Ümit Aktan

Acılar geçiyor ve hayat devam ediyor. Hayatın kendisi bile 'artık önümüzdeki maçlara bakacağız' oyununu oynuyor. Bizim de Şampiyonlar Ligi finali ile Dünya Kupası arasına sıkışıp kaldığımız şu dönemde bir takım dedikoduları üstlenip yorumlamaktan başka çaremiz kalmıyor.

İlk golü Brezilya üretse veya kafayı Ronaldo, İbrahimoviç gibi biri vursa, ya da asisti Dany Alves filan yapsa ağzımız açık kalırdı...

Ve devam eder Aşık Mahzuni Şerif.

Sabri ve Melo, tempoyu artırarak kendilerine verilen görevi fazlasıyla yerine getirdi ve önde oynayan iki golcünün bitirdiği sezon bir ikincilik, bir de kupayla tamamlanmış oldu.

Bir ligin daha sonuna geldik sayılır... Aslında '3 büyükler', içinde bulundukları duruma göre hiç de kötü sonuçlar almadı. Biri şampiyonluğu koydu cebine, öbürleri Şampiyonlar Ligi'ne gidiş biletini. Ama dikkat ettiniz mi, hiçbiri memnun değil yerinden...

Dün gece özellikle sahadaki oyunculara geldiğinden bu yana 'en sağlıklı' müdahalelerini izlediğim Mancini bir baş aktör olmuş...

"Golde Sabri'nin, sonra Selçuk'un zekası, Sneijder'in çabukluğu 'imalatçı firma' gibi üretimi sağladı"

"Aklımızda kalan ender güzelliklerden birisi hep imrendiğimiz küçük seremoniyi gerçekleştiren gönüllerin takımı Akhisar Belediyespor oyuncuları oldu. Zaten hep özeldiler ve şimdi de daha özel bir yere konuldular. Bu arada Mancini'nin Türkiye'ye alışma ve uyum dönemi devam ediyor. Adam daha takımı tanımaya çalışıyormuş..."

"Şampiyon takımın bir sezonunu çöpe atmak kimsenin haddi değildir ancak, karşı tarafın ciddiyetine de saygı duymamız gerekir"

Koca bir ligin tepesindeki düğüm ile dibindeki karmaşa çözüldü. Çok az bir şey "ayrıntı" kaldı, o da sıralamada biri diğerini yakalar mı sorusuyla duruyor önümüzde. Ancak bu önümüzdeki 3 haftaya ne kadar tat ve gerilim verir, işte orası meçhul...

" Bizi maç seyretmek yerine, bulamaç bir çorbaya bakıp durmak zorunda bırakan TFF'nin derdi neydi?..

Bizim ligimizi Katar liginden beter, futbol ligi olmayan Afganistan ile eş değer tutar ciddiyette olan bir İtalyan, maymun etti koca takımı... Rezil etti... Hatalarını kabul etmek bir yana geleceğini de el ele verdiği futboldan anlamaz yöneticilerle birlikte çöpe attı. Adnan Polat'ın son döneminde durum berbattı ama yine de kişilik ve duruş korunuyordu...

Sabri'yi solda, arkası delik deşik olan Eboue'yi sağ önde, ortayı ve forveti de üçlü görünce; anladım ki Mancini kupa sonrası Kasımpaşa üzerine hiç kafa yormamış...

"Maçın ilk yarısında turu tamamen eline geçirmişken tecrübesizliğine ve deneyimsiz oyuncu sayısının fazlalığına yenik düşen bir Bursaspor izlediğimi ama en az rakibi kadar finali hak ettiğini söyleyebilirim"

Galatasaray'ın yarın akşam itibarıyla elinde 'hiçbir şey' kalmamış olabilir. Ufukta 'yeni yapılanma' konusunda hiçbir 'olumlu ışık' da görünmüyor.

Belli ki Mancini; Sivasspor'u bir kere bile seyretmemiş, kimlerin neler yapabileceğinin bilincinde değildi.

Bu galibiyet ve üç puan ne bu kötü sezonu tolore eder, ne de Mancini'nin buralara uygun olmadığı gerçeğini değiştirir. Hatta yönetimin ömrünü bile uzatamaz. Bütün Fenerbahçe camiasının hemen örgütlendiği gibi bu maçı da hakem hatasıyla değil, oyuncularının kendilerini aşması nedeniyle kazanmıştır Galatasaray...

"İlk yarının tekme-tokat oyunu aslında Kadıköy alışkanlığını sürdürmek isteyen F.Bahçe sinir katsayısının yüksekliğine mahkum olarak sürdürdüğünün kanıtı oldu"

Bütün olan biteni getirip bir derbiye dayadılar. Yıllardır rakiplerinin düştüğü duruma en beterinden düşmüş oldular. Ellerinde kalan tek şey, olması pek muhtemel görünmeyen bir Fenerbahçe galibiyetidir. Onu da alsan ne olur; almasan ne olur...

Melo çok arandı çok... Onun itici gücü ve kazanma isteği faktörü Galatasaray'ın önemli bir eksiği oldu