Ümit Aktan

G.Saray 'tipik bir İtalyan' takımı gibi oyunu ezerek oynadı ve sonuçta biraz da kaleci Muslera'nın marifetiyle üç puanı aldı

Süper Kupa finalinde daha iyi oynayan ve normal bitimin son 10 dakikasında en az üç farka ulaşacak olan Fenerbahçe'nin bu güzel gecesine 'öfke kontrolü yaşayan şizoist davranışları' benimsemiş bir milli kaleci damga vurdu. Tadını kaçırdı işin...

"90'ın son 10'unda tamamen tükenmiş bir G.Saray vardı. F.Bahçe temiz bir üçlük yapabilirdi ama Muslera izin vermedi"

Tam işleri yoluna koymuş gibi göründüğü anda Fenerbahçe'de 'yıkıp yeniden yapmak' modası devreye girdi. Kendi özünden sayılabilecek ve Aziz Yıldırım'ın en rahat çalışabileceği formül devreye sokuldu. Musibet gibi bir durumdan hayır çıkabilir...

Tam ben "uyum sorunu" yaşama ihtimali hemen hemen hiç olmayan tek takım olarak Fenerbahçe'yi seçip en öne koymuştum ki; "kavgasız alışverişi" hiç sevmeyen başkan bir dokundu, bütün taşlar yerinden oynadı...

Başarılı bir adamın "aykırı hayat felsefesi" denebilir buna ancak. Adam da aykırı, futbola bakışı da... Ama başarılı... Demek ki haklı... Gelin bu hafta bu ilginç "futbol figürünü" büyüteç altına alalım. Belki birilerine ders olur...

''Sezon öncesi ahkam kesmek" zamanı geldi artık. Yapılanlara ve yapılmakta olanlara bakarak "ön teşhis" gibi bir uzmanlık oluştu bu kadar çok lig yaşadıktan sonra. Paylaştıklarım tamamen kanaatimdir, sadece beni bağlar...

Ramazan ayının ve sıcaklardaki orucun sonuna geldiğimiz için mi neden bilemem ama ben 'bize' çok kızar oldum... Az aşağımızdaki sıkıntı ve katliam benzeri bombalardan mı, yoksa seçimin geriliminden mi bilmiyorum ama biraz saldırganlaştım galiba. O nedenle...

17 Temmuz ile beklentileri olanlar için son geriye sayım günleri. Bir göktaşı geliyor orası kesin ama Halley Kuyruklu Yıldızı gibi değmeden mi geçecek yoksa az bir ihtimal de olsa çarpacak ve biz tekrar tek hücrelilerden hayata giriş yapıp 20 milyon yıl daha mı bekleyeceğiz?

Bir kere Dünya Kupası finali gibi bir durumda üç-beş satır fikir ve duygu yazma şansı, sinemanın Oscar törenini en ön sıradan izlemek gibi bir şeydir...

Yok böyle bir şey... Kendi ülkesinde, Brezilya gibi bir dev ve 30 olmadan 5... Yazıyla BEŞ...

Kaynağımın analizini adresini ve yapanı da ifşa ederek buraya taşıyorum...

Golden sonrasına ait bir B planı olmayan Fransa, A planı ile maçı çevirmeye çalıştı ama Almanya'nın disiplini ve tecrübesi ağır bastı

'Öcal Abi'nin 'FIFA'nın Suarez dersi' ve Galatasaray'la ilgili 'Handikap' başlığı altındaki yönetici eleştirisini okudum ve okuyamayanlar da okusun diye aynen alıp buraya koyasım geldi. Atlayanlar mutlaka dönüp bulsun ve okusun. İki analiz ve sonucunda ortaya çıkan sentez tam isabet kaydediyor ve tarafımdan açıkça kıskanılmıştır...

Honduras ile El Salvador maç yapmış, daha bitmeden iki ülke savaşa girmiş, 'goldü, değildi' kavgasından 4 yıl savaşmışlar, uyuşturucu trafiği bahane edilerek 70 binden fazla insan ölmüş, sonra bir araya gelebilip tekrar Dünya Kupası maçı oynayabilmişler...

Kelimenin tam anlamıyla muhteşem bir maçtı. Çünkü daha maç bitmeden futbola doyduğumu hissettim...

Her Dünya Kupası bir başka ve yeni anlayış getirir diyerek başlar, sonunda bildik ve deneyimli isimler işi bitirir. Ama yine de bu kupanın daha başlangıcı bazı sinyaller verdi. En azından; sokakta direnen Brezilyalıların direnişi birkaç saatliğine bırakıp maça gittiklerini ve çıkıp tekrar kupa harcamalarına karşı direndiklerini biliyoruz...

Açılışlarda da hep bir sürpriz olur düşüncesine sığınarak zevk umduğum bir maç bekliyordum... Buldum da..

Ben dünya kupasının havasına girmek istedikçe, 'UEFA duyuruları ile transfer dedikoduları' arasına sıkışıp kalıyorum. Birincinin gidemediği bir kupaya sekizinciyi göndereceğiz ama bakıyoruz ki onun da adı geçiyor. Peki biz neyi tescil ettik affedersiniz.

Dünya Kupası denilen futbolun en üst düzey buluşması için geriye sayıyoruz artık. Arada transfer gündemini işgal eylemleri de sürüyor ve bazıları aslında takımlarının taraftarla ilişkilerini güçlendirmek ve saflaştırmak için Dünya Kupası gündeminin de önüne geçmeye çalışıyor. Ama ben, temmuz başına kadar bu konuları toprağa gömüyorum...