Ünal Bolat

“Eşkıya tüfeğin dipçiğiyle Fatma yengemin ensesine kuvvetli bir dipçik darbesi indirdi!..”

“Ya altınların yerini söylersin ya da oğlunu gözünün önünde diri diri doğrarım!..”

“Bir sanduka içinde biriktirdiği 200 civarında Reşat altını, 200 lira kadar banknot vardır”

“Senin çok güzel elbiselerin vardı; benim yoktu. Senin arkadaşların çoktu, benim yoktu”

“O an, olimpiyatta tüm dünyanın gözü kahkahalarla bende imiş gibi hissettim”

“Amcacığım bugün ayın otuzu ama temmuzun otuzu. Son kullanım ağustosun on sekizi”

“Yumurtayı su dolu cezvenin içine usulca bıraktığında eğer sivri ucu aşağıya geliyorsa”

“Hayır efendim ne alakası var” desen olmaz, sussan olmaz, duymazdan gelsen olmaz.”

“Yumurta dedim de aklıma geldi, kimi tüccarlar günde iki yumurta yumurtlatıyormuş”

“Tam yanımdan geçerken birisi bana öyle şiddetli omuz vurdu ki tahmin edemezsiniz”

“Kayseri’ye varınca sabah olmuştu. Dinlenmişim. İçimdeki sıkıntı da biraz hafiflemişti. “

“Adam hâlâ aynı sertlikte konuşmasını sürdürüyor laftan sözden de anlamıyordu.”

“Her şeyi göze alıp yola mı devam etsem yolculuğu sonlandırıp hastaneye mi gitsem?”

“O kadar insanın günlerce yolculuk yaptığı trende sağlık kabininin olmaması, hayret!..”

“Balıkesir’de gece geç vakitte ancak bulabildiğim bir otobüsle Bursa’ya hareket ettim...”

 "ualarıma, bana gazoz ve gofret ısmarlayan meçhulüm o koca yürekliyi de katıyorum...”

“Sabah sekize beş kala Ziraat Bankasına gittim. Müdür de gelmiş, çalışmaya başlamıştı...”

Uykulu gözler ile bana sert sert bakarak "Kesinlikle sana parça vermeyeceğim” dedi...

“Güzelce yıkayıp o beyaz yorgan yüzünü birkaç kat kefen yapıp babamı sardım.”

“Kucağındaki kız çocuğu bir deri bir kemik kalmış, kendisi de açlıktan bitap düşmüştü...”