Fuat Bol

Nasıl olsa Türkiye köşeye sıkıştı! Kıpırdayacak hali yok! Ekonomik krizin batağında ve dışarıya el açmış vaziyette! Öyle ki, dışarıdan üç kuruşluk dolar gelmese soluk alamayacak bir vaziyette! O halde tam zamanı; ABD'nin isteği doğrultusunda, Afganistan'a asker göndereceği gibi, Kıbrıs'ı da verip kurtulabilir!

ANAP'ta sular durulacağa benzemiyor.. Son dört senedir iktidarda bulunan ANAP, kötü yönetilmek ve memleketin kötü yönetimine sebebiyet vermekten dolayı eridi, bitti tükendi. Öyle ki, yapılan son kamuoyu yoklamalarında, yüzde 3-4'lerde yüzüyor!

Hükümetin Afganistan'a asker gönderme kararını Meclis'ten çıkarması ve hemen akabinde bunu fiiliyata döküp; subay ve astsubaylardan müteşekkil 90 kişilik bir birliği hazır etmesi, Türkiye'den çok ABD'nin çıkarlarına hizmet etmektedir.

Aç insan, yemek seçmez; eğer çok aç ise, ne verirsen yer! Milletimizin ve topyekun insanlığın esas açlığı manevi yöndendir; dolayısıyla bu yönden, ne verilirse -ki, bu zehir dahi olsa- almaya amadedir!

Bundan tam 40 sene önceydi; yol bilmez, iz bilmez, dil bilmez Anadolu'nun yiğit evlatlarını vagonlara doldurup Almanya'ya göndermiştik.

Hükümet, tatbik mevkiine koyup; olmadığını görüp de ikide bir değiştirdiği IMF markalı programlarında ve iktidar koltuğunda ısrar ettikçe Türkiye, baş aşağı doğru gidiyor.

ABD giriştiği işin kapsam ve ehemmiyetini yeni yeni anlamaya başladı. Bu gidişle de evdeki hesabın çarşıya uymayacağı anlaşılıyor! Ne demişler; büyük lokma ye ama, büyük laf etme! ABD, dünyadaki terörün kökünü kazımak için yola çıktı. Halbuki, terör dünya kurulduğu günden beri var ve kıyamete kadar devam edecektir.

Üstad Necip Fazıl, ölümü hecelerken: 'Bu dünyada renk, nakış, lezzet, ne varsa küsüm; Gözümde son marifet, Azrail'e tebessüm...' der.

Gelen yüzlerce mektup, faks ve e-mail arasından bir tanesi var ki, beni son derece sevindirdi ve böyle okuyucumuz olmasından dolayı da Rabbime hamdettirdi.

Türk insanı tarihinin en netameli, sıkıntılı ve bunalımlı günlerini yaşıyor. Tarihin hiçbir devrinde, milli onurumuzla böylesine oynandığı ve aşağılandığı; işin bundan da vahimi olarak, Türkiye'yi idare ettiğini iddia eden zevatın bu denli pasif, duygusuz ve duyarsız olduğu görülmemiştir.

IMF reçetelerine teslim olmuş hükümetin 2002 senesi için yapmış olduğu bütçeyi de gördük. 98 katrilyona bağlanan bütçede 27 katrilyonluk açık öngörülmüş! Bu bütçeyi hazırlayanlar bile içlerine sindiremediklerini söylüyor! Nasıl sindirebilsinler ki, hazırlanan bütçenin tamamı, gelecek seneki iç borçları ödemeye yetmiyor!

Cumhurbaşkanı yerinde ve çok iyi bir hareket yaparak, vekillerimizin Anayasa'ya koymak istedikleri maaş durumlarının nasıl olması gerektiğini millete soralım dedi. Sen misin böyle diyen?

ABD Başkanı'ndan sonra İngiliz Başbakanı Tony Blair dillendirdi; Filistin Devleti kurulmalıdır!

Gelişen iletişim araçları sayesinde toplumlar kolaylıkla yönlendirilebiliyor. Toplumlar arasındaki en çetin ve kıyasıya savaşın da, başta televizyonlar olmak üzere, internet ve çeşitli basın-yayın vasıtalarıyla yapılmakta olduğunu görüyoruz.

Cumhurbaşkanı Sezer, Meclis'in yapmış olduğu Anayasa değişikliklerini biri dışında onayladı. Milletvekilleri maaşlarını düzenleyen maddeyi ise, halkoyuna sunulmak üzere iade etti.

Seçimle iş başına gelip, ülkesini yangın yerine çeviren ve başta kendilerine güvenenlerle birlikte bütün bir milleti anasından doğduğuna pişman eden hükümet, yani iktidar bizden başka dünyanın hangi diyarında görülebilir?

Kendilerini savaş karşıtı olarak gösterip suret-i haktan gözüken bir kısım yazar-çizer takımı ile bir kısım siyaset ve devlet adamlarımız ve hemen her kademede, artık eski diye tanımlanan her sınıf, meslek ve meşrepteki insanlarımız, hükümetin Meclis'ten aldığı savaş yetkisini yerinde görmüyorlar.

İnsanın yaratılış gayesi, Rabbini tanıyıp, O'na ibadet (kulluk) etmesidir. Muhammedi hançereden nefeslenip beslenen; Tevhid'e ve onu tebliğe memur Gaye İnsan'a tam bir teslimiyetle 'sıddık' makamına erişen Hazret-i Ebubekir buyuruyor ki: 'İdrakin aczini idrak, idrakin ta kendisidir.' Bu anlatımda, yani idraksizlikte insanın acziyeti vardır. Aczini bilip kendini tanıyan, Rabbini bilip tanıyabilir ancak.

Pakistan, bilindiği gibi İslam ülkeleri arasında elinde nükleer güç bulunan tek devlet... Dolayısıyla Batı'nın boy hedefidir!

ABD, 11 sene sonra, geliştirdiği en son silahlarını yeniden Basra Körfezi ve etrafına konuşlandırdı. Bizzat ABD Başkanı'na göre; başlatılmış olan bu savaş, Afganistan'daki Taliban yönetimi, Üsame bin Laden'in başını çektiği El-Kaide ve Afganistan'da mevzilenen çeşitli diğer terör örgütlerinin bertaraf edilmesi ile bitmeyecek; dünyanın neresinde terör örgütü, bunların mensubu teröristler ve onları destekleyen güçler varsa, onlara da yansıtılacaktır.