Ediz Hun

Neredeler, nasıl oluştular, neden kuruyorlar... Yaz tatillerinde deniz olmayan yörelerde serin bir nefes almak için kıyısına koştuğumuz göllerimizi ne kadar tanıyoruz? Her birinde saklı cennetlerin bulunduğu GÖLLER DOSYASINI açıyoruz...

Yaz geldi, havalar ısındı, okullar ise çoktan kapandı. Ver elini tatil... Deniz kum, güneş, hamak diyerek başka herşeyi unutuyoruz; başınızı kaldırıp şöyle bir etrafınıza bakmanız yeterli!

İstanbul'un 5 incisi var: Kınalıada, Burgazada, Heybeliada, Büyükada ve Sedef Adası. Şairlerin ilham kaynağı, büyük aşkların sessiz tanıkları olan Adalar sizleri bekliyor...

Yeryüzünde bütün canlılar, belli bir nizam içinde yaşarlar. Nerede bir zararlı canlı varsa, diğeri âdeta onu yok etmek üzere programlanmıştır. Tıpkı keneleri yiyen tavuklar gibi

Dünya hızla ısınıyor. Kuraklığın bir sorumlusu da biziz! Sulak alanlarımıza bile sahip çıkamıyoruz. Unutmayalım ki doğa sevgisi, insan sevgisiyle özdeştir!

Dünyada sadece Türkiye'de yetişen Kasnak Meşesi'nden tutun da, hâlâ cıvıl cıvıl olan onlarca kuş cennetlerimize ve bir zamanlar leoparların yaşadığı Dilek Yarımadası'na kadar birçok biyolojik zenginliğimiz bulunmaktadır...

Kıymetli okuyucular, çevremizde her an birçok tabiat olayı meydana gelmektedir. Her birinin belli bir kanunu, zamanı olan bu gizemli sırları gelin birlikte keşfedelim...

5 Haziran Dünya Çevre Günü'nü kutluyoruz. Bu anlamlı günü bütün bir yıla yayarak ülkemizdeki biyolojik zenginliği muhafaza edelim

Onlar olmasaydı belki de dünyada hayat bu kadar elverişli olmazdı. Ekvatorun kuzey ve güneyinde kümelenmiş tropikal yağmur ormanlarında milyonlarca canlı türü yaşıyor...

Uzaydan bakınca Dünya üzerinde görünenler, köprüler, şehirler gibi insan eserleri değil; bulutlar, denizler, yeşillikler ve toprak gibi tabiatın eşsiz güzellikleridir. Peki yaklaşınca...

Basit bir baş ağrısında aspirin niyetine kullandığımız papatya, ıhlamur ve nane gibi şifalı bitkilere yenileri eklenmelidir. Zira yüzyıllardır birçok hazine kırlarda kuruyor

Son yıllarda başta TEMA olmak üzere birçok kurumun erozyonla ilgili uyarıları kulağımıza "arı vızıltısı" gibi geliyor olabilir. Ancak erozyonun ciddiyeti o kadar büyüdü ki; evet Türkiye'miz hızla kıtlığa doğru gidiyor!

Levent'te mütevazı bir apartman dairesinde kapısını çaldığımız 'Toprak Dede', yıllardır erozyona karşı büyük bir mücadele veriyor, "Çevreyi katleden müsrif tüketim alışkanlıklarına artık son vermenin zamanı geldi" diyor

Teknolojinin imparatorları, gelenek ve disiplinlerini her alanda hissettiriyor. Göz kamaştıran Japon bahçe kültürüne, dünyanın en gizemli ve ünlü sanat olayı diyebiliriz.

Birçok konuda olduğu gibi doğal kaynaklarımızın da kıymetini pek bilmiyoruz. Soruyorum size; "Hanginiz bu yıl doya doya balık yiyebildi?" Ya kırlarda daha tohumları toprakla buluşmadan koparılan çiçeklere ne demeli...

Toplum mühendisi değilim ama çevre bilimciyim. Seçim süreci boyunca haksız rekabete yol açmamak için belediyelerin işlerine pek karışmadım. Ancak artık zamanı geldi sanırım...

Sevgili okurlar, yüksek bölgelerde ve dağlık yörelerde kış bütün şiddetiyle devam ederken, sahil kesiminde, ovalarda artık yavaş yavaş ilkbahar kendini göstermeye başlıyor. Açan kır çiçekleri, meyve ağaçlarının tomurcukları ve tüm tabiat hayata "merhaba" diyor.

Dünya artık alternatif enerji kaynaklarına, yenilenebilir ne varsa ona geçiyor. Başlıca hammaddesi bildiğimiz hayvan gübresi ve tarım atıkları olan Biyolojik Kütle Enerjisi asırlardır yanı başımızda duruyor!..

Sudan'daki kamplarda kalan çaresiz insanlar açlık ve susuzluktan kıvranıyor.

Tarih öncesi devirlerde birçok yelkenli gemi, rüzgâr enerjisiyle denizleri aştı. Açık denizlere kurulan son moda offshore santralleri ise 24 saat 4 yönden kesintisiz rüzgâr alıp elektriğe dönüştürüyor