Osman Ünlü

Fitne çıkarmak, felâkete sebep olmaktır ki, büyük günâhtır. İnsanların rahatını, huzûrunu bozmak da, fitne çıkarmaktır ki, harâmdır...

Ananın, babanın, üstâdın ve içinde yaşadığı ülkenin hükûmetinin harâm olan şeyleri emretmeleri hâlinde, bunlara isyân edilmez!..

Ana-babaya itâat etmeli, rızâ ve duâlarını almaya çalışmalıdır. Onların itâat lâzım olmayan emirleri için de, özür dilemeli, bahâne ileri sürmelidir...

Abdullah bin Mübârek hazretleri, bir gün, koyunlarını otlatan bir çocuk görür. Ona "Allahü teâlâyı nasıl bilirsin?" diye sorar!..

Kibirlenmek, Allahü teâlânın sıfatına, hakkına tecâvüz etmek olur. Kullara kibirlenmek yakışmaz. En büyük günâhtır!..

Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyan bir kimse, hem din bilgilerini öğrenir, hem de bu zâtları tanıyarak, kalbi onlara meyleder...

Resûlullah efendimiz (Yâ Rabbî! Senden isteyip de verdiğin kimselerin hâtırı için Senden istiyorum!) der ve böyle duâ ediniz buyururdu...

Evliyanın, sâlihlerin sohbetinde bulunmak, zikirden ve diğer nâfile ibâdetden dahâ faydalıdır.

Bir kimsenin dünyâ ticâreti, âhıret ticâretine mâni olursa, bu kimse zavallıdır. Bir çömlek almak için, altın kupa verene ne denir?

İnsan, nefsini ne kadar aşağılarsa, Allahü teâlâ indinde kıymeti o kadar yükselir. Böylece hem kendine, hem de etrafına faydalı olur...

Ehl-i sünnet âlimleri, evliyânın büyükleri, hep ölü kalbleri diriltmeye, hasta rûhları tedâvî etmeye önem vermişlerdir...

Müslümân, iyi bir insandır, günâh da, suç da işlemez. Herkesin sevgisini, saygısını kazanan şerefli bir insandır. İyi bir insan, herkese iyilik eder...

Âşığa en tatlı gelen şey, sevgili için yanmaktır. Sükûnet bulması çırpınmaktadır. Rahatı, yaralı olmaktadır. Bu yolda istirâhat aramak, kendini sıkıntıya atmaktır...

"Her musîbete ve belâya sabretmek, şikâyet etmemek lâzımdır. Zîrâ, sabrı bulunmayan insanların dinleri kolaylıkla helâk olur..."

Bir gün Ahmed bin Hadraveyh hazretlerinin evine hırsız girer. Ancak götürecek bir şey bulamaz. Eli boş döneceği sırada olanlar olur!..

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet et! Sen görmüyor isen de, O, seni görmektedir!.."

İslâm dini ve bütün semâvî dinler, her şeyin, her işin, Allahü teâlânın takdîri, irâdesi, dilemesi ile hâsıl olduğunu bildirmektedir...

"İyi bilmeli ki, bu dünyâ, imtihân yeridir. Bunun için, burada dostlarla düşmanları karıştırmışlar, hepsine merhamet etmişlerdir..."

Ahlâkı değiştirmek, kötüsünü yok edip, yerine iyisini getirmek, yerleştirmek mümkündür. Hadîs-i şerîfte; (Ahlâkınızı iyileştiriniz!) buyuruldu.

Müslümânların ihtiyâçlarını karşılamak, onları sevindirmek, iyilik etmek, yardımda bulunmak, çok sevaptır. Bir hadîs-i şerîfte;