Nuri Elibol

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Adalet Bakanlığı'nca 15 Haziran'da teslim edilen atama taslağını bir ay geçmesine rağmen henüz çıkarmadı. Gecikme çok ciddi spekülasyonları beraberinde getiriyor.

Sosyal Demokrat bir siyasi parti olduğunu iddia eden CHP dün çok önemli bir sınavdan geçti. Ama üzülerek belirtmeyim ki sınavı kaybetti. Askere sivil yargı yolunu açan yasa için olağanüstü toplanan CHP grubu, Sayın Baykal'ın olağanüstü ikna edici konuşması sonunda çok demokratik bir ortamda oy birliği ile anılan düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine götürme kararı aldı.

TSK kaynaklarına dayanarak haber yapılmasında sakınca yok. Ancak o kaynaklar neden ismini ve yüzünü gizler? TSK'nın kamuoyunu bilgilendirmede kullandığı "haftalık bilgilendirme toplantıları" yöntemi yeterli değil mi?

Ankara bir türlü bu yaz tatiline giremiyor. Aslında TBMM tatile girdiğinde Ankara'da gündem âdeta tatile girerdi. Ağustos başında yapılan Yüksek Askerî Şûra toplantısına kadar Başkent'te in-cin top oynardı.

Taraf Gazetesi'nde yer alan iddialar ile ilgili hem hükümetten hem de Genelkurmay'dan aynı çağrı geldi. Her iki kurum da olayın tüm yönleriyle soruşturulması ve suçluların adalete teslim edilmesi gereğini vurguladı. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, "Haksız yere insafsızca bir suçlama yapılmıştır.

Taraf Gazetesi Genelkurmay Karargâhında görevli bir Kurmay Albay tarafından hazırlandığı iddia edilen bir belge yayınladı. "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" başlıklı bu belge, herkesin kanını donduracak kadar sıkıntılı bir belge. Bu belge doğru ise Genelkurmay Karargâhındaki bazı görevlilerin hükümeti gözden düşürmek, hatta devirmek için komplo kurduğunu iddia ediyor. Gazetenin iddiası üzerine Genelkurmay Başkanlığı konuyu ciddiye alıp Askeri Savcılığa iddianın tüm boyutlarıyla soruşturulması emrini vermişti. Ayrıca Askeri Mahkeme konuya ilişkin yayın yasağı kararı almıştı. Askeri Mahkemenin böyle bir karar almasını yanlış bulduğumu belirtmeliyim.

86 sanıklı "Ergenekon" davasında 100. duruşma dün yapıldı. İlk duruşma 20 Ekim 2008'de yapılmıştı. Şu ana kadar 5'i sağlık problemleri sebebiyle olmak üzere toplam 20 kişi tahliye edildi. Soruşturmanın 2. iddianamesi kapsamındaki yargılama ise 20 Temmuzda başlayacak.

Uzun süredir Ankara kulislerinde dolaşan bir dedikodunun peşine düştüm.

ABD Başkanı Obama, Türkiye'den sonra Arap dünyasının merkezlerinden biri sayılan Mısır'da, İslam dünyasına önemli mesajlar verdi.

Türkiye'nin gerçek gündemi ne olmalı? Yerel seçimlerden sonra Türkiye'nin gündemi; ekonomi, AB ve yeni bir Anayasa olmalıydı. Çünkü ülkemizin ve insanımızın ihtiyaçları bu önceliği âdeta dayatıyor.

Bugün 27 Mayıs... Bundan tam 49 yıl önce 37 disiplinsiz subay bir cunta gerçekleştirdi. Ordunun iç disiplinini ve hiyerarşik emir-komuta zincirini kaybettiği gündür 27 Mayıs. Bir üsteğmenin bir orgenerale hükmettiği talihsiz bir gündür 27 Mayıs.

Türkan Saylan, güzel bir cenaze töreni ile uğurlandı. Hayatta iken insan sağlığı ve eğitimle ilgili gösterdiği olağanüstü gayreti ve ülkemize bu alanlardaki katkısını takdir etmemek mümkün değil. Allah rahmet eylesin. Ancak "çağdaş yaşam tarzı" konusundaki tek tipçi anlayışına itirazım oldu hep. Tek tip bir yaşam tarzını "çağdaş" diye takdim edip, diğer yaşam tarzlarına hayat hakkı tanımayan anlayışına karşı çıktım.

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı Gül hakkında verdiği karar kamu vicdanında tasvip bulmadı. Bu karar çok tartışılır.

14 Mayıs tarihi, Türk Milleti'nin demokrasi ile pratikte tanıştığı tarihtir. Bu tarih, halkımızın kendi iradesiyle yöneticilerini seçtiği tarihtir. DP'nin, "Yeter Söz Milletindir" diyerek seçimle işbaşına geldiği, Türkiye'nin tek parti döneminin kapandığı gündür. "Siyasette Son Söz Halka Aittir" kuralı bu tarihte literatürümüze yerleşti. Milli iradenin üstünlüğü ve ekonomik kalkınma sağ partilerin temel çıkış noktaları haline geldi.

Mardin'deki katliamdan sonra Güneydoğu'da OHAL döneminde terörle mücadele kapsamında kurulan koruculuk sistemi tartışılmaya başlandı.

"12 Eylül darbe anayasasını yeterli ve demokratik bulan, bu anayasadan memnun olan var mı?" diye sorduğunuzda mevcut siyasi partilerden tutun da işçi ve memur sendikalarından TOBB ve TÜSİAD'a, üniversitelerden Anayasa Mahkemesi'ne kadar, her kesimden yüksek sesle "hayır" cevabı alıyorsunuz.

Başbakan Erdoğan nihayet kabine değişikliğini gerçekleştirdi. Yeni Bakanlar Kurulu ilk toplantısını yaptı.

Toprak altında saklanmış bu kadar cephane ve patlayıcının varlığı hepimizi düşündürmelidir. Bulunduğumuz coğrafyada silah-mühimmat ve patlayıcı temin etmek zor bir iş değildir. Ancak işin can sıkıcı tarafı kazılardan çıkarılan mühimmatın MKE menşeli olmasıdır. MKE ürettiği mühimmat ve patlayıcıyı TSK'ya vermektedir.

Bedrettin Dalan'a ait İstek Vakfı arazisinde bulunan mühimmat gözleri tekrar Genelkurmay'a çevirdi. Ergenekon soruşturması ile birlikte ele geçirilen mühimmatın cinsi ve miktarı kamuoyunu ürkütüyor. Ele geçirilen patlayıcılarla Ergenekon arasında kesin bir irtibatın olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Toprak altında bu tür saklanmış başka silah ve mühimmatın olup-olmadığı haklı olarak merak ediliyor. MKE'nin TSK için ürettiği tüm mühimmat ve patlayıcıların kontrol altında olduğu biliniyor.

Başbakan Erdoğan mahalli seçimlerden sonraki Ankara mesaisine hızlı başladı. Mahalli seçimlerden sonra Türkiye'nin gündeminin ilk sıralarında ekonomi, anayasa değişiklikleri ve AB reformları olmalı demiştik. Hakikaten de Başbakan işe anayasa değişikliğinden başladı.