Hasan Sarıçiçek

İlk yarı A.Gücü oynadı, ikinci yarı maçı Trabzonspor kazandı! Bu, sosyal adalet değil ama futbolun adaleti.

Cape Town'da bugün 2010 Dünya Kupası finallerinin grup kuraları çekilecek. Maalesef Türkiye yok!

Hugo Broos FIFA'ya gidecekmiş? Sahi hangi yüzle gidecek? "Verilen görevi elime yüzüme bulaştırdım" diye mi? Yoksa şampiyonluk iddiasıyla girdiği ligde sadece 5 galibiyet, 3 beraberlik ve 5 mağlubiyetle ancak 18 puan toplayıp, Trabzonspor'u 9. sıraya yerleştirdiği için mi? (ki o puanların 3'ünü de hükmen.)

Allahım bu ne coşku böyle, içim içime sığmıyor! Sıkı dur Türkiye! Beşiktaş'ın zaferler fırtınası başlıyor!

Trabzonsporlular hiç şampiyonluk hayalleri kurmasın! Bu kafayla, bir arpa boyu yol alamazlar. Ne acı, bir durum!

Günlerdir İnönü'deki Beşiktaş-F.Bahçe derbisi için "Bu maçı kim kazanır?" diye soruyorlar. İçimden 7 puanlık farkın 10'a çıkmaması ve lig yarışından bir devin eksilmemesi için "Beşiktaş" demek geliyor.

Nihayet Frank Rijkaard'ın B planı ortaya çıktı da G.Saray maç kazanır oldu.

Kaçıran değil, kazanan haklıdır! Trabzonspor dün yarım düzine pozisyon bulduğu bir maçı, kafadan kaybetti arkadaş. Bu kayıp kimin yüzünden biliyor musunuz? Endazesi bozuk Umut'un mu, Gökhan ve Gabriç'in mi? Yoksa Rüştü'nün yokluğunda kaleyi teslim alan ve "Bir daha kalemi kimseye kaptırmam" diyen kurtarışlara imza atan kaleci Hakan'ın yüzünden mi?

Nereden nereye? Baba Hakkı'nın "saraylı" diye tanımlanan zarafet, nezaket ve kibarlık timsali Beşiktaş tribünleri nerede?

F.Bahçe UEFA Avrupa Ligi'nde Steaua Bükreş maçı öncesi çok sıkıntılı geldiği Kayseri deplasmanında az daha maden bulmuş olarak dönecekti. Ama Cangele'nin penaltı golü buna izin vermedi.

Yanılmış olabilir miyim? Bu Rijkaard o Rijkaard değil mi? Eğer o ise şaşkınlığım niye? Günlerdir abondone olan boksör gibiyim.

F.Bahçe'yi şen kılan derbi gecesinden öne çıkan Alex imzalı iki, Güiza ve bir de G.Saray adına Hakan Balta ile renklenen toplam 4 gol vardı! Gerisini ne sen sor ne de ben söyleyeyim! Sezonun oyunu, son yıllarda seyrettiğim en ürkütücü ve en sıkıntılı derbiydi!

Bu ne acayip bir maçtır ki, birçok şeyi çözemedim!

Ne garip değil mi? Tıpkı Hiddink, Del Bosque ve Löw gibi Aşkabat doğumlu Türkmen Kurban Berdiev'e de dar ettik bu ülkeyi.

Ne hoş, ey güzel Rabbim ne hoş!

O ne müthiş bir tempoydu? Ne inanılmaz bir hırs, arzu ve o ne korkunç bir baskıydı? Sanırsınız ki, G.Saray ligin finaline çıkmış ya da dağlarda ceylan kovalayan bir canavardı. Bu iştahın sebebi ne mi, malum; G.Antep'ten gelen F.Bahçe'nin mağlubiyet haberiydi. O haber G.Saray'ı, F.Bahçe maçı için şimdiden öyle bir iştahlandırmıştı ki Kadıköy aşkına var gücüyle yüklendi sarı-kırmızılar.

Şu ülke insanını anlamak ne mümkün! Fatih Terim'i pamuk sargılar arasında 20 yılda büyüttü bu ülke. Şimdi öz evladını yemeye hazırlanan vampirin hunharlığı içinde o eserini yerden yere vurabilmek için amansız bir linç girişimi içinde.

Bir hoş (!) veda! Ne ilginç değil mi? Ağlanacak halimize seviniyoruz.

Hayal ve gerçek! Film bitti; Estonya'da finali ''The End'' diye koydu Bosna Hersek! Moralsiz, isteksiz ve keyifsiz çıkılan Belçika maçının nesini yorumlayayım?

Malum, Futbol Federasyonu Ankaraspor'u jet hızıyla düşürdü, Tahkim de bu kararı onayladı. Peki adalet yerini buldu mu? Bu karar bir dizi yeni tartışmayı doğurmadı mı? Şimdi ne olacak Ankaraspor'un marka değeri? Nasıl telafi edilecek ekonomik kayıpları? Yabancı teknik adam ve futbolcularının mağduriyeti nasıl çözülecek?