Kemal Belgin

Futbolda rotasyon takımın ana hatlarıyla oynanmadan yapılmalıdır. Aksi halde felaket getirir.

Aziz Yıldırım geçtiğimiz cumartesi Yüksek Divan Kurulu toplantısında konuştu.

F.Bahçe 1-0’ın üstüne iki seksen uzandı desek yeridir. İsmail’in yeni yeri futbol literatürümüzde özel bir yer edinecek

G.Saray’ın bu sezon kazandığı bütün maçların sonrasında, ‘Yalan pas rekoru kırıyor’ demiştim

Günümüz Fenerbahçe’si Jose Mourinho’nun başında olduğu Pogba’lı falan Manchester United’ı İngiltere’de yenemezdi.

TFF, Kulüpler Birliği ve yayın işi ile ilgili kim varsa büyük bir masanın etrafında toplandılar geçen hafta...

Hayret ettim doğrusu... Neye mi? Hani şu Galatasaray’ın bir Bulgar takımına karşı, 5-10 dakikalık da olsa, sahaya sürdüğü 14 yaşındaki çocuk için...

Bizim futbolda emek veren yerli hocalar içinde, teknik hataları tabii ki olacak, Fatih Terim’i tek geçerim.

Şenol Hoca’nın rotasyon dediğimiz oyuncu değişiklikleri Beşiktaş’ın en azından koca bir ilk yarıyı etkisiz geçirmesinin başlıca sebebiydi…

Fenerbahçe dün akşam, karşısında özellikle bizim spor medyasının havalara uçurduğu bir balonla karşılaştı. Bu takım; yani Kuyt’ın emekliliğini açıkça ilan ettiği Feyenoord’da bir tane futbolcu göze çarptı o da bizden olan Bilal. Ne hücuma çıkmasını becerebiliyor bu Hollanda takımı ne savunmaya katlanmayı ne de paylaşmayı. Hollanda liginde lider olan bu takım bizde bugün için ancak Kasımpaşa’yı geçebilir.

Digitürk, yani dolayısıyla Lig TV sahip değiştirince, hele hele CEO da Fransız olunca bayağı umutlanmıştık, işlerin beklenen, olması gereken düzene gireceğinden...

F.Bahçe Kasımpaşa’yı beşledikten sonra yazdığım yazıda, “Volkan Şen’in ve Emenike’nin rakip savunmayı genişliğine ve derinliğine yakaladığında perişan edişi sayesinde fark attı ama bu kimseyi aldatmasın” diye bir cümle kullanmıştım. Dün akşam Kadıköy’de de G.Antepspor’un ilk yarıdaki bazı yerli emeklilerden kurulu on biri aynı iki oyuncu tarafından ciddi şekilde 7.5 şiddetinde sallanırken tabela ilk yarıda ancak bir defa değiştirilebildi. Orta saha koşuyor mücadele ediyor ama paylaşımda ve öne oynamada çok mahir olamıyordu. Savunma alabildiğine rahat bir oyun oynadı.

Benim kısa süre de olsa Tercüman’da müdürlüğümü yapmış Öcal ağabeye öteden beri çok büyük saygı duyarım. Hele hele 16 Eylül günü bu sütunlarda TSYD ile ilgili çıkan yazısını okuduktan sonra...

Mustafa Denizli’nin tahrip ettiği fizik gücünü kazanmaya başlayan G.Saray iyi işler yapmaya başladı…

Bizim ligde hadi emekliyor diyelim, o Fenerbahçe Avrupa Ligi’nde bir şeyler yapar mı diye oturduk televizyonun başına… Eh bir de rakip Ukrayna’nın savaş bölgesinden ismi duyulmamış bir temsilciyse, futbol beklemek, hatta sonuç umut etmek herhalde fazlalık olmazdı. Ama Fenerbahçe’nin ilk on biri açıklandığında yine aklıma Hollandalı teknik direktör kafası geldi. Yahu emekli hoca; deplasmanda oynarken Emenike’yi ilk on bire koymayacaksın da Bursaspor maçında olduğu gibi oyuncu kalabalığı içinde sakatlamak mı istiyorsun?

Öteden beri şu Hollandalı hocalara inancım olmadı. Hatırlarsanız Hiddink Fenerbahçe’yi ilk maçta, hem de ikinci ligden gelmiş Aydınspor’a karşı üçlü savunma oynatmış ve 6’lık olmuştu. Kadıköy’de haaa...

F.Bahçe’nin iki maçta 1 puanının karşısına 3 puanlı Bursaspor çıkıyor olsa dahi iki takımın seyrettiğim son maçlarından sonra F.Bahçe’nin maçı elini kolunu sallayarak kazanabileceği kanaatindeydim. Ama bazı şeyleri de bu görüşümün arkasında unuttuğumu da itiraf edeyim.

Stoch döndü... Sow döndü... Emenike de iki sezonluk turdan sonra... Salih genç, gelişsin diye gitmişti, ona diyecek yok zaten...

Bakalım bu grupta oynayacağımız diğer maçlarda bu yeni iskelet ve el-kol parçaları bu direnci, bu takım oyununa yakın gösteriyi devam ettirebilecek midir?

Vallahi bizimle dünyada hiçbir ülke yarışamaz. Ama her konuda haaa... En son örnek de futbolun transfer piyasasında...