Naci Arkan

Genelde adı "zina" olmasına rağmen, bir türlü ağzımıza yakıştıramadığımız ayıp var ya ayıp... Hani, sosyetik yerlerde ona "seviyeli birliktelik" diyorlar ya hani... Toplum ahlâkını AB isteği doğrultusunda ayaklar altına almak adına, uğruna kanun iptâl ettiğimiz "zinaya" şu günlerde lâf söyleyen taş olur!

8 haftadır, arkadan itme ile giden benzini bitmiş bir araba görünümündeki Beşiktaş, nihayet deposunu, 98 oktan benzinle fulledi.

Yüzde 6.5'luk faiz dışı fazla hedefini tutturmak için "zama sarılan" hükümet, ufak tefek yamuklukları nedense gözünden kaçırıyor...

Bu maçın bayramı olmaz. Dünya futbolunda emekleyen bir ülkeden puan almak şenliklerle, övgülerle kutlanamaz. Tarihlerindeki en büyük ekiple oynayan Kazakistan'ı rezil bir futbol ve şahsi becerilerle zor yenebilen bir takımın bayram yapma hakkı ve prim alma hakkı yoktur.

Deneyimden daha güçlü bir öğretmen var mıdır? Ama öğrenme isteği bulunmadıktan sonra, deneyimlerden ne öğrenilebilir ki?

Samanlık yine zindan Beşiktaş'a... Sezon başından beri en elle tutulur, en mücadeleci, en hırslı oyunu bile kurtaramadı Beşiktaş'ı... İlk defa emeklerinin hakkını alamadılar.... Çünkü uçkur çözüldü bir kere...

"Yaşıyorsan sebebim, ölürsem nedenimsin" diye bir pankart. Beşiktaş'a kapılıp, gitmenin bundan daha güzel anlatımı olamaz.

Güzellikleri kucaklamak için, mutlaka onun yanın gitmek gerekmez... Bazen taa uzaklardan bir "sevgi sözcüğü" hedefe teğet değil, tam kalbinden girip çıkar.

Adına ne derseniz, deyin. İster kan uyuşmazlığı. İster sevgi, mantık yanlışlığı. Beşiktaş ile Del Bosque'nin zoraki evliliklerinin artık sonu geldi. Kimse bu aşıkları barıştırmaya, aynı yatağa sokmaya çalışmasın.

7 yaşında, basketbol aşkını, kalbinin taa derinliklerinde hisseden bir çocuk, küçük parmaklarıyla babasının elinden tutuyor... Ver elini Kadıköy'den Bahçelievler'deki Efes Pilsen tesislerine...

Yüz yaşını devirmiş iki rakibin dostluğuna bakınız. Spor yok, kardeşlik yok, barış yok, sevgi yok.

Hasretinden prangalar eskitti adeta. Sıfır puan çekilen son Şampiyonlar Ligi'nden bu yana bir sevgiliyi bekler gibi hep yolunu gözledi dün gecenin.

Gençlikte, günler kısa, yıllar uzun; yaşlılıkta ise günler uzun, yıllar kısadır... İki dönemin de kıymetini bilmedikten sonra, yaşamak neye yarar ki...

Ligin en dibindeki bir ekibi yenip, yeni bir milat ilân edecek kadar galibiyete hasretti Beşiktaş.

Neron, Roma'sını yakarken, balkonda bir elinde şarap, yanında kadınlar, kahkahalar atmıştı...

Milli maç sonrası basın toplantısından iki manzara sizlere... Fransız futbolunun Platini'li döneminin 1.60'lık bücürü , şimdinin Gürcistan teknik direktörü Alain Giresse, şaşkın...

Dünya klasman sıralamasında aramızda tam 100 basamak fark vardı Gürcistan'la... Yani biz onlardan 100 basamak yüksekteyiz...

Olimpiyatlar'da finali kaçıran güreşçimiz için "Yazıklar olsun, bir Azeri'yi yenemedi" diyoruz... O çocuk (Şeref Eroğlu) hemoglobin noksanlığı ile boğuşa boğuşa finale gelmiş, kimin umurunda...

Buna "Kara Kartal" değil, "Kara talih..." Şu dünyada ne hastalıklara çare bulundu ölümden gayrı...

Allah'ın sevilen kullarıymışız meğer... Atina Olimpiyatları'nın tam gaz gittiği bir zamanda, bizim Alibeyköy'ü sel sularına esir verdik...