Behçet Fakihoğlu

Bugünlerde birçok kişinin cep telefonlarına mesajlar gitti, gidiyor. Telefonun klonlandığı, kopyalandığı, dolayısıyla kapatılacağı belirtiliyor.

1 litre benzin 3 YTL'yi geçti. Bu zamlar artık genel klasik haline geldi. Hayatlarında lojman ve makam arabası saltanatı nedeniyle, kira ve benzin fiyatının toplum üzerindeki etkilerinden bihaber olan bazı yetkililer, ekonomi yönetimindeki problemlerin çözümünü dolaylı vergiler ile telafi etme yolunu seçmektedirler. Bunu da ekonomik kriter ve gerekçeler olarak öngörebilmektedirler...

Adalet Bakanlığı'na; 17 yıl bilfiil ticaret ile uğraştım. Milyarlarca lira ödeme yaptım. 1700 yaprak çek ödedim. İşlerin ters gitmesi ve ekonomik kriz nedeniyle binlerce esnaf gibi ödeme zorluğuna düştüm...

Habib Arvas, 2000 yılında iş yerine gelir, arabasını binanın önünde park eder. Bürosuna gidince, çantasını arabada unuttuğunu anlar geri döner. Ama çanta, içindeki kimlikler ve bir miktar para bu kısa sürede hırsızlar tarafından çalınır.

Turizmde bu sene bir düşüşün yaşandığı, geçen seneki rakkamların yakalanamadığı, otellerin kapasitelerinin çok altında çalıştığı belirtiliyor.

Adalet Bakanlığı'na; Bizler, Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumlar'ında çalışan "Kurum Katipleri"yiz. 15 Nisan 2004 tarih ve 25434 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren kanun hükmünde kararname ile; Cezaevi Katiplerine "Adalet Hizmetleri Tazminatının" 1, 2, 3 ve 4 dereceler üzerinden ödenebilmesi için, bu kadrolara atanma şartı aranmıştır.

Devlet, bir taraftan ücretsiz kitap veriyor, diğer taraftan kayıt parası, katkı payı, karne parası, harç gibi onlarca isim altında okullarda zorla para toplanmasına seyirci kalıyor.

Yıllarını spor yaparak geçirmiş İsmail Bey, taşındığı sitede de bu alışkanlığına devam etmiş. İlgili kurumlardan alınmış antrenörlük belgesi de bulunan İsmail Bey, hem rahat spor yapmak, hem de gençleri spora yönlendirmek maksadıyla kuçük bir spor salonu açmış.

Ekonomide dengeleri bozan sebeplerin başında, ülkede oluşturulmaya çalışılan gerginlik ve pompalanan istikrarı bozucu hava geldiği kabul ediliyor. Faiz-dövizdeki ani yükselmeler, buna bağlı olarak dalgalanan piyasanın nelere mal olduğu daha önce görülmüştü.

Bir kesimin, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığını engellemek için yoğun çabalar içinde olduğu sır değil. Yazılanlara bakılırsa, belli bir elit kesime yönelik olan bu çalışmanın amacı, gerekirse antidemokratik yolları da devreye sokarak Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecini etkilemek.

Bir yetimin-öksüzün evine giderken, çocuklarınıza "beni orada öpmeyeceksin, bana orada anne-baba demeyeceksin, bana orada sarılmayacaksın" diye aklınıza geldi mi tembih etmek? Aklınıza geldi mi orada çocuklarınıza sarılmamak, öpmemek, anneciğim-babacığım dememek?

Okullar tatile girdi. Birçok kişi ve kuruluşun, çocuklara karne hediyesi olarak bilgisayar ve internet bağlantısını düşündüğü anlaşılıyor.

Yaz Kur'an-ı Kerim Kursları'nda, görevlilere ücret ödenebilmesi için, yönetmelik gereği "en az 15 öğrenci bulunması" şartı getirilmiştir. Bu durum;

Son fırtınayı kolay atlatırsak, ülkemizin hızla geliştiğini, bir cazibe merkezi olmaya doğru gittiğini söylemek mümkün. Bankacılık, telekomünikasyon, otomotiv, inşaat ve diğer alanlardaki gelişmeler tahminlerin de üstünde.

Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) dün yapıldı. Yüzbinlerce genç bir üniversiteye girmek için mücadele etti. Yine, önceki senelerde olduğu gibi, bu gençlerin çoğu sokaklarda kalacak, iş bulamayacaklar, hayatlarının baharında karartılmış hayalleriyle baş başa bırakılacaklardır...

Aylardır kriz senaryoları ortalıkta uçuşuyor. Komplo teorisi ustaları bazı hesaplaşmalardan dem vuruyor. Aslı astarı olmayan bazı düzmece haberlerle gerilim tırmandırılmak isteniyor.

Avrupa Birliği (AB) ile fiili müzakerelerin resmen başlamasıyla, AB üyeliğimiz yeni bir merhaleye geldi. Sancılı, engelli ve çok çetin olacağı sır olmayan bu yolculuğu sonuna kadar götürmemiz gerekir.

Atatürk Havaalanı, yakın zamanda büyük bir faciayı ucuz atlattı. Büyük maddi kayıplar oldu, yüreğimiz ağzımıza geldi. Çok şükür, can kaybı olmadı, bununla teselli bulduk.

Yıllardır yazılıp-çiziliyor, ama ne hikmetse SSK'lıların "diş tedavileri" için bir çare bulunamadı. Yapılan bunca reform, sağlık tesislerinin tek çatı altında toplanması bile çare olamadı.

Uzun ve yorucu bir günün sonunda, insanlar evlerine gider, kimi kitap-gazete okur ama genellikle televizyon seyredilerek vakit geçirilir. Bu "sihirli cam"da pek seçme şansımız yok; ne verilse onu izleriz. Bu verilenler beynimize, dilimize işler, derin izler bırakır; farkında bile olmayız. Reyting uğruna neler yapılabildiğini görünce de korkunç tahribatı anlamak mümkün oluyor.