Ömer Faruk Bingöl

ABD'den gelen ekonomik verilere bağımlılık, gelişmekte olan ülkeler kadar altın için de geçerli. Son durumda ABD Merkez Bankası'nın (FED) aylık 85 milyar dolarlık tahvil alımları devam ediyor.

ABD'de istihdam artışı beklentilerin altında kalınca, "tahvil alımlarına biraz daha devam" algısı kuvvetlendi. Ancak genel olarak toparlanmanın gücünü koruması, temkinli yaklaşımı gerektiriyor

Üç ay önce borsa için 100 binler konuşuluyordu. 'Yatırım yapılabilir' notları, çözüm süreci, düşük faiz gibi sebepler sıralanıyordu.

Son zamanlarda borsanın geldiği seviyeler üzerine "Artık alım için harekete geçelim mi?" sorusu sıkça sorulur oldu. Aslına bakarsanız, alım yapmak başlı başına bir strateji işidir. Bazı püf noktalarını hatırlatalım:

"Parasal genişlemenin" geleceğini yakından ilgilendiren veriler iyi bekleniyor. Bu durum, gelişen piyasalardan çıkışa sebep oluyor. İçeride de faizin 9'un üzerinde kalma çabası, ekonomik dengeleri olumsuz etkiliyor

Son dönemde "sıcak para" Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişen piyasaları "faiz artırımına zorlamayı" başardı.

Geride bıraktığımız 3 çeyrekte ABD'deki toparlanmadan olumsuz etkilenen ve 1800 dolardan 1180 dolara kadar gerileyen altın fiyatları, son zamanların en kayda değer yükselişini gerçekleştirdi.

Dünyada daha önce görülmemiş parasal genişlemelerin sonuna gelinmesinin küresel ekonomide nasıl bir etki oluşturacağı bilinmiyor. 'Merkez'in faiz cephanesini "ölçülü" kullanacak olması buradan kaynaklanıyor

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın pazartesi yaptığı "Faiz koridorunu ölçülü şekilde genişletebiliriz" açıklaması sonrasında 9.60'tan dönen gösterge faiz, çarşamba 8.63'e kadar geriledi.

Piyasalar dün Merkez Bankası'nın "faiz koridorunun üst bandında artırıma gidilebileceği" sinyaliyle destek buldu.

Yabancıların dolar bozdurup Türk lirasıyla hisse topladıklarını dikkate alırsak; kurun yükselmesi ve borsanın değer kaybetmesi, onlar için iki türlü avantaj oluşturuyor

Merkez Bankası'nın dolar ve faizdeki harekete agresif müdahalede bulunduğu bir dönem yaşıyoruz.

ABD'de yılın son çeyreğine girmeden aylık 85 milyar dolar olan tahvil alımları, 65 milyar dolara çekilebilir. Piyasalar da "büyük ölçüde" o tarihe kadar düzeltmesini tamamlar

Pazar günü yaptığımız haftalık analizde; borsada 77 bin seviyesinin aşılamaması halinde, 74 bine kadar bir geri çekilmenin yaşanabileceğini söylemiştik. Öngörülerimiz doğrultusunda pazartesi ve salı günü borsa 77 bini denedi ancak geçemedi.

Yarın haziran ayı TÜFE ve ÜFE verileri açıklanacak. Döviz ve faizde bariz bir sıçramanın yaşandığını dikkate alırsak, haziran verileri daha bir önem kazanmış durumda...

ABD 10 yıllık tahvillerinin 2.60'lardan geri dönmesi, gelişmekte olan piyasalarda kur ve faiz baskısını azalttı, borsalar tepki verdi. Hisse fiyatları ucuzladıkça, benzer reaksiyonlar devam eder...

Piyasalarda yeni döneme geçerken, ABD verilerini dikkatle takip edeceğimizi söylemiştik. Mayıs ayı konut satışları, beklentileri aşarak son 5 yılın zirvesine çıktı. Otomotiv ve uçak sanayisini kapsayan dayanıklı mal siparişleri de üst üste ikinci ay artış gösterdi.

ABD Merkez Bankası'nın "varlık alımlarını azaltma" kararı dünya piyasalarında etkisini göstermeye devam ederken; borsalar, faiz, pariteler ve emtialar da 'yeni düzen'e ayak uydurmaya çalışıyor.

Borsadaki gerileme; temettü verimi yüksek, temeli sağlam hisselerde orta ve uzun vadeli yatırım için fırsat sunabilir. Risksiz getiri arayanlar için tahvil faizi de cazip hale geliyor. Ama riskler de var. Cuma akşamı ABD faizleri tırmanışını sürdürdü. İçeride en az iki seçimli 2014'e yaklaşırken meydanlar kızışıyor. Siyasi belirsizlik de fiyatlamaları etkileyecek...

Son günlerde Türkiye'deki Gezi Parkı olaylarına benzer protestoların Brezilya ve Endonezya'da da görülmesi, bunların arkasında "küresel bir plan mı var" sorusuna anlam kazandırıyor.