Öcal Uluç

9 Şubatta, "Sadri Şener'in göremediği gerçek" başlıklı yazımdan:

Vefat haberini, Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız Nazmi Bilgin'in cep telefonuma düşen mesajından aldım ve oturduğum koltukta öylece kalakaldım; "onunla geçen yıllarım" bir film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp gitti!..

Spor basınımızdaki "Galatasaray haberlerini"değerlendirirken, "en ciddiye aldığım" üç-beş Galatasaray muhabirinden biridir, sevgili Bahri Havadır!..

Son ümidim de bitti, kuş gibi uçtu gitti, Geri kalan hep yalan, gönülde acı hicrân!" Makam: Hicaz - Usûl: Düyek - Beste: Sâdeddin Kaynak - Güfte: Mustafa Nâfiz Irmak Koro Şefi: Adnan Polat - Solistler: Adnan Sezgin ve Gheorghe Hagi - Fasıl: Galatasaraylı Futbolcular - Koro: Milyonlarca Galatasaray taraftarı

Tabloya bakın; takım, saha içinde de, saha dışında da perişan ve darmadağın. Bitmedi; Galatasaray TV'nin, "bir cümle konuşan" futbolcunun sözlerinin "10 cümle olarak" ve "önceden ezberlendiği" kanısını uyandıran ve izleyenleri güldüren "tercüme" görüntüleriyle yalanlanmaya çalışılan "kavga" haberlerinin yayıldığı soyunma odaları buz gibi ve gergin. Dahası, takımın en gözde bazı futbolcularının da "aylardır paralarını alamadıkları için" pasif direniş yaptığı söylentilerinin giderek çoğalması da cabası!..

Komedi mi, dram mı, melodram mı, trajedi mi, ciddi mi, mizah mı, şaşkınlık mı, pişkinlik mi; ne derseniz diyebilirsiniz; burası Türkiye ve "bunlar" oluyor!..

İzmir Futbolu perişan!... İzmir Sporu, "Acaba var mı, varsa nerede" dedirtecek kadar silinmiş!.. Neden?..

Aslında "doping skandalı" ile ilgili görüşlerimi geçen hafta sonundaki "yazı günlerimde" yazacaktım; ama Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Uğur Erdener'in "pazartesi günü bu konuda bir basın toplantısı yapacağını" öğrenince bugüne erteledim!..

Eğer "şiddet" ile gerçekten "mücadele edilmesinden yana isek", İbrahim Üzülmez olayına "üzülsek" de, verilen cezayı "alkışlamamız gerek!.."

Evet, Fenerbahçeli taraftarlara "Kümede kal Galatasaray" diye tezahürat yaptıracak bir "utanç tablosu" Galatasaray'ın örf-âdet ve geleneklerinde vardır!..

Herkes, ama başta Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener şunu iyi bilmelidir ki, "Oğuz Sarvan Merkez Hakem Komitesi" görevde kaldığı sürece, Türk Futbolundaki karmaşa ve kavga bitmeyecektir!..

Kadıköy Karaköy vapurunda bir adam gazetesini okurken, birden ensesine bir şaplak inivermiş; adam öfkeyle başını çevirmiş; karşısında hiç tanımadığı biri var; adam "Çok özür dilerim, bir yanlışlık oldu, sizi bir tanıdığıma benzettim, kusura bakmayın" demiş, geçip yerine oturmuş.

İtalyanca "orijinal adı" ile; il Buono, il Brutto, il Cattivo ya da İngilizce "dünyaca ünlü adı"ile; the Good, the Bad and the Ugly ya da "bizim bildiğimiz adı"ile "İyi, Kötü, Çirkin!.."

Trabzonspor, kendi ayağına çelme atıyor; problem orada!.. Yerel medya TV'leriyle, gazeteleriyle, yazar çizerleriyle, yorumcularıyla "ortamı gerdikçe", teknik heyet üzerinde de, futbolcular üzerinde de baskı artıyor ve stres yükü "altından kalkılamayacak" hâle geliyor!..

Korkuyorlar, ödleri kopuyor; federasyon başkanlarının da, kulüp başkanlarının da, federasyonların ilgili, ilgisiz kurullarının da,hakemlerin de "tiril tiril titrediği" biri var; "Türk Futbolu'nun markası" da, "damgası" da, kalitesi de o; Aziz Yıldırım!..

Adnan Polat'ı kollayan eski başkanlar bildirisi" için, "Benim haberim de yoktu, imzam da yok" diyen Selahattin Bayezıt'la ilgili haberi, gazeteler "Skandal" diye veriyorlar!..

Hey gidi günler hey. Ne çabuk da unutuluyor!...

İçerde "herkes", dışarıda "futbolu izleyenler" Beşiktaş'tan söz ediyor, Beşiktaş'ı konuşuyor, Beşiktaş'ı tartışıyor ve Beşiktaş'ı seyrediyor!..

Şenol Güneş "Hakemi konuşursam küçülürüm" dedi; müthiş; hem "hakemi konuşmadı", büyüdü; hem "hakemi konuştu", küçülmedi!..

Geçen hafta cuma günkü "Bir stadın tüyler ürpertici gerçeği" başlıklı yazımda, Dünya Gazetesi'nde sevgili Cem Top'un "gazetelerde çıkan" bir habere dayanarak, "Beşiktaş Fiyapı İnönü Stadı için" şunları yazdığını belirtmiştim: