

Cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin 85. yı­lı­nı kut­la­dık. Ba­zı­la­rı glo­bal, ba­zı­la­rı bi­ze mah­sus tat­sız­lık­la­rı­mız, dert­le­ri­miz var.

Cum­hu­ri­ye­t'­in 85. yı­lı, mil­le­ti­mi­ze kut­lu ol­sun! 1923'ten 2008'e gel­di­ği­miz çiz­gi­yi, ta­rih­çi gö­züy­le, pa­lav­ra­ya te­nez­zül et­me­den de­ğer­len­di­re­ce­ğiz.

Ya­rın Cum­hu­ri­ye­t'­in 85. yı­lı... 1933'te 10. yı­lı 15 mil­yon yok­sul Türk, şe­ref ve gu­rur­la, Ata­tür­k'­le be­ra­ber kut­la­mış­tık. İniş­li yo­kuş­lu yol­lar­dan ge­çe­rek bu­gü­ne ge­len 70.500.000 Türk, hiç de hu­zur için­de de­ği­liz.

Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­'nin ka­rar­la­rı hu­ku­kî mi, si­ya­sî mi? tar­tış­ma­sı ol­ma­ma­lı idi. Ka­rar­lar si­ya­sî­dir ve­ya si­ya­sî ağır­lık­lı­dır. Ama da­ha ha­ya­tî so­run şu­dur: Ni­çin yü­ce mah­ke­me si­ya­sî ka­rar­lar ve­ri­yor?

Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­'nin, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si için Cum­hu­ri­yet Baş­sav­cı­sı­'nın aç­tı­ğı da­va­nın ka­ra­rı­nı ver­me­si üze­rin­den ay­lar geç­ti. Ge­rek­çe­si­ni ise her an bek­li­yo­ruz. Üze­rin­de epey ko­nu­şu­la­cak­tır.

Epey kar­ma­şık bir haf­ta ge­çi­ri­yo­ruz. Te­rör şüp­he­siz gün­de­min bi­rin­ci mad­de­si. Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, bir özel te­rör ku­ru­lu oluş­tu­ra­cak. AB norm­la­rı ya­ni de­mok­ra­si ku­ral­la­rı için­de te­rör­le her tür­lü mü­ca­de­le­ye ka­rar ve­ril­di.

NA­TO­'nun Ak­de­niz ve Or­ta Do­ğu Di­ya­lo­ğu­'nun fa­ali­yet­le­ri ba­sı­nı­mız­da az yer bul­muş­tu. Hal­bu­ki çe­kir­de­ği 1994'te ku­ru­lan bu or­gan, Ha­zi­ran 2004'te İs­tan­bul İş­bir­li­ği İni­si­ya­ti­fi (Is­tan­bul Co­ope­ra­ti­on Ini­ti­ati­ve) ile bu­gün­kü şek­li­ni al­dı.

Batı Avrupa devletleri bölgesinden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliğine Türkiye, 192 devletin 151'inin oyunu alarak seçildi.

Türkiye'nin Avusturya ile beraber Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne 2 yıl için seçilmesini, bu çok önemli başarıyı yıllar boyu bıkıp usanmadan kıt'alar dolaşarak sağlayan Cumhurbaşkanı Sayın Gül'ü ve Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan'ı, candan kutluyorum.

Global finans krizi konusu, bu hafta da gerek dünyada, gerek Türkiye'de gündemin birincisi idi. Ümit verici başlayan hafta, dünkü perşembe öğleden sonraya, ümit kırıcı düşüşlerle intikal etti.

Ankara'da terör konusunda devletin zirve toplantıları saatler sürüyor. Terör belâsı, her yönden ele alınıyor.

Global finans krizinin, pazartesi gününden itibaren, zirve yaptığı noktada alçalmaya, inmeye başladığını gösterir bulgular oluştu.

İşte "BM Güvenlik Konseyi üyeliği için Türkiye'nin önünde iki rakibi var. Biri İzlanda... O iflas etti. Avusturya'da ise, ırkçı lider Haider trafik kazasıyla yok edildi. Böylece BM'ye, Nazi'likten arındık mesajı verdiler" diyen Öztuna'nın yazısı...

Global finans krizinin bazı göstergeleri belirmeye başladı. Meselâ krizi en az zararla atlatacağımızı söyleyen Sayın Başbakan'ın boş konuşmadığı anlaşılıyor. Evet borsa düştü ama, düştüğü yerden yükselmeye başlayacaktır.

Genelkurmay, terörle mücadele için daha geniş kapsamlı yetkiler istiyor. Askerimize, içinde bulunduğumuz düşük seviyeli savaş için gereken yetkiler elbette verilmelidir.