Metiner Sezer

Son senelerde yeme - içme sektöründe yaşanan değişiklikler gözden kaçacak gibi değil. Tam inovasyon. Hem firma sayısı artıyor, hem de firmalar kendilerini farklılaştıracak tat ve lezzeti oluşturmaya çalışıyorlar.

Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu geçen hafta açıklandı. Enteresan sonuçlar çıktı yine. En belirgini de şirketlerin kârlılığındaki düşüş oldu tabii.

Türkiye ekonomisinin sahip olduğu büyüme potansiyeli başta Batı ülkeleri olmak üzere tüm dünyaya parmak ısırtıyor. İşletmeler dinamik ve değişime ayak uydurma kabiliyetleri oldukça yüksek.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın en belirgin özelliği, "mantıksız" iş ve icraatlara verdiği tepkidir sanırım. Yazıcı ile önceki akşam iftar yemeğinde birlikteydim.

Madonna bir ülkede konser verecekse eğer; ondan önce bavul haberi ulaşır o ülkeye. "Madonna 16 bavulla geliyor!" Bunu duyan hayranları, "Ülen 3 gün için 16 bavul da neymiş" demez. "Vay. 16 bavul. Hayranım bu kadına" der ve o bavulları görmek için can atar. Buna "algıları yönetme" deniyor.

Suriye Başkanı Beşar Esad "Gitmem" diyor. Amerika ve İngiltere "Gitsin" istiyor. "Gitme, kal" diyenler de var tabii Çin ve Rusya gibi. Öbür taraftan BM ve NATO; "Esad halkına zulüm yapıyor. Askerî güç kullanalım" fikrinde. Hasılı kelam Suriye ile ilgilenmeyen yok. Öyle ya da böyle Suriye dünyanın ilgi odağı olup çıktı.

Türk toplumu hızla obezleşiyor! Obezite, insan ölümlerinde en etkili dört hastalıktan biri olmasına rağmen obezleşiyor hem de. "Fast food" kültürü denen "ayak üstü" beslenmeler tüy dikiyor tabii bu aşırı kilo almaların üstüne. Buna bir de sağlıksız beslenmeyi ilave edince, toplum ciddi risk altına giriyor.

Samsun'da yaşanan sel felaketinden sonra Samsun Limanı geldi aklıma. Orasını da etkilemiş miydi acaba? Sadece Samsun için değil, Türkiye için de önemli bir işletme çünkü.

Sağlık kontrolünden geçmek maksadıyla check-up yaptırdım. Her şey normal çıktı. Bundan iyisi Şam'da kayısı. Da... ne zaman check-up yaptırsam, akciğer problemi çıkar karşıma!

Bugün size TİM'den bahsedeceğim. Türkiye İhracatçılar Meclisi'nden yani. TİM Türkiye'de kimsenin yapmadığı bir şeyi yaptı. "2023'te 500 milyar dolar ihracat" sloganıyla uzun vadeli bir hedef koydu kendine. Boş bir slogan da değildi hani, onu da söyleyeyim. Türkiye'nin potansiyeli araştırıldı öncelikle. İllerin kapasitesi gözden geçirildi tek tek. Onlara hedefler verildi. Desteklendiler de. Hedefe ulaşmaları için izlemeleri gereken yol haritaları çizildi.

Sizi rakamlara boğmadan bir meseleye dikkatinizi çekmek istiyorum. 1960 yılında dünyanın toplam GSYH değeri 1 trilyon 350 milyar dolar iken; 2010 yılında 63 trilyon 300 milyar dolara ulaştı. Neredeyse 48 katı.

15 gün süren gümrük işlemleri bir haftaya iniyor. Hayati Yazıcı, "Gümrük kaçakçısına aman vermeyiz" dedi.

Rize malum çay ile anılıyor ve şehrin tek geçim kaynağı bu. Ama değişiyor şartlar. Rize alternatif ürün ve sektörlere yöneldi çünkü. Organik çay üretimi yaygınlaşıyor mesela. Hemşin pilot bölge ilan edildi organik çay için. Dikapa (mavi yemiş) altın çilek (yer kirazı) de alternatif ürünler arasında iddialı hale geldi. Bir de endemik bitkiler konusu var ki, ciddi çalışmalar yapılıyor bu hususta.

Dünya değişiyor. Sancılı bir dönem. Kimi değişimin getirdiği krizle cebelleşiyor. Kimi kendi pozisyonunu sağlamlaştırmak için başkalarına saldırıyor.

Son 15 yılda Türkiye'ye giriş yapan yabancılardan 4 milyon 500 bini dışarı çıkış yapmamış. Kaybolmuş yani! Dile kolay; nerede yaşadıkları, ne yaptıkları bilinmeyen 4 milyon 500 bin kişi.

Kırklı yaşlar gençlik ve aklın buluştuğu yaşlardır. Olgunluk çağı yani. İnsanlar için olduğu gibi kurumlar için de böyle bu. Kırk yılı deviren firma sağlamlığını ve istikrarını ispatlamış demektir.

Suriye ile yaşanan siyasi kriz askerî krize dönüştü. Kritik bir durum. Ancak Türkiye'nin itidali elden bırakmaması ve her iki krizi de başarıyla yönetiyor olması yüreklere su serpiyor. Her iki ülkenin selameti için geçerli bu. Suriye Türkiye'nin en uzun sınır komşusu ve iç savaş yaşıyor. 10 binden fazla vatandaşını katleden Beşar Esad yönetimi Suriye'de âdeta ölüm saçıyor.

Anzer Balı'nın şöhreti Türkiye sınırlarını aştı. Fakat miktarı az. Senede 200 bilemedin 300 kilo bal ancak elde ediliyor ve Anzer Bal Kooperatifi aracılığıyla satılıyor bu ballar.

250 yıldan sonra zenginlik Asya'ya geri dönüyor. Fakat Asya risklerden arınmış bir bölge olamadı henüz.

Evet, dünya küçüldü; bu bir gerçek. De... ne oldu da küçüldü? İnternet sayesinde tabii. Küçücük bir tabletin, ya da mobil telefonun içine sığdı koskoca dünya.