Ziya Osman Açıkel

Tarihi bir günü yaşıyoruz. Hükümet ile reel sektör temsilcileri Ankara'da masaya son kez oturuyor. Aylardır süren hükümet-reel sektör toplantıları sonuçlanacak.

TOBB da olmasa, turizm dikkate alınmayacaktı. Turizm hükümetin gündeminde bile bulunmuyordu.

12 Eylül askerî ihtilâlinden önce şu slogan dillerden düşmezdi. "Zam, zulüm, işkence. İşte CHP." Milliyetçilerin moda sloganı bu idi.

Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikte TOBB'a demokrasi gelmiş. Çok gerilere değil... Üç ay öncesini hatırlayalım. Ülkenin en büyük meslek kuruluşu TOBB'un başında Fuat Miras vardı.

Soruyorum herkese. Başta bankacılara. Özellikle Halk Bankası ve Ziraat Bankası yöneticilerine. "Ekonominin patronu kim?"

Kamu bankaları ne yapmak istiyor? Telefonlarımız susmuyor. Fakslarımıza mesaj yağıyor. Halk Bankası ile Ziraat Bankası'nın anlaşılmaz uygulamaları üreten kesimi fena halde kızdırmış. Esnafı, sanatkârı, çiftçisi, KOBİ'si, şirket yöneticisi... Herkes tepkili kamu bankalarına.

"Devleti küçültelim derken, özel sektörü küçülttük." Bu itirafı herhangi biri yapmıyor. Acı sözlerin sahibi Başbakan Bülent Ecevit.

"Zor günler geliyor" başlığı altında bir yazıyı kaleme almıştık geçtiğimiz ay... Umut adam Kemal Derviş ve Hazine bürokratları o yazıdan sonra 'beğenmemezliklerini' belirtmişlerdi. Hatta uygulanan 'Güçlü Ekonomiye Geçiş Programını' ufak yollu eleştirdiğimiz için manasız tepkilerle karşılaşmıştık.

Bir zamanların en itibarlı mesleği olan bankacılık artık gözden düştü. İmza atıp, sorumluluk altına girme, kurumuna ve Türk ekonomisine fayda sağlama duygusu taşıyan bankacılar korkutuldu.

Reel sektör can çekişiyormuş, ölüyormuş hükümetin kılı kıpırdamıyor. İnşallah düşündüğüm gibi olmaz ama, reel sektör kendi haline terkedildi gibi. Bizi bu karara Yüksek Planlama Kurulu toplantısında konuşulanlar itiyor.

Cumhuriyet tarihinin en zor günlerini yaşıyoruz. Ekonomi perişan, bitik... Siyaset kirlenmiş.. Hiç kimse hayatından mutlu değil. Kötümserlik ve karamsarlık toplumu sarmış durumda. Zam bombardımanı altındaki bizler kemer sıkmaktan bitap olduk.

Ekonomimizdeki hastalığın nedeni yalnızca faiz ve döviz olarak görülmemeli. Derdi çekenler bunu biliyorlar da bilmesi gerekenler bilmiyor.

Güzel Pazar gününüzde moral bozucu bir yazı yazdığım için okuyucularımdan özür diliyorum. Ama ekonomik gidişat kelimenin tam anlamıyla berbat. Söylediğiniz sözler kulağıma geliyor: "Yahu kardeşim, zaten perişanız. Kimsede geçinecek güç kalmadı. Hergün kan kusuyoruz. Kasım ve Şubat krizlerinden sonra hergün ölüp ölüp diriliyoruz. Şimdi kalkıp "Kara Eylül geliyor" diye başlık atıyorsunuz. Artık kavrulacak bir tarafımız kalmadı..."

Evet... Emel Çabukoğlu ekibi ile Halk Bankası'na öncelikle 'mantalite farklılığını' aşılamaya çalışıyor. Bir Ankaralı gazeteci olarak görmediğimiz ve duymadığımız şekilde davranıyor Emel bey. Bu kanaate nasıl vardığımızı merak ediyorsanız İzmir izlenimlerimi anlatayım.

Türkiye Halk Bankası. Bir dev.. Ne yazık ki.. O dev derin bir uykuda. Uyutulmuş. Sindirilmiş. Baskılara maruz kalmış. Maalesef.. Banka olmaktan çıkmıştı. Siyasilerin oyuncağı olmuştu. Şamar oğlanına dönmüştü. Halkbank'tan hizmet bekleyen milyonlarca esnaf, sanatkar, KOBİ ve şirketler de kaderlerine terk edilmişti.

Dolarizasyon kanımıza işledi. Dolarla yatıp dolarla kalkıyoruz. Günün her saatini ABD para birimi ile yaşıyoruz.Türk Lirası'nın adı var, geçerliliği yok. Bu arada.. "TL'den sıfır atalım" diyen popülist ağızlar önce paramıza yeniden nasıl değer kazandıracaklarını düşünsünler.

Televizyonlara çıkıp gözyaşı döküyorlar Gazetelerde feryat ediyorlar. Bakmayın siz o 'batıyoruz edebiyatı' yapanlara.

Lütfen. Sadece bir dakikanızı ayırın. İMKB'de işlem gören şirketlerin bilançolarına bakın. Bütün gazetelerde sayfa sayfa yer alıyorlar.

Hava bulutlu. Ankara'da bürokratlar sinirli. Ekonomi yönetimi gergin. Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası Başkanlığı çevrelerinde moraller bozuk.

Önce..'Korkulan olmadı.' TL borçlanmasında sıkıntı çeken Hazine 154 gün vadeli ihaleden başarıyla çıktı. Ne faiz yükseldi, ne de ihaleye katılım az oldu. İhalenin en kayda değer yanı gelen teklifin 2 katrilyon 626 trilyon lirayı bulmasıydı. Piyasalar faizin yeniden inişe geçeğine inanıyor ki, oluşan faiz oranından faydalanmak istiyor.