Fuat Bol

Siyaset dünyamız 'istifa' şokuyla, yeni mecraya doğru hızla sürükleniyor. Parlamentonun birinci partisi konumundaki DSP eriyerek 2. ve hatta 3. parti olma yolunda. Hadise, başlangıçta; partiye ve özellikle Genel Başkan Bülent Ecevit'e sadakatle hizmet eden Hüsamettin Özkan'a yapılan 'vefasızliğa' bir tepki olarak görüldü ancak; daha sonra bunun böyle olmadığı anlaşıldı!

Üç seneyi aşkın süredir, milletin üzerine bir kâbus gibi çöken üçlü koalisyon hükümetinden nihayet kurtuluyoruz! Sütunumuzu takip eden okuyucularımızın yakinen bildikleri gibi, devamlı olarak vurguladığımız husus; bu işin böyle gitmeyeceği, Türk siyasetinin çok yakında büyük oluşumlara açılım yapacağı, harcın bitip inşaatın paydos edileceği şeklinde idi.

Bilindiği üzere; üçlü koalisyon hükümeti, ekonomiyi duvara toslatıp üst üste krizlere sebep olunca; işin altından kalkamayacaklarını anladılar ve gerekli tedbirleri alıp ekonomiyi düze çıkarsın diye, ABD'de Dünya Bankası'nda üst düzey görev yapmakta olan Kemal Derviş'i getirdiler.

Daha geçen hafta, üçlü koalisyonun liderleri bir araya gelmiş ve Türkiye'nin güllük gülistanlık olduğunu ifade ederek, seçimlerin normal zamanında yani 2004 senesinde yapılması gereğine işaret etmişlerdi!

DSP'nin Ecevitler'in aile partisi olduğunu herkes biliyor! Malum, Hüsamettin Özkan, bu aileye dışarıdan alınan 'manevi evlat' idi! Bülent Ecevit'e göre, 'evlat' seçimi iyi ve isabetli yapılmıştı. Zira; bu yolla sol, ilk defa sağ oylara açılım yapacaktı!

Koalisyon partilerinin liderler zirvesinden yine 'uyum' çıktı! Her 'uyum' zirvesinin millete, çeşitli mal ve hizmetlere zam ve uyutma şeklinde yansıdığını görmekten bıktık usandık. Bu nasıl 'uyum' gösterisidir ki, her açıklandığında; piyasalar allak bullak oluyor, millet biraz daha perişanlığın kucağına itiliyor!

Türk Milli Takımı tarihinin en büyük başarısını elde etti ve dünya üçüncüsü oldu. Milli Takımımızın bu üstün başarısı; 200 senedir ısrarla içine sürüklendiğimiz aşağılık kompleksimizi yenmemize vesile teşkil etmelidir. Demek ki; inanınca ve inancın gereği yerine getirilince, olmaması için hiçbir sebep yoktur!

41 gün süren uzunca bir aradan sonra, koalisyonu teşkil eden parti liderleri nihayet bir araya gelebildi! İçerideki ve dışarıdaki bütün siyasi gözlemciler, siyaset ve devlet adamları, gazeteciler, köşe yazarları; kısaca hemen herkesin beklentisi Ecevit'in istifa edeceği yönünde idi!

ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, son günlerde; Türkiye'yi AB'ye sokmak istemeyen gizli bir elin varlığından ve bu elin faaliyetlerinden dem vuruyor! Bu sözü üzerine alan MHP lideri Devlet Bahçeli de; Türkiye'de kimsenin AB'ye karşı olmadığını, ancak; bu birliğe girişin teslim olarak mı yoksa, Türkiye'nin hak ve menfaatlerini ön planda tutan şerefli bir şekilde mi olacağının münakaşasının yapıldığını söylüyor!

Başbakanlığı döneminde AB bayraktarlığı yapan ve bu uğurda, Türkiye'nin aleyhine işlemesine rağmen Gümrük Birliği'ne evet diyen şimdiki ana muhalefet lideri Tansu Çiller; AB'nin görüşüldüğü liderler zirvesine iştirak etmediği ve AB ile adaylık müzakerelerinin başlamasının ön şartı olan idamın kaldırılması konusunda 'evet' demeyeceği için, samimi bulunmamakla eleştiriliyor!

