Fuat Bol

Cumhuriyetimiz asrın ilk çeyreğinin sonlarına doğru, Birinci Cihan Savaşı'nın ardında, özellikle Anayurt sathında verdiğimiz Milli Mücadele yıllarından sonra kurulabildi. Bu gün yani, 29 Ekim 1923 günü Türk tarihinin çok önemli bir dönüm noktasıdır!

Her sene Kıbrıs büyüklüğündeki kara parçamız denizlere akıp yok oluyor! Bunun yegane sebebi de ağaçsızlık yani, çölleşen toprak. Erozyonla mücadele ile ilgili olarak kurulan TEMA Vakfı ve bu vakfın etrafında kümelenen hayırsever insanların gayretleri gerçekten takdire şayandır.

25 senedir gelip geçen bütün iktidarlar boyunca (8 yıllık Özal iktidarının 4 yılı hariç!) bu millete kemer sıktırıldı! Hele, şu son 5 senedir -ki, bu 5 senenin sorumluları halen iktidarda ve iş başındadır- bu millete çektirilenleri, Batılı emperyalist güçler sömürgelerine dahi uygulamamış ve çektirmemişlerdir!

Toplum mühendisleri, başta televizyonlar olmak üzere basın yayın kuruluşlarını ziyadesiyle kullanarak gerçeği saptırmak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar! Zira, arzu etmedikleri bir gerçekle yüz yüzeler. O da, yanlı ve yansız yaptırılan bütün kamuoyu araştırmalarında AKP'nin birinci parti olarak gözükmesidir!

Nerede o eski seçimler? Siyasetçi onu etti, bunu etti; en sonunda kendi bindiği dalı da keserek ülkeyi bugünlere getirdi! Kendileri silinip gitse de, eserleri hep yaşayacak! Bakınız; seçimlere şunun şurasında iki haftadan az bir zaman kalmasına rağmen, millette en ufak bir heyecan yok! Bu hal, milletin umutlarının tüketilişinin resmidir!

Senelik iznimi deprem bölgesinde geçirdim. Siyasilerimizin bu yörelerdeki mitinglerini takip ettim. Siyaset ve siyasetçiye duyulan öfkeyi; unutulmuşluğun diyarında, unutulmuşlarda gördüm!

Bizde siyaset, milletin gözünün içine baka baka yalan konuşma sanatıdır! Bizdeki siyasetçiler, bu hususta dünyadaki emsallerine taş çıkartan cinstendir!

Listeler YSK'ya verildi. Çeşitli partilerden 79 milletvekili liste dışı kaldı veya seçilemeyecekleri yerlerden gösterildi. Mevcut milletvekillerinden en ziyade fire veren parti MHP oldu. Bunun sebebi, MHP teşkilatlarının iktidardaki partilerinden, dolayısıyla milletvekillerinden doğan rahatsızlıklarından kaynaklandı!

Tamamen seçimi erteleme amacına matuf yapılan son siyasi manevraları millet, dehşet ve ibretle izliyor! Bu siyaset nasıl dibe vurmasın? Daha dün, çeşitli partilere mensup 449 milletvekilinin oyları ile alınan seçim kararı; savaş dışında herhangi bir gerekçe ile ertelenirse, onu erteleyen Meclis'te bir itibar kalır mı?

Dünyada, özellikle çevremizde "savaş tamtamları"nın çaldığı bu netameli ortamda Ankara'da da hava tek kelime ile toz-duman! Türkiye'mizde bütün göstergeler ve millet seçime endekslenmişken, 11 Eylül günü endişe ile beklenir olmuştur!

Seçimlere iki aydan az bir zaman kalmasına rağmen, kararsız oyların hâlâ yüzde 50'lerde olması yalnızca bu seçimlere özgü bir haldir. Burada, milletin eskilere olan güvensizliğini görmek pekâlâ mümkün. Millet yeni yüzler arıyor ve yeni olmasa da bir şeyler bekliyor. Meclis'e gönderdiklerinin kendi temsilcisi olmadıklarını görerek kahrolan millet, aynı hatayı bir daha yapmamak için, belli ki kılı kırk yarıyor! Bu durumunu, geçen her seçimde başka partileri iktidara getirerek işaret etti ama; bunu, kendilerinden başka bir şey düşünemeyen siyasetçilere anlatamadı!

Türkiye'mizde mevcut sıkıntıların ana kaynağı devletle milletin barışık olmamasıdır! Devlet, kendini kollama ve koruma kaygılarıyla hareket ederken millete yükleniyor; belli ki devlet, düşmanını ararken, bazen hedeften sapmış!

Yönlendirme amaçlı kamuoyu araştırmaları hangi sonuçları gösterirse göstersin; bu seçimler, bundan öncekilerin hiç birisine benzemeyecek! Basında çarşaf çarşaf yayınlanan ve televizyon ekranlarında günler boyu yorumları yapılan bu anketlerin ne kadar aldatıcı, yönlendirme amaçlı olduklarını 4 Kasım sabahı hep birlikte göreceğiz!

Son günlerde üst üste kamuoyu araştırmaları yayınlanıyor. Belli ki, bunların hemen hepsi de, belirli merkezlerden yönlendirmeli ve belli amaçlara matuf! Görüntülü ve yazılı basınımız da zaten eskiden beri bu tür olaylara açık ve hatta amade ve teşnedir.

Türkiye'nin her şeyden önce bir zihin inkılabına ihtiyaç duyduğu açıktır. 1920'lerde kurulan devletin oluşumu ve o günkü şartlara göre vazedilen kanunlar; 1789 Fransız İhtilali'nin dünyamıza getirdiği yeni anlayışlara ve o anlayışa göre dizayn edilen sisteme göre uyarlanmıştı.

23 siyasi partinin katılımı ile seçimlere gidiyoruz. Bunlardan 5, bilemediniz 6 tanesinin parlamentoya girme şansı var. Çünkü, Türkiye genelinde yüzde 10 barajını aşmak kolay değil. O halde, yapılması gereken; sağda ve soldaki irili ufaklı partilerin merkez sağ ve solda ana eksen olarak gördükleri büyük partilerin listelerinden seçimlere girmektir.

Türkiye ve Türk insanı merhum Özal'a kadar 'statüko'yu yaşadı. İçine kapalı bir sistemle dünyadan habersiz yaşıyorduk. Oysa dünya, hiç de eskisi gibi ağır aksak dönmüyordu! Gelişen teknoloji; insanlık tarihinde 300-500 yıllık zamanlara tekabül eden 'çağ'#rrı, neredeyse 10'lu 20'li yıllara inkılap ettiriyordu!

Dünyadaki sol enternasyonaldir. Bizdeki katı devletçilik yüzünden sağda ve soldaki hiçbir parti gerekli fikri erginliğe erişememiş; hemen hepsinin programları 'çıkartma kağıdı' hüviyetinden ileriye gidememiştir!

Anayasamızda belirtilen savaş sebebi hariç (o da, bizzat içine gireceğimiz bir savaş), hiçbir şekil ve surette; 3 Kasım'da yapılması kararlaştırılan erken seçimden vazgeçmemeliyiz! Nereden çıktığı belli olmayan, hangi mahfillerden tezgahlandığı bilinmeyen birtakım senaryolarla; belli ki, 3 Kasım'da yapılması gereken seçimler iptal edilmek ve ileri bir tarihe ertelenmek istenmektedir!

Isparta milletvekili Erkan Mumcu'nun istifası sıradan bir olay değildir. Bu istifa, ilkeli bir siyaset adamının, millete hizmet için çıktığı yolda hüsrana uğrayışının canhıraş misalidir! Erkan Mumcu, genç ve istikbal vadeden, idealist bir siyasetçi..