Hasan Sarıçiçek

Büyülendim! O ne muhteşem bir finaldi öyle!

Bu nasıl sevda ki, kendi canavarını kendi üretiyor da kimsenin gıkı çıkmıyor! Sözüm ona; spora taraftar! Bunların nesi spora taraftar?

İnanmak, başarmanın yarısıdır. Burak ve Umut golleri atıyor, Trabzonspor şampiyonluk için yılmadan iz sürüyor, tebrikler!

Nihat Kahveci, bu ülkede son dönemde yetişen birkaç sayılı yıldızdan biridir. Milli Takım, 2008'de Avrupa üçüncüsü oldu ise bu başarıdaki en büyük pay şüphesiz Nihat'ındır.

Hani, sonuç çıkmayacak şeyler için "Git meramını Marko Paşa'ya anlat" derler ya, işte Beşiktaş - G.Saray derbisi öylesine bir derbiydi, bazıları için. Fakat hayır! Beşiktaş'ın buna itirazı vardı.

Bir adam bu kadar etki eder mi, maça; Konyaspor'da iki mutlak pozisyonu gol yapamayan Zayatte, etti arkadaş. Sakarlık ki ne sakarlık? Zayatte topa öyle bir el koydu ki, Beşiktaş'a sadece penaltı kazandırmadı, hem gol hem de prestijini kurtarmasına yardımcı oldu. Ama Konyaspor'un da umutlarını ziyan etti, Zayatte, yazık!.

Krallar da ağlar ama niçin? Neler neler anlattı, anlayabilene, İspanyol golcünün birkaç damla gözyaşı! O büyük kariyerin içliliğiydi, o pınarlardan düşen her damla yaş.

Umutlar arttı... Artık, F.Bahçe'de Aykut Kocaman'ın teknik direktörlüğünü tartışan yok. Herkes F.Bahçe'nin gün be gün daha iyiye gittiğinde hemfikir. Ancak, Şampiyonlar Ligi için bu kadro yeterli mi, işte orası çok düşündürücü.

Adalet? Sanki terazide kantarın topuzu kaçmış gibiydi, neden mi, anlatacağım. Ne maçtı ama gerçek bir düello!

Dram ki, ne büyük dram! "G.Saray bu sezon kaç kupa kazanır?" hesabı yapılan günlerden geldiğimiz noktaya bakın; "G.Saray bu sezon ligde kalır mı, kalmaz mı?"

Şaşırdım! Stres bu kadar mı bozar bir takımı? Şampiyonluk mücadelesi veren Trabzonpspor, Arena'da az daha G.Saray'a yakalanacaktı! Burak yine sahneye çıktı, Kazım'ın atılmasıyla 10 kişi kalan G.Saray'ı devirdi ve yarıştan koparmadı Trabzonspor'u. Helal olsun! Seyircisiz maç; tuzsuz helva gibi çekilmiyor.

Yeni Sporda Şiddet Yasası, malum TBMM'den geçti. Yakında Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül beyefendinin onayına sunulacak. Ancak; yasanın daha bir olgunlaşması için bazı konulara dikkat çekelim istedim.

Şampiyonluğa oynayan bir takımın futbolunda bu kadar derin kırılmalar olur mu? Gerçek şu; o takımın adı Trabzonspor'sa oluyor. Nasıl mı oluyor?

Oh be; kazanmak varmış! Nihayet yüzümüz gülmeye başladı; o neydi öyle, 4 maçtır cendereye sıkıştırılmış gibi ruhumuzu hafakanlar basmıştı.

Türkiye-Avusturya maçı, bir erken final. Kazanacağız, hiç şüphem yok. Ama oyuncuların tercihleriyle ilgili olarak; "hain"lik ile "kahraman"lık arasında ince bir kumpasa sıkıştırılmak ne fena bir şey! Mesut Özil'e kızdık Almanya'yı tercih etti, diye. Ekrem Dağ, Hiddink'e kızdı Avusturya'yı tercih etti.

Birçoklarının ''angarya'' gördüğü A2 Millilerin maçına, ''Yeni yüzler görmek lazım'' diyerek gittim.

Anlamak ve anlaşılmak! Beşiktaş 4, Kayserispor 2. Haftanın olayı; Bernd Schuster sonrasında gol olup, yağan Beşiktaş gerçeği. Çok merak ediyorum, "Türkiye'de 1960'ların futbolu oynanıyor, Beşiktaş o yüzden kazanamıyor" diyen Schuster, Tayfur Havutçu yönetimindeki Beşiktaş'ı seyretti mi?

Türk futbolu için tarihi bir geceydi. Arena'daki devlerin ilk dansında G.Saray'ın onur savaşı, F.Bahçe'nin şampiyonluk hırsını az daha kırıyordu.

Bunun neresi derbi?" diyenler var, yanlış. Şartlar ne olursa olsun, her zaman her ortamda G.Saray ile F.Bahçe arasındaki maçlar derbi atmosferini yansıtır.

Hayallerimizin katili!" Aslında yazının başlığı yukarıdaki gibi olacaktı.