Rahim Er

İnsanı yoktan yaratan yüce Allah, ona ana-babasından, hatta kendisinden bile daha şefkatlidir. Allahü teâlâ, insanı yarattıktan sonra onu başıboş bırakmayarak Peygamberler gönderdi, vahyi ile İslamı öğretti.

Jeostratejik öneme sahip olmayan, kıyıda-kenarda kalmış bir devletle sömürgeci devletler meşgul olmaz, ona dair projeler üretmezler.

İmana karşı şüphe ve inkârı esas alan felsefe, nihayetinde Friedrich W. Nietzsche'yle "tanrı öldü" iddiasını dile getirdi.

Süreç başlarken yapılan açıklamalar bugün de kulaklarda:

Çözüm süreci, istenen sür'atte ilerleyemiyor. Yurt dışına giden militan sayısının beşte bir bile olmadığı söylenmekte. Diğer taraftan bazı doğu ilçelerinde hadise çıkartılmakta, militanlar yol kesip kimlik kontrolü yapmakta, asker veya sivil memur kaçırmaktalar.

"İnsanların en hayrlısı, insanlara faideli olandır" düsturunu kalbinin tâ ortasına nakşetmiş olan İhlas Vakfı, memleketimizin itibarlı STK'larından biridir. Bu vakıf, yaklaşık 40 yıldan bu yana çok değerli hizmetlere imza attı. Binlerce genci meslek sahibi yaptığı gibi bugün de bünyesinde binlerce yüksek tahsil genci barınmakta ve yetişmekte.

Ruanda, 10 Milyonu biraz aşkın bir orta Afrika devleti. Eski bir Alman ve esas itibariyle Belçika sömürgesi.

Doğu ve Güneydoğu, sadece mahrumiyet değil, aynı zamanda sürgün ve acemi memur yeriydi. Bu uygulama, iki binin başlarına kadar devam etti.

Hiçbir sosyal hadise, sırf neticesiyle değerlendirilemez. İçtimai vak'alarda 'sebep-sonuç' illiyet rabıtası vardır.

Mısır ahalisinin tercihiyle seçilen bir devlet başkanı, darbeyle yerinden edildi. Sn. Mursi, hem darbe gördü, hem ihanet yaşadı. Enver Sedat da bizzat kendi muhafızları tarafından katledilmişti. İhanet, sadece Mısır'a mahsus değil, her zaman her yerde görülebilmekte.

1995'te Srebrenitsa'da 8500 kadar Boşnak'a Sırplar, soykırım yaptı. BM askerlerinin onlara müdahale etmesi bir tarafa soykırıma seyirci kaldılar. Boşnaklar, çocuklarına varıncaya kadar katledildi.

Darbeciler, "Kaptıkaçtı"kları bir anayasa ile yargılanıyorlar. Ortadaki soru şudur: -Onlar, 12 Eylül'de darbe yapmakla doğru hareket ettilerse; bugün niçin hakim karşısındalar, doğru değilse neden yeni Anayasa yapılamamakta?

İşgalin her türlüsü kötü. Fakat bir ülkenin kendi ordusu tarafından işgal edilmesi kötünün kötüsüdür. Bir ordu ki bir başka memleketten gelen düzenli ve yüksek meblağlı yardımların 5'te 4'ü onun hesabına gitmektedir.

Bizde köprüler, Deli Dumrul'dan bu yana ihtilaf sebebidir. 1. Boğaz Köprüsü, büyük gürültülere yol açmıştı. 3. Köprüye "Yavuz Sultan Selim" denmesi de münakaşa mevzuu oldu.

Yine aynı Mursi, Mısır'ın başında olsaydı ve fakat Müslüman olmak yerine ateist, körü körüne batıcı...gibi bir aidiyet taşısaydı, böyle bir darbeye maruz kalmazdı.

Bereketli Nil nehrine sahip Mısır, bir medeniyet merkezidir. Bunun böyle olduğunu yerinde görmek mümkün olduğu gibi New York Şehir Müzesi'ndeki devasa eserler de isbat eder. Mısır, Afrika'nın çatısı, Süveyş'in kilididir. Akdeniz'de taraftır. Arap dünyasında ağırlığı vardır.

Barış süreci, uzun yıllar terörden yorgun düşmüş bu ülke halkında büyük ümitler uyandırdı. Artık her gün şehit tabutları gelmeyecek, dağda gençler ölmeyecekti.

Çok ağır sözlerdi. Araplar için "Ne Şam'ın şekeri, ne Arabın yüzü!", Kürtler için "Kürt'ten evliya, koyma avluya!" diyorlardı.

Kafa, fakat ağırlıklı olarak kol kuvvetiyle yapılan işlere "zenaat" denir. Zenaat erbabı, işlerinin sonuna ek alarak adlandırılır: Kuyumcu, muslukçu, elektrikçi, saatçı.. gibi.

rahimerTürkiye, Mayıs 2013'te kalkınmada zirveyi yakaladı. 330 yıllık tarihimizde yıldızın parladığı ândır. Onu kalıcı kılmak veya kılamamak esas meseledir. Üçüncü köprü, üçüncü havaalanı gibi yatırımlarla katrilyon dolarlık bütçelere imza atılmakta. Biz, dünya çapında büyük hamlelere girişirken Yunanistan iflas ediyor, AB kapalı kapılar ardında düşüşün çarelerini sorguluyordu..