Ünal Bolat

"İstanbul'dan ta Samsun'a kadar gitmişken iki saatlik mesafedeki arkadaşla görüşemeden dönmek zorunda kalmıştık. Kısmet olmayınca olmuyordu işte"

"Kürsüdeki hatip gördüğüm o rüyayı anlatıyordu. Kulaklarıma kadar kızardığımı hissediyordum. Kulaklarım uğulduyordu. Sanki herkes bana bakıyordu..."

"Bu duygular içinde eşimle birlikte temizlik yaparken; birdenbire evin dört bir yanından sesler duymaya başladım; ‘ölüm var ölüm' diye sesleniyorlardı!.."

"Rabbim ülkemizin birlik ve beraberliğini, dirlik ve düzenini bozmasın. Bu vatan, bu bayrak, bu din uğruna can veren şehitlerimizin mekânları cennet olsun."

"İki şey istemiştim. Biri gençken bir dikiş makinesi, olmadı. Şimdi de bir evim olsun istedim olmadı. Madem imtihandayız. Köprüden geçebilsek ne mutlu."

"Prova bitmiş aşağıya inmiştik. İkimiz de perişandık. Paydos zilinden önce dışarı koştuk. İnsanların şaşkın bakışına aldırmadan hıçkıra hıçkıra ağlıyorduk..."

"Çalışmalarımız konfeksiyon değildi. Bayan müşteriler sipariş veriyordu. Kumaşını kendileri getiriyorlardı. Dolayısıyla dikilen elbiselerin prova günleri vardı."

"Ayşe kızın yaşadıklarına bire bir şahit olmuş ama kimseye anlatamamıştık. Benden 4-5 yaş büyüktü. Sarışın, mavi gözlü, orta boyluydu. Oldukça güzeldi..."

"Elimde sınav kâğıtları, sokakta ağlamaya başladım. Ağlıyorum ki hem nasıl? Üzüntümü tarif edemem. Bana bakanlar da zannediyor ki o gün sınav günü."

"Duyduklarımdan dolayı durmuş kalbim duracaktı. (!) O an karar verdim; sağ çıkarsam doktorlara ilk sözüm: ‘Hasta başında olumsuz konuşmayın' olacak."

"Eyvah buraya kadarmış, demek ki damarlarım çok ince, değiştirmenin de bir anlamı yok, diye düşünüyorken aynı doktor 'kalp damarları çok ince' diye sözünü tamamlıyor."

"İki küçük kız torunum sedyemin yanına geldi. ‘Dede' diye seslenerek bana doğru koştular. Bir tepki alamayınca ağlayarak uzaklaştılar. İçim parçalandı..."

"Göğsüm, içimden dev bir çalı çekiliyormuşçasına ağrıyor. Çenemi âdeta bir mengeneyle sıkıyorlar. Dişlerimin ağzıma döküldüğünü sanıyorum!.."

"Ne derler, sözüm sana mı inanayım, gözüm sana mı? Bunları niçin mi söylüyorum? Yaşayıp anlattıklarıma kimse yanlış mana vermeyi asla düşünmesin."

"Biz de böylesi bir olay yaşamıştık. O otobüste biz olacaktık. Ama bir başkasının vadesi yettiği içinmiş ki bize tahsis edildiği halde ona biz binememiştik!.."

"Yaşlı adam pencereden yağan kara baktı... Sonra zayıflamış bacaklarına. İçinden, ah genç olsaydım. Atıma atlar ne istiyorsa getirirdim, dedi içinden..."

"Hasta yatağında bile gazetemizi okuyan Ali Amca beni çok duygulandırmıştı. Aradan dört beş ay geçmişti. Beni çağırtmış. Durumu çok ağır gözüküyordu..."

Bir arkadaşımın hatıraları yayınlanınca bugün ben de karar verdim o unutamadığım hatıramı kalemle resmetmeye...

"Cenaze gerekli prosedür tamamlandıktan sonra yıkanıp kefenlenmiş ve mezara götürülmek için omuzlanmak istenmiş. Ama o da ne öyle? Tabut yerinden kalkmıyor!.."

"Kızgın bakışlarla uzak köşe odayı işaret etti. Oraya geçmemi söyledi. Koridordan geçerken kapı aralığından annemi gördüm. Elhamdülillah uyuyordu..."