Naci Arkan

Beşiktaş en zahmetsiz bir gecede, en kolay puanlardan bir demet kaptı... Yimpaş Yozgatspor, lige veda edecek bir görüntü içinde çıktığı maçtan yine boynu bükük ayrıldı... Maçın başında kazandıkları nefis gol bile onları kamçılamadı...

Futbolumuzda, neden dertler bitmiyor? Kimisine göre, dünya klasmanında geriyiz, ondan... Kimisine göre, kimseden aşağı tarafımız yok, hatta fazlamız var, bu yüzden de şımarığız, ondan... Kimisine göre de, ekonomik sıkıntıların patlamaya hazır hale getirdiği vatandaşımızın siniri tepesinde, ondan...

Avrupa arenalarında çok G.Saray seyrettik... Saldırgan, bezdirici ve yere indirici... Vurdu mu oturtan G.Saray'la, göğsümüz kabardı hep... Ve onunla sahalardan göğsümüz kabarık, başımız dik ayrıldık... Ülkemiz onunla puan, onunla şan, onunla onur kazandı...

Herkes bayramda kurbanlık peşinde koşarken, Beşiktaş Kocaeli'nde kurbanlığın kralını buldu... Üstelik futbol adına ortaya fazla bir şey koymadan... Üstelik kendini yormadan...

Hani "Vur deyince öldürmek" vardır ya... Hani "Yassah beyim" deyince döndürmek vardır ya... Hani "Bitti" diye ümitleri söndürmek vardır ya... Biz bunları bugünlerde stad önlerinde bol bol yaşıyoruz... Maça gitmek, zaten mangal gibi yürek istiyor...

Bir haftadan beri yay gibi gerdik dün geceyi... Basınıyla, yöneticisiyle, polisiyle... Sanki bir futbol maçına değil, el birliği ile Saddam'a saldırır gibi savaşa hazırlandık... Tribüne doluşanlar küfür, kalemşör yazarlar kin depoladı...

G.Saray ve Beşiktaş'ın halka arz başvuruları onaylandı... Dün ve bugün talep toplayan iki kulübün hisseleri, önümüzdeki haftadan itibaren borsada işlem görmeye başlayacak... Bu, meydanı boş bulanların desteksiz atmalarına fren anlamına geliyor; bu bir... Bundan böyle iki kulübün mali durumları kapalı kapılar arkasında değil, Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK) denetiminde, vatandaşın gözü önünde, hilesiz, hurdasız konuşulmak zorunda; bu iki...

Ne güzelmiş, bir bahar havasında stada koşmak... Ne güzelmiş, gündüz gözüyle keyifle maç izlemek... Ama bütün bu güzelliklerin yanında, sahada oynanan futboldan da hoşnut kalmalı insan... Üstelik sahanın zemini de bu zevkin içine edecek kadar çirkin olmayacak tabii...

Tribünlere koşuşanlarla, oralara gitmeye cesaret edemeyenlerin tek hedefi var... Tuttukları takımın başarısı...Hakem yardımı, el yordamı gibi kavramlar ve etkinlikler hiç önemli değil... Yeter ki üç puan gelsin...

Hava sıcaklığının gece ile gündüz arasında 10 derece birden değişmesi gibi Beşiktaş'ın oyunu da fazla oynak oldu...

Türkiye'de tuhaf şeyler oluyor... Ama bunları olumlu sinyaller şeklinde algılamak zor... Basına vurulan prangalar, her geçen gün daha da ağırlaştırılıyor... Medyanın elleri kelepçelenmek üzere...

F.Bahçe'nin mağlubiyeti, Beşiktaş'ın beraberliği; G.Saray için zaten günü kolaylaştırmıştı... Rize kendi halinde futboluyla, Ali Sami Yen'den bu şartlarda puan çıkartacak güçte değildi... İşte bu atmosfer içinde G.Saray liderlik koltuğuna, bir çivi daha çaktı...

Bir tuhaf ülkede yaşıyoruz... Baksanıza; Genco Erkal gibi, ustalar sınıfından bir tiyatrocu bile, sonunda işin kolayını buldu... Tiyatrolar bir bir kapanırken Genco Erkal, partneri Şebnem Özinal'ın biraz fazla soyunmasını ve basına sansürsüz fotoğrafların dağıtılmasını sağladı...

Ne enteresan bir takım bu Galatasaray... Avrupa'nın kralı... Dünyanın klas takımı... Şampiyonlar Ligi'nde uygun adım...

FIFA Hakem Komitesi 2002 Dünya Kupası finallerininde görev alacak hakemleri açıkladı... Biliyorduk ama yine de gözlerimiz hep bizden birisini aradı... Heyhat...

Beşiktaş'a emanet verilen liderliğin geri alınma günüydü dün... O Beşiktaş ki; zirvenin keyfini yönetimiyle, taraftarıyla doya doya yaşadı bir ay... Ama dün gece G.Saray, tarihi rakibinin omuzundan apoletleri söküp kendine yakıştırdı... Hem de en korktuğu bir rakibi fazla sıkıntıya girmeden devirerek...

Günlerdir sporun yerini alan "Doğalgaz ucuzlatma operasyonu" fiyasko ile neticelenince hiç de şaşırmadık...

Bir başkan düşünün... Onun artık, bir "Yoğurt ak" bir de "Resul Hak" dediğine inanın... Tesis ayaklarıyla büyük bir kitleyi tavlayan ve her seferinde taraftarın sevgili kulu olmaya özen gösteren Aziz Yıldırım, ne yazık ki bir defa daha sınıfta kalmıştır...

Bu Beşiktaş için daha düne kadar "ne köy olur, ne kasaba" deniyordu... Ve bir anda şartlar bu takımı liderlik potasının içine atıverdi... Üstelik "efsane geri döndü" diye pompalanan ve yere-göğe sığdırılamayan F.Bahçe'nin seri yenilgileri de işin kaymağı olmuştu...

Kimse merdivenleri trabzanlara tutunarak çıkmıyor... İlla ki birilerinin omuzları gerekiyor nedense... Varsın, altta kalanın canı çıksın... Varsın, kendinden başkasının adı da malı da batsın...