Enver Seyidoğlu

TV kanallarına, şu veya bu sebeple çıkıp bilgi veren, açıklama yapan veya belli bir konuyu masaya yatırmak üzere tartışan konukları sürekli takip ediyoruz. Seyircilere -kendi egosunu katmadan- sadece bilgi vermek ve aydınlatmak niyetiyle ekrana çıkan konuk sayısının oranı kanaâtimce çok az.

Günümüz TV yayıncılığında reyting ve rant uğruna seyircinin gözüne-kulağına ve beynine zorla sokulmaya çalışılan bazı programlar artık iyiden iyiye sınırları aşmış durumda.

Ünlülerin özel hayatları, görüşleri ve davranışları birçok boyutuyla sık sık ekranlara yansıyor. Ülkemizin hemen hemen yarısını oluşturan çocuk ve gençlerimizin büyük çoğunluğu da ünlülerin her türlü hareketini, konuşma ve giyim tarzlarını modelliyor.

"Gene, 70'li yıllarda, televizyonu olmayan ailelerin içinde kavga eksik olmuyordu. Çocuklar, "TV alınsın!" diye tutturdular, anneler onları gizlice ve ustaca destekledi. Çoğu baba bu ısrar karşısında yenik düştü, elinde kalem kâğıt hesaba kitaba oturdu; taksitli satışlar imdada yetişti de, bir TV alınabildi.

70 'li yıllarda, hâli vakti yerinde olup komşularından, ahbaplarından önce TV almış olan aileler; bu yeniliğin öncüsü olma gururunu yaşadılarsa da, evlerinde ayaklarını uzatıp, rahatça TV seyredemediler.

Radyo 70'lerin ikinci yarısına damgasını vuramadı. Yerini alan TV, hayatı derinden değiştirmişti. Ama radyo 90'ların ikinci yarısında yeniden doğdu. Üstelik bu kez binlerceydi ve kimliği bambaşkaydı.

Sadece ülkemizde değil, birçok ülkeden de Türk TV kanalları seyrediliyor, seyredilmekle de kalmayıp masaya yatırılıyor. Bilinçli izleyiciler sayesinde ve şahsıma gönderilen birçok e-posta aracılığıyla gurbetçilerimizin ülkemizdeki TV yayınlarından bir hayli rahatsız olduklarını da böylece öğrenmiş bulunmaktayım.

Bir güzel bayramın; mübarek Kurban Bayramının üçüncü günündeyiz. Herkesin bu son derece anlamlı bayramını en içten dileklerimle tebrik ediyor, sağlık, âfiyet diliyor ve ailesiyle birlikte daha nice hayırlı bayramlar geçirmesini gönülden niyâz ediyorum.

Küreselleşmiş ve âdetâ küçücük bir köy hâline gelmiş olan bir gezegende bin bir zorlukla yaşama mücâdelesi veriyoruz. Geleceğimizin temînâtı olan biricik yavrucaklarımız ise hayat mücadelesi ve ağır sorumlulukların en ciddi ve önemli kısmını oluşturuyor.

Özellikle günümüzdeki TV dünyamızda haberci, muhabir ve kameraman, haber nerede ise oraya koşar; gece-gündüz demeden, bayram-tatil tanımadan...

TGRT EU, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nden müzakere tarihi aldığı 17 Aralık günü başlayan ve Türkiye ile Avrupa'da 24 saat kesintisiz devam eden yayın hayatını başarıyla sürdürüyor.

İletişim profesörü Herbert Schiller "Zihin Yönlendirenler" adlı kitabında der ki; TV, bireysel pasifliği teşvik eden araçların sonuncusu ve en etkin olanıdır.

Geçmişte izlediğimiz ve eleştirdiğimiz TV yayınları günümüzdekilerin yanında çok masum kaldı. "Gelen gideni aratır" misâline uydu günümüz televizyon yayıncılık anlayışı. Sadece çocuk ve gençler değil, yetişkinler de nasibini alıyor en etkili iletişim ve propaganda aracı olan televizyondan.

21. yüzyılın, olumlu ya da olumsuz olarak küreselleşmiş ve de bir büyük köy hâline dönüşmüş dünyamızda, yakın geleceğimizin teminatı olan biricik yavrucaklarımız ve gençlerimiz maalesef şiddetle iç içe büyüyor!...

Gündemi sıcağı sıcağına takip etmek istediğinizde, olaylara yabancı kalmadan, istediğiniz zaman açıp seyredebileceğiniz bir haber kanalı var. Sürekli olarak dünyanın dört bir yanından olup biteni canlı bağlantılarla ve o ülkede hazır bulunan İHA (İhlâs Haber Ajansı) muhabirleriyle ayağımıza getiren TGRT HABER TV'den söz ediyorum.

N'aber? -İyidir, senden n'aber? -Nası gidiyo? -İyi yaa! -Eeee.. şeey.. yani.. hani.. varya.. şey yapmıştık.. -Anlamadım!..

Rüzgâr gibi geçen bir mübarek ayın son orucunu bugün tutuyoruz. Yarın ise ramazan bayramı. Bir ay boyunca televizyon kanallarında iftarla ilgili birkaç yapımın dışında dişe tırnağa dokunur ve özgün bir program anlayışına maalesef bu ramazan ayında da rastlayamadık. Sahur saatleri de dahil olmak üzere hep tekrar diziler ve filmler...

Bir mübarek ramazan daha geldi geçiyor. Bir hafta sonra bayram. Ramazan ayı, özel günler ve bayramlar için ne yazarsak yazalım, TV kanallarının tutumu hep aynı; normal zamanlardaki yayın ve program akışıyla içerikleri neyse o...

Daha aylar öncesine kadar yapılan bir araştırma sonucunda, Amerika'dan sonra en çok TV seyreden ikinci ülke olduğumuzu açıklamıştık.

Mübarek ramazan ayının ikinci günündeyiz. TV programlarına baktığımızda değişen pek bir şeyin olduğunu göremiyoruz.