Behçet Fakihoğlu

1974 yılında Mersin'de gencecik bir lise talebesi iken Kıbrıslı Türklerle tanışmıştım. Rum katliamından canını kurtarıp İngiliz askerî üslerine sığınabilenler, Türkiye'ye getirilmişti. Bunların bir kısmı da bizim okulda konaklamıştı.

Maliye Bakanı'nın dikkatine; İki arkadaş düşünün ki, emekli olmuşlar, emekli ikramiyeleriyle birisi daire, diğeri arsa almış olsun. Bunu da 2002 yılı içinde gerçekleştirdiklerini varsayalım.

CHP ne zaman halkın gerçek gündemine dönecek? 3 Kasım'da Türk halkı CHP'ye muhalefet görevini verdi; mevcut iktidarı denetlemesini, halkın yararına olan icraatları desteklemesini istedi. Ama bakıyoruz, 6 ay oldu, ne vergi barışı, ne kredi kartı borçluları, ne bankalara borçlu olan çiftçiler, ne milyonlarca işsiz, ne de mağdur olan SSK ve Bağ-Kur emeklileri CHP'nin gündeminde yok!

İçişleri Bakanlığı'na; Ben 26 yıllık polis eşiyim. Hayatımız maddi ve manevi olarak zorluklarla geçiyor. Yanlış yönetimler yüzünden çalışanlar emeklerinin karşılığını alamamıştır... Çocuklarımıza daha önce tanınan kontenjan hakları kaldırılmış, bu hak sadece şehit ve gazi çocuklarına bırakılmıştır...

Sayın Murat Başesgioğlu'na; Başına gelmeyen bilemez, SSK'lıysanız ve ağır bir hastanız varsa yandınız. Belki biraz sıkıcı olacak, ama bürokrasinin mevzuatın zulmünü gözler önüne sermek için böyle ayrıntılı yazıyorum... Eşim kadın hastalığından SSK Eyüp Hastanesine muayeneye gitti. Kendisine hormon bozukluğu teşhisi kondu ve 25.10.2002 tarihinde SSK Bakırköy Doğumevine sevk edildi. Bazı testler yaptırıldı ve test sonuçlarından şüphelenen doktor, beyin MR'ı çekilmesini istedi.

Millî Eğitim Bakanlığı'na; Aslında bu yazıyı yazmayacaktım. Ta ki 21 Nisan tarihli gazetenizin 3. sayfasındaki "Geleceğin Meclisi" başlıklı yazıyı okurken gözleri dolan 5. sınıf öğrencisi oğlumun "Ben onlardan daha iyiydim" dediğini duyuncaya dek.

İlgililerin, sorumluların, büyüklerimizin dikkatine; Devlet Memurluğu Sınavı (DMS), Daimi İşçi Sınavı (DİS) ve Kamu Personel Seçme Sınavı'nı (KPSS) kazandık. Erzurum Atatürk Üiversitesi Güzel Sanatlar Tiyatro Bölümü'ndeki imtihanı (memur, işçi, sanatçı), torpili olanlar kazandı; iyi bir performans göstermemize rağmen biz kazanamadık.

Ülkemiz genelinde giderek artan, özelleştirmeler ile daha da artması beklenen işsizlik, ekonomimizin problemleri arasındaki önceliğini korumaktadır. Bu günlerde, hükümet gündeminin ilk sıralarında yer verilen işsizlik problemine çözüm üretmek amacıyla, üst düzeylerde bir dizi toplantının başlatılması ve geniş tabanlı bu toplantılarda konunun ciddi boyutlarıyla ele alınması, işsizlere umut vermektedir.

1995 yılından bu yana tüm dünyada, Nisan ayının son haftasında televizyonlar kapatılıyor ve televizyonlardan çalınan zamanlar ile kitap okunuyor, spor yapılıyor, aile ve toplum iletişimindeki kayıplarımız tespit ediliyor, kısaca bu kampanyaya katılarak bir haftalığına televizyonunu kapatan bireyler hayatın penceresini açıyorlar.

Ben, birçok alanda haksızlığa uğramış İmam Hatip mezunlarından sadece biriyim. Halkının %99'u Müslüman olan ülkemizde, böyle bir okuldan mezun olduğum için pişmanlık duymuyorum. 1999 yılında mezun oldum. Bize ve diğer meslek liseleri mezunlarına uygulanan alan problemi yüzünden üniversiteyi kazanamadım. Halbuki biz de Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı bir devlet lisesinden mezun olduk. Ama birçok alanda bize haksızlık edildi.

Ne derseniz deyin; "kafatasçılık" deyin, "ırkçılık" deyin, "içe kapanıklık, dünyadan bihaberlik" deyin, "kabuğuna çekilmişlik" deyin, "uyuzluk" deyin, "uzanamadığı ciğere pis diyen kedi" deyin... Bu yıl internetten Eurovision Şarkı Yarışması'na oy atacağım ve oyumu Almanya'ya vereceğim. Türkiye'nin bu işteki isabetsizliğini ise, oturup koltuğumdan içim burkuk, sinirlerim yüksek, tepem atık, dişlerimi sıka sıka, gözlerimden sinirden yaş gele gele izleyeceğim. Belki de bu rezaleti görmemek için erkenden uyuyacağım ve oyumu, en azından şarkısının küçücük bir bölümünü bile olsa Türkçe söyleyen, Almanya'yı temsil eden kızcağıza veremeyeceğim. Ama şunu bilin ki!

