Hasan Sarıçiçek

Yeter!.. Birdi, bin oldu, F.Bahçe'nin başına açılan dertler... Biliyorum, heykeller dikilir de, sökülür de... Ama; hangi mizan verir; hesabı?

Aykut Kocaman'ı hedef tahtası yaptı F.Bahçeliler, vur abalıya misali. Kasımpaşa ve M'gladbach maçları öncesi olacak şey mi bu? Neymiş? Aykut, ''Hoca'' değilmiş; kargalar bile güler buna. Geçiniz.

Pozisyon çok, gol yok ama keyfi var...Ne pahasına olursa olsun, Alex'e katlanmalı Aykut Kocaman, hem de ne kadar koştuğuna aldırış etmeksizin.

G.Antep deplasmanı zordu Beşiktaş için. Samet Hoca hafta arası buna dikkat çekmişti. Ama iki yarıda iki ayrı takım olur mu? Oluyor. Bir elmanın iki yarısı gibi, bir yarısı lokum tadında diğer yarısı ise mayhoş...

Son 10 dakikada düştü F.Bahçe! O ana kadar; ''İşte her maç böyle olmalı; F.Bahçe... Futbolu şiir gibi oynamalı.. Doğruyu yapmalı, kendi içinde çözülmemeli. Eminim bunları başardığında yenmeyeceği takım yoktur.

Bugün F.Bahçeliyiz... Niçin mi? Marsilya'ya karşı ES ES'lerin tesellisi için. Türk futbolunun Avrupa'da açacağı yeni tertemiz bir sayfa için. Alex için, Aykut için, F.Bahçe'nin güzel geleceği için. Bugün F.Bahçeliyiz...

G.Saray'ın 4 attığı bir haftada Mehmet Topalve Cristian'ın gollerini çıkın; geriye ne anlatırsınız F.Bahçe'den?

Büyük kaptan Emre Belözoğlu futbolun Doğrucu Davut'u... Gözünü budaktan sakınmaz, inandığını söyler. Ben de onu, sırf bu özelliğinden dolayı sever sayarım.

Eleştiri adına iyi günde söylemeliyiz; söyleyeceklerimizi... Kötü günde zaten herkes anlatır, eksikliklerimizi... Anladık; tahta ve tebeşir devri kapandı da teknolojinin nimetlerinden ne kadar istifa ediyoruz, onu iyice düşünelim?

A Milliler, Hollanda maçını beklerken gönlümden geçeni açıklayayım. Kendimizi kandırmayalım; "Türkiye spor ülkesi" diye, değildir. Bu kafayla da olması zor...

Alexli mi, Alexsiz mi? F.Bahçe'ye faydası yok bu tartışmanın. Bir gerçek var ki; Alex artık eski Alex değil ve sarı-lacivertli takımda esaslı bir değişim kaçınılmaz görünüyor. Diyeceksiniz ki, niye?

Tur isterken turist olduk, yine! Şaşırdım! Twente doping mi aldı ne; offf! Ne büyük sıkıntıydı, o öyle? O, ilk maçtaki 3-1'lik galibiyetin avantajı içinde koltuğuma kurulup da şöyle rahatça rövanşı seyredemedim.

Sıkıldım! Kriz, kaos ve çözümsüzlük! Neyse ki, Başkan Aziz Yıldırım devreye girdi de, Alex sorunu kısmen çözüldü. Diyeceksiniz ki, "Başkanın bu işlere karışması doğru mu?", değil elbette. Yöntem, marijinal...

AAçık söyleyeyim hiç şaşırtmadı F.Bahçe, beni. Neden mi, anlatacağım. Ama önce bir soru: Sizce, F.Bahçe için hangisi daha önemli?

Ahh ne fırsatlar kaçtı, ne fırsatlar! Umarım, UEFA Play-Off Ligi için o kaçan pozisyonları aramaz Bursaspor.

Ahh!.. İçim yanıyor, içim! Tuzak büyük; "Sen, ben, o", diye ayrıştırıp, dağıtmak için bin yıllık milleti birbirine kırdırıyorlar!

Kuyt'sız kalmayın! Kaygıya kapılmayın... F.Bahçe için tur göründü, 2-1'lik skor, avantajdır, bu yolda. Yeter ki, inanın!

Bu millet, İzmir'de düşmanı nasıl denize döktüğünü anlattı yıllarca... Şimdi ise İzmir, iki şeyi anlatacak birbirine... Biri, 3 Temmuz mahkûmu Aziz Yıldırım'a futbolun Atatürk Stadı'nda nasıl iade-i itibarda bulunduğunu, diğeri Sanica Boru Elazığspor'un boyun eğmeyen futbolunu.

Ne hevesliyiz, kâr - zarar hesabı yapmadan duyguların esiri olup, hemen ceza kesmeye! "Talimatta yeri var mı yok mu?" araştırmasına girmeden, "Sezona iyi başladı" tam "Melo'nun yerini dolduracak" denilen Engin Baytar için gösterilen infaale bakın:

Medyadaki Beşiktaş ile sahadaki ''Bal arılarının'' sahnelediği o saygı uyandıran disiplinli, istekli, çalışkan, iyi niyetli, umut saçan Beşiktaş arasındaki farkı çıplak gözle, Kayserispor karşısında görünce, çok şaşırdım.