Mustafa Selçuk

Salı günü aralık ayı kapasite kullanım oranı açıklandı.

IMF anlaşması zihinlere bir kez düştü ya... Tamam artık... Ekonomi habercilerine gün doğdu. Heyet geldi gelmedi, niyet mektubu taslağı yazıldı yazılmadı hikâyelerini, anlaşma şöyle gerekli, böyle gerekli değil malumatfuruşluklarını dinleyeceğiz demektir. Ta ki, Başbakan veya Bakan çıkıp imzaladık veya imzalamadık diyene kadar...

Modern zamanlar, bireyi öne çıkararak özgürlük alanlarını ve hak telakkisini genişletti belki...

Bu tespit İMKB Başkanı Hüseyin Erkan'a ait... "IMF ile yapılacak bir stand-by'ın faydası olabilir. Ancak bu fayda da, anlaşmanın imzalanıp imzalanmaması da artık marjinal bir konudur" diyor Başkan Erkan...

Yılın son günü bir IMF bombası patladı ki sormayın... Bakan Babacan "iki yıllık anlaşma" diyerek merakları gıdıklamıştı zaten... 31 Aralıkta ise "Başbakan IMF ile anlaşıyoruz demiş" şeklinde bir tevatür, piyasaları tatil öncesi rehavetten çıkarıverdi.

"Zor bir dönemden geçiyoruz..." Popüler cümlelerden birisi de bu şimdilerde... Gelişmek, başarmak, daha iyiye erişmek tabii ki zor...

Türkiye, IMF ile en çok anlaşma yapan ülke...

İdrak körlüğü feci bir durum... Fanatikler ve algılarını sadece duygulara endeksleyenler bu körlüğün şahikasında oluyorlar. Bu ülkede hükümeti beğenenler var, beğenmeyenler var.

Farkındasınız değil mi? Bu ülkenin tarihi ve olağanüstü bir dönemine tanıklık ediyoruz. İmparatorluk'tan Cumhuriyet'e geçerken de, 2. Dünya Savaşından sonra dünya siyasi ve toplumsal bir yenilenme yaşarken de biz bu dönüşüm fırsatlarını hep ıskaladık.

TÜSİAD, Türkiye'nin üretiminin, ihracatının, sermayesinin hatırı sayılır miktarının toplandığı çatı demek aslında...

Küresel kriz birçok ülkenin boyasını döküverdi. Alttan çıkan görüntü ise hiç iç açıcı değil... AB ise bu krizin en büyük kaybedeni olacak gibi... Sadece maddi zarar, bütçe açığı vesaire olarak değil... İtibar ve görünüm olarak kaybı büyük olacak yaşlı kıtanın...

Bir güzel Anadolu deyişi... Bir söz söylediğinizde, o sözün söz olarak kalmayabileceğini, eyleme, oluşa dönüşebileceğini ne kadar veciz anlatıyor.

ISO'nun düzenlediği Sanayi Kongresi bir hayli kalabalıktı.

DTP kapatıldı. Neredeyse herkesin nefretin diliyle ve sıkılı yumruklarla konuştuğu bir ülkede, zaten zor olan barışa erişimi daha da müşkül hale getiren bir karar... Anayasa, Batasuna, odak vesaire...Bunları haftalarca tartışabiliriz.

Birkaç yıldır tartışıyoruz. Türkiye değişiyor, düzen değişmeli vesaire... İnsan durağan bir mahluk değil; doğumdan itibaren tekamül başlıyor. Değişim -yahut dönüşüm- "de facto" bir oluş aslında...

Durmuş Yılmaz net ve dobra bir Merkez Bankası Başkanı... Biz işimizi yaparız, haksız eleştiriye kulağımızı tıkar, haklı eleştiriyi dikkate alırız" diyor. Başkanı sabah 2010 yılı Para Politikasını açıkladığı basın toplantısında, öğleden sonra da TRT2-Ekonomi Ajandası'nda Seda Akbay'ın konuğu iken dinledim.

Bu iyi bir haberdir.

Dün CNBC-e televizyonunda 4 önemli bankanın Genel Müdürleri vardı. Söyledikleri, bankacılık sisteminden çok ekonominin bütününü ilgilendirdiği için haliyle dikkat kesildim. Üstelik Ersin Özince sadece Genel Müdür değil Bankalar Birliğinin de başkanı...

Bazı gerçekler veya sonuçlar vardır, aslında çok da önemli olmayan... Ama sembolik değerleri veya içerdikleri öznel manaları itibariyle, gerçeğin kendisinden daha çok tesirlidirler. Fitch Türkiye'nin kredi notunu artırdı.

4 Aralıkta ilaç fiyatlarında radikal bir değişiklik oluyor: fiyatlar hatırı sayılır biçimde ucuzluyor.