57. Koalisyon Hükümeti'nin suyunun ısındığı su götürmez bir gerçektir. Mevcut hükümet, ne bu Başbakan'ı taşıyabilir ve ne de teşkiline sebep olan partileri! Bu durumu, herkesten önce, iktidar partilerinin yetkilileri görmekte ve her biri, karşı tarafı suçlayıcı bir bahanenin ardına saklanarak, koalisyon adabına uymayan davranışları sıkça sergilemektedirler. Onlar da bu hükümetle seçimlere gitmenin intihar olduğunu çok iyi biliyorlar!

Ulusalcı sol ile Türkçüler, el ele vererek, AB karşıtı cepheyi oluşturdular ve bunu 130 imzalı bir bildiri halinde Cumhuriyet gazetesinde yayınladılar. Bilindiği gibi, daha önce; İKV Başkanı Meral Gezgin Eriş önderliğinde 173 sivil toplum kuruluşunun Avrupa Birliği'ne destek çağrısı yapılmıştı.

3 Kasım 2002 seçimleri sonuçları itibariyle gerçekten topluma bir deprem yaşattı! 1950 seçimlerinden beri ilk defa Parlamento iki parti ile şekilleniyor. Bu durum; seçimlere 18 parti ile katılan siyasi partilerin ikisi dışındaki 16 partinin sandığa gömülmesi demektir!

Koalisyonu teşkil eden partilerin şaşkınlığı ve telaşa kapılmış halleri gözden kaçmıyor. Bu şaşkınlıkla aldıkları kararlar da yine vatandaşın başına patlıyor. Aynı gün; çay üreticisini mağdur eden hükümet, aynı ürüne yüzde 21 dolayında zammı yapma gafletini gösteriyor!

Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında yapılan iki eksikli liderler toplantısı beklenilen şekilde sonuçlandı. Açıklanan ortak metinle, belli ki dışarıya bir fotoğraf verilmek istendi! Birliği, beraberliği ve varılmak istenen AB hedefi konusunda, tek sesliliği yansıtan açıklamanın arkasından henüz birkaç saat geçmişti ki; Pandora'nın kutusu açılıverdi!

Korkulan oldu ve AB'ye giden "ince uzun yol"un kavşak noktalarından birinde daha sekteliyoruz! Buna sebep dün Ecevit'ti. Dünkü Ecevit, tıpkı bugünkü gibi Başbakan'dı; tek farkla ki, o günkü Ecevit'in sağlığı yerindeydi.

Üçlü koalisyon hükümeti 3 senesini doldurdu. Tek başarısı, emsali görülmemiş bir başarısızlığı sergilemiş olmasına rağmen, en uzun süreli koalisyon hükümeti olmasıdır. Hükümet, icraatları ile milleti canından bezdirdiğinin idrakinde olarak; seçimin lafını bile etmekten devamlı kaçtı!

Mayıs ayı enflasyon rakamları açıklandı: Yüzde 0.6... Açıklanan bu iyimser rakamın, gerçek olup olmadığı bir tarafa; hükümet, asıl bu düşük enflasyonun sebebini açıklamalıdır! Sen; kavanozu dışından yalattırırsan millete, elbette o kavanozun içindekinden eksilme olmaz! Hükümet, mal bulmuş mağribi misali, düşük çıkarttığı bu enflasyon rakamları ile; göreceksiniz, yine göz boyamaya ve hatta caka satmaya kalkışacaktır!

946 senesinde ayağımıza gelen demokrasiyi, CHP'nin ceberutluğu yüzünden teptik. Bir sonraki, yani 50 senesindeki seçimlerde ise, Milli Şef'in CHP'sinin karşısında, söz gelimi Lenin ve partisi seçime girseydi; tıpkı Menderes'in DP'si gibi hemen her yerde tulum çıkarıp tek başına iktidara gelirdi!

Teknolojinin nasıl baş döndürücü bir hızla geliştiği malumdur. Özellikle, iletişim araçlarındaki gelişmeler, uzak mefhumunu yakın kılmış ve haberleşmeyi en seri şekilde, dünyanın en ücra köşelerine ulaştırarak imkan dahiline sokmuştur.