Naci Arkan

Kutlu olsun şampiyonluk... Kutlu olsun üçüncü yıldız... Ve kutlu olsun Şampiyonlar Ligi... Bu G.Saray, sayfalar dolusu "kutlu olsunları" fazlası ile haketmiştir... Üstelik yokluklara rağmen...

Kaç kişi cesaret edebilirdi ? Kaç kişi "İmparator"un ülkeyi terkedişinden sonra "Ben bu saltanatı sürdürür, sınırları genişletirim" diye göreve talip olabilirdi?

Birisi kupayı kapmış... Diğer şampiyonluk için vize almak derdindeydi... Tribünlerin görüntüsü de öyle muhteşemdi ki...

Kaderini İstanbulspor'un ellerinde arayan Rize, dün sevenleriyle Güngören'de buruk bir hasret giderdi... Tribünleri istila eden Rize taraftarı, belki kendi şehrinde bile takımına böylesine destek vermemişti. İstanbulspor ise her zamanki gariban ve yalnız haliyle futbolun inceliklerini golleriyle 90 dakikaya yaydı. Futbolun hakkını yeterince veren sarı-siyahlılar, ne yazık ki; attıkları gollerden sonra sahalarında pet şişe yağmuruna tutuldu.

Gel iki hafta geell... Gel ki, futbolun üzerine örtülmüş çirkin bulutlar çekip gitsin... Stadlardaki küfür, caddelerdeki dövüş bitsin...

Bu hesap taa geçen seneden kalmıştı... Tam üst üste 5.şampiyonluğa imza atarken, A.Gücü'nün yaptığı hâlâ unutulmamıştı... G.Saray bu yüzden dün geceye bir başka bilendi...

Her zaman, İsrail, Filistin topraklarına girip Arafat'ı köşeye sıkıştıracak değil ya... Her zaman, ABD, Afganistan'ın altını üstüne getirecek değil ya... Her zaman, Venezuella'da ordu, bildiğini okuyacak değil ya... Ve her zaman, ülkemizde işler tıkırında gidecek değil ya...

Ligin bitimine 4 hafta kala rakipleri F.Bahçe ve Beşiktaş'ın önünde 3 puan farkla lider bulunan G.Saray'ın İstanbulspor karşısında sekteye uğrayacağını sananlar aldandı.

Akdeniz ve Ege sularının birbirine karıştığı ve ayrı bir güzellik, berraklık ve doyumsuzluk kattığı yer Datça'dır.Bizlere Datça alışkanlığını damarlarımıza şırınga eden sevgili Veysel Serçe, şu anda hayat ve yaşam arasındaki mücadelesini inatla sürdürüyor.

Spor gazeteciliği sizlere ömür... Bu meslek bitmiş... Bu meslek, ayaklar altına alınıp paspas yapılmış, kimsenin umurunda değil...

Haftanın o kadar bol günü dururken Çarşamba'ya sıkıştırılan bir final, resmen katledildi... Futbolseverleri, ekrandan ekrana koşturmak Futbol Federasyonu'nun en son marifeti oldu... Oysa bu maç koskoca bir sezonun ürün toplama günüydü...

Beşiktaş göğsüne taktığı ikinci yıldızıyla İnönü'de ne yazık ki havasını atamadı... Antalya gibi ümitlerini büyük ölçüde tüketmiş bir takım karşısında fark bekleyen çoğunluk hayal kırıklığı yaşadı. Futbol, heyecan yok, göğüste yıldız var...

Sporumuz resmen bir batağın içinde... Çırpındıkça hep beraber batıyoruz... "İmdat" çığlıklarımıza koşanlar bile "Daha batmadın mı?" diyerek, bir an evvel dibe çökmemiz için çareler üretiyor...

G.Saray'ın gündüz yapılan kongresi, gece Bursa maçı kadar zor geçmedi... Ligin ilk yarısında kalesinde bu rakibinden tonla gol gören sarı-kırmızılılar, süratli, heyecanlı ama kısır bir mücadeleden üç puanı çok zor çıkardı...

Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da 4.8 şiddetinde bir deprem oldu, ortalık bu kadar bulanmadı... Ama falakaya yatırılmış, tekmelerle hadım edilmiş, kafasında tepecikler oluşturulmuş bir G.Saray'ın maçı tehir olunca, kıyamet koptu...

Bu, bir dizi değildi... Bu, bir dizi başarının son noktasıydı... Bu, kahkahalarla değil, elde mendil, yüzde hüzün, vahlarlar dolu bir tükenişin gecesiydi... Bu, G.Saray gibi bir dünya firmasının son çırpınışının fayda etmediği bir doksan dakikinın finişiydi... Kaderine razı, ama talihsizliğe ve kısmetsizliğe isyanın son halkasıydı...

Beşiktaş dün gece çift kişilikli gibiydi... İlk yarıda kedi yumakla oynar gibi Denizli'yi perişan etti. İkinci yarıda ise, komikliklerle dolu bir oyun sahneye koydu...

G.Saray'da dün yine piyango çekilişi vardı... Bu defa büyük ikramiye vuranlar, Baliç'le Cihan'dı... Terim'in düne kadar bu iki vazgeçilmezi 18 kişilik kadronun dışında kalan yeni isimlerdi... Yani bu defa Baliç'le Cihan kadroya giremeyince G.Saray adam gibi oynayacak, futbol geri gelecekti...

Şampiyonluğun ellerine kaldığı iki büyük, adlarına sanlarına yakışmayan bir gece yaşadı... Futboldan soğumuş emekliler mangası gibi ikisi de hep çirkinliklere imza attı... Dün gece zaten bahar havasının azizliğine uğrayıp tribünlerde titredik... Bir de şu iki büyüğün buz gibi futbollarıyla kaskatı kesildik...

Ve sonunda, en sakin insanlar bile canavar kesilip, atıp kesmeye başladı... Sabırlar taştı, kafalar bozuldu, isyan noktasına gelindi...