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na; Babama ait eski sağlık karnesini yenilemem gerekiyordu. Bunun 1 günde olabileceğini düşünmüştüm. Heyhat... SSK'dan elime bir sürü kağıt tutuşturuldu; haydi Bağ-Kur'a. Bağ-Kur, "kaydı var mı" diye gönderdi Maliye'ye. Maliye'de, "Evraklar kayıp, selde zarar gördüler, iki gün sonra gel" dendi. Bitmedi, İl Sağlık Müdürlüğü'ne; orası bir imza için 3 kilometre uzaklıktaki bir başka yere. Yine bitmedi, tapuya, haliyle buradaki kuyruklar da cabası... Ben gencim koşturuyorum, arabam var. Ama 60-70 yaşındaki vatandaşım ne yapsın?

Milli Eğitim Bakanlığı'na; Bizler Eğitim Fakültesi, Yabancı Diller Eğitimi Bölümü, Almanca ve Fransızca Öğretmenliği bölümü mezunuyuz. Bölümümüzün uzun süredir ataması olmadığı için, Sınıf Öğretmenliği Sertifikası alıp genelde Şubatta Sınıf Öğretmeni olarak atanmaktaydık.

Nuh Demir'e, telefon ücretini ödemediğinden 15.11.2000 tarihli avukat mektubu ile borcunu en geç 30.11.2000 tarihine kadar ödenmesi ihtar edilmiş, ancak bu mektup müşterimizin adresi değişmiş olması nedeniyle kendisine tebliğ edilememiştir. Telefon borcunu ödemeyen Demir hakkında Ağrı İcra Müdürlüğünce icra takibi başlatılmış, borçluya gönderilen ödeme emri borçlunun adresini değiştirmiş olması nedeni ile iade olmuştur. Bunun üzerine borçlunun adresi tespit edilmiş ve kendisinin Antalya'da çalıştığı anlaşılmıştır.

Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Daire Başkanlığı'nın dikkatine; Kamuda görev alan Teknik Eğitim Fakültesi mezunu, ancak eğitim hizmetleri dışında, teknisyen, memur kadrosunda çalışan yüzlerce kişiden biriyim. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda daha önceki düzenlemede, Yüksek Teknin Öğretmen Okulu mezunları, Yüksek Tekniker kadrosunu almaktaydı.

Kamu kesiminde çalışan bazılarına, emsallerinden fazla ödeme yapılması büyük bir haksızlıktır. 3.5 milyon insan işsiz beklerken, asgari ücretle bile çalışmaya razı iken, bazı kurumlarda aynı işi yapan memur vasıflı elemanlara 450 milyon, işçi vasıflı elemana 1 milyar 250 milyon lira maaş ödenmesi izah edilir gibi değil.

Sosyal Güvenlik kuruluşlarımızın durumu ortada, hazine desteği olmadan maaş ödeyemeyecekler. Buna rağmen, uyanık olduğunu düşünen bazıları çeşitli hilelerle bu kurumlardan haksız paralar almaktalar. 1 - Herhangi bin sosyal güvenlik kuruluşundan maaş almakta iken vefat eden bir vatandaşın kızı, babasının emekli maaşını almak için hileli olarak boşanıyor, babasından dul maaşını alıyor, eski düzenini devam ettirebiliyor...

200 milyar Dolar kadar borcumuz bulunduğu için devletimizin sıkıntıya girdiği ve bundan kurtulmak için çareler arandığı herkesin mâlûmudur. Her vatandaşın malının % 20'sini devlete bağışlamasından ve başka çözümlerden söz edenler oldu. Bir vatandaş olarak, bu hususta benim de söyleyeceklerim vardır: Bir birey ve vatandaş olarak bu tür uygulamalara karşıyım. Bu ülkeyi yönetenlerin; hükümet, milletvekili ve bakanlar, Başbakan, Cumhurbaşkanı, üst kademedeki bürokratlar önce kendileri fedâkârlıkta bulunmalılar...

Başbakanlık Müsteşarlığı'nın 26.12.2002 Tarih ve B.02.0.MUS.103/489 sayılı yazıları ile, 30.04.2003 tarihinde görevimize son verileceği tarafımıza tebliğ edilmiştir. Depremin ilk kargaşalı dönemleri düşünüldüğünde, her türlü imkansızlık, ümitsizlik, yokluk, bitmişlik şartlarında 24 saat çalışma esasına dayalı olarak, verilen her türlü görevi yapmaya çalıştık. Bu çalışmalarda haftasonu, bayram tatili gözetmedik...

Sayın Nazilli Kaymakamı ve Belediye Başkanı'nın dikkatine; Üzülerek ifade ediyorum, ama "Aşağı Nazilli" ifadesindeki "Aşağı" kelimesi, yön ve güzergah belirten bir sıfat olmaktan çıkıp, hal ve durum belirten bir sıfat haline gelmiştir. Yani kısaca Aşağı (!) Nazilli'nin hali ve durumu içler acısı bir görüntüdedir. Bu durumun tek sebebi de şehrin ortasında kalan genelevin hâlâ yerinde durması ve kaldırılması için hiçbir çalışmanın yapılmamasıdır.