Hasan Sarıçiçek

Bize her yer Trabzon! Bunda şüphe yok. Ancak gerçek şu, "En ileri giden ok en geri çekilen yaydan çıkarmış..." Trabzonspor da aynen böyle.

Kanalturk'te sevgili Serhat Ulueren, "Özel haber çıkmıyor" denilen G.Saray'ın hücrelerine giren harika bir program gerçekleştirdi, tebrikler. Programda İnan Kıraç, "G.Saray'ı ancak biz kurtarırız" anlamına gelen çok çarpıcı bir yapılanmadan söz etti.

Son 15 dakikada varını yoğunu ortaya koyan Bursaspor, İstanbul Belediye beraberliğiyle zirve yarışında büyük bir avantajı eliyle itti. Olacak şey değil!

Haftalardır, "güzel şeyler yazayım" diye olaylar içinde iğne ile kuyu kazıyorum. Lakin hak getire!

Artık yüzün gülsün be hocam! Hiç değilse sevenlerinden tebessümü esirgeme, ne olur! Kimden mi, bahsediyorum, duruşuyla bana bir dönemin yüzü hiç gülmeyen teknik adamı Branko Stankoviç'i hatırlatan Aykut Kocaman'dan.

Yönetim bir sanattır. Sevelim, sevmeyelim, Aziz Yıldırım o sanatı en iyi icra edenlerden biri. Sakın o la ki, 4-2'lik Beşiktaş galibiyeti üzerine bu kanaate sahip olduğum düşüncesine kimse kapılmasın.

Med-cezir gibi ne güzel bir maç oldu, öyle. