Fuat Bol

Geç de olsa; ayrı bir 'vesayet' oluşumundan haberdar olan hükümet; tersine ehramı, düzeltip yerli yerine oturtma gayretine girişti! Geç olsun (oldu) ama, güç olmasın!

Anketlere göre; Başbakan yüzde 44, Sarıgül yüzde 40; arada dört puanlık bir fark kalmış; birazcık daha gayretle bu açık da kapatılacakmış!..

Şahsiyetini müdrik bir Başbakan'a tahammülleri yok!.. Zira, bugüne kadar; 'şamar oğlanı!' başbakanlara alıştırılmış ve alışmışlar!..

Milletin hayreti; düne kadar kol kola yürüyenlerin, bugün, nasıl ayrı düştükleri ve birbirlerine karşı nasıl böyle konuştukları keyfiyetidir!..

Bizdeki duyarsız, sorumsuz ve de yıkıcı muhalefet, şimdiye kadar yapılan onca darbelerde hep darbecilerin yanında yer almıştır...

Türkiye'miz yakın tarihinde olmadığı kadar zor bir dönemden geçiyor.

Dış ve iç mihraklar o gün de, Sultan Abdülhamid'e diktatör, müstebit diyorlardı; bugün de aynı şeyleri Tayyip Erdoğan için söylüyorlar!

Bu kadar mı benzerlik olur?! -1-

"Niyet hayır, akıbet hayır..." Ve en mühimi: "Hak şerleri hayr eyler; Mevlam görelim neyler; Neylerse güzel eyler!"

Ülke olarak çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği gibi; bu, bir istiklal savaşı! Zira, küresel ölçekte bir operasyonla karşı karşıyayız.

Değil Türkiye'de, dünyada bu kadar çalışkan ve milletine sevdalı bir lider gelmedi. Günde ortalama 20 saat, durmak bilmeksizin çalıştı, çalışıyor...

Demokrasilerin olmazsa olmazı konumundaki 'sandık' bile bir mana taşımıyor. Zira, 'sandık' sürekli olarak; 'darbe'lerle anlamsız kılınıyor.

Yargı yürütmenin, yargı mensupları birbirlerinin aleyhinde demeçler veriyor ve kaosa yol açılıyor! Yargının bu hâli, ister istemez tuzu kokutuyor!

Modern Türkiye'nin Başbakanı Tayyip Erdoğan ve onun partisinin yönettiği devlet, yeniden hedef tahtasına konulmaktadır!..

Başbakana, bakana, valiye; kısaca seçilmiş yöneticilere rağmen, operasyon yürütürseniz; demokratik devletten bahsedemezsiniz!

"Devlet içinde devlet"i harekete geçirmenin tam zamanıydı; MİT sorgulaması girişimi ile başlatılan el-ense faslı; bugün kıyasıya bir kavgaya dönüştü!

Asla, milletin seçtikleri iktidara gelmemeliydi! Bir yandan; milletin önüne sandığı koyup, diğer yandan onun iktidarı nasıl engellenecekti?

Millet, sandık her önüne konulduğunda; "mahut zihniyet"e Osmanlı tokadını, bıkmadan usanmadan bir daha, bir daha aşkediyor!..

Ne yapıp edip eğitimin kalitesini artırmalıyız. Mademki bütçenin yarısına yakını eğitime gidiyor; bu parayı doğru şekilde sarf etmeliyiz.

Halk, sindirilmiş; geceleri kimse sokağa çıkamıyordu. Meydan, tamamen militanlara kalmıştı ve onlar da gece-gündüz fing atıyorlardı...