Mehmet Soysal

90 Körfez Savaşı'ndaki yaşananları Rusya eski Başbakanlarından Primakov'un hatıralarından geçen yazıda bahsetmiş ve Saddam'ın beklediği umudun ne olduğu sorusunun cevabını bugüne bırakmıştım...

Bir zamanlar Rusya'da üst düzey siyasetin koridorlarında geçen bir yaşamın aktörlerinden ve eski başbakanlarından Yevgeniy Primakov'un 'Kapalı Kutu Rusya' adlı hatıralarını okuyunca, Irak konusunda bazı şeyler daha öğrenmiş oluyoruz..

Batı ülkelerinde gündelik yaşam içerisinde insanların kaygıları daha çok kişisel... Herkesin kendi işine kafa yorarak meşguliyetine şahit oluruz...

Amerikalı yönetmen Brian de Palma son filmi Redacted'in galası için geldiği Madrid'de gazetecilere diyor ki; " Vietnam'dan ders alamamış olmamız çok acı" Ve devam ediyor; " Çok insan ölüyor, bombalardan kaçanlar başka ülkelerde sıfırdan başlamak zorunda kalıyor..."

"Kuru bir gürültü, günümüz sevdaları da, dostlukları da..." sözünü rahmetli dedem sık sık söyler ve gözlerime bakar; " Ne kötü günlere kaldınız!" derdi...

Günümüzde ahlaki değerler değişti... Değişim rüzgârları yaşanıyor ya!

Tren hızla gidiyor... Nerede duracağı ise hiç belli değil... 68 yılından itibaren terör kıskacında boğuşan Türkiye, ardındaki tüm sebeplerini bilmesine rağmen, dünya kamuoyuna derdini sadece konuşarak anlatmanın yolunu denedi. Derdimizi anlatmanın başka bir yolu var mıydı? Vardı. O da, sinema'ydı...

Krediler düştü... Enflasyon düştü... Kısacası; düştü ha düştü, madalyonun bir de diğer yüzüne, yani düşüşün piyasada ne kadar geçerli olduğuna bakalım...

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün resepsiyonunda işadamı Erdoğan Demirören ile sohbet ediyoruz... Söz basına gelince, bazıları Demirören'e; medya sektörüne neden girmiyorsunuz? diye sorunca hafızalardan silinmeyecek bir cevap verdi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 29 Ekim Cumhuriyet resepsiyonu için yedi yıl aradan sonra yeniden Çankaya Köşkü'ne gittiğimde, köşkte değişen bir şeyin olmadığını gördük...

Gazeteleri okuduğunuzda, televizyon haber bültenlerine baktığınızda, herkesin sınır ötesi operasyonu konuştuğunu görmekte ve okumaktayız...

"Karıncaların düşmanı çoktur ama en büyük düşmanı yine karıncalardır..." sözü istihbaratçılar arasında çok yaygın kullanılır. Ama ardından şu dersi çıkartır; " İllegal örgütlerin düşmanları çoktur ama en büyük düşmanı yine illegal örgütlerdir."

Kalleşce saldırıların hemen ardından 'sınır ötesi operasyonu' nu gündeme taşımak sıradanlaştı... Bazı basın yayın organları da yarayı kaşıyarak siyasi iktidarı yıpratmayı hedefliyor... Hatta, ABD ile karşı karşıya gelinirse, siyasi iktidarın uluslararası destekten de mahrum kalacağına ve haliyle 'bize de yeni bir gün doğar' beklentisi içerisinde olduğu görülüyor. Sorumsuz siyasetin adreslerinde oturanlar ise stratejilerini 'kaos' üzerine kurarak, sandıktan elde edemedikleri sonucu elde edebileceğini düşünüyor...

Hindistan'ı işgal eden İngilizler, sabahtan akşama kadar okullarda kerrat cetvelini ezberleterek'çocuklarınızı eğitiyoruz' diyerek halkın isyanını sona erdirmeyi hedefler.1942'de Mahatma Gandhi'nin İngilizlere karşı 'Hindistan'ı efendi gibi terk et' sloganıyla başlattığı ayaklanma sonrası yıllarca süren çatışmaların ardından İngilizler Hindistan'dan çekilme kararı alır.

Ülkelerin doğusu gibi kentlerin de doğu ve batısı var. Kentlerin doğu yakası medeniyetten uzak tarafıyla, batı yakası ise modern oluşuyla tanınır.

Mağlubiyetten korkanlar, kaybetme telaşına ve hırsına yenik düştükleri günden beri, her yolu mubah görür. Mağlup olma korkusu yüzünden yenilmemek uğruna zafere giden her yolda işlenen günahlardan zevk alanlar, ölümün bir gün kendilerini de mağlup edeceği gerçeğini unutur...

Rahmetli ağabey Tarık Buğra'nın eserinin adıdır; gençliğim eyvah... Kapalı kapılar ardında geçen bir ömrün muhasebesi kabirlerde görülecek. 'Her canlı ölümü tadacaktır' yüce söze inancımız doğrultusunda...

İki kutuplu dünya "Küresel" akımla tek bir adreste buluşmaya doğru dörtnala yol alırken geride bırakılan "Patlamamış mayınları da" yoksul ülkelere miras bıraktıklarının kimse farkında değil gibi. Küresel ekonomideki istikrarı koruyabilmek için bugün neredeyse tüm dünya diken üstünde. Battı batacak beklentileri yoksul ülkelerin adeta kâbusu gibi. Küresel rekabet gittikçe azgınlaşıyor.

"Bir çiçekle bahar gelmez" atasözü söylenip durulur... Birilerinin işine gelmiyorsa bir çiçekle değil bahar, kış bile getirilir! Hele söz konusu ülke; Türkiye ise...

Bu ülkede hemen her sektör 'tahterevalli siyaseti' ni uygulayan işgüzarla dolu. Yetenekler insanların işine değil, diline vurursa, bir de 'janjanlı' kelimelerle kendini kaptandan saydırabilirse 'gel keyfim' günleri başlar. Bu tipler her gün yanınızdadır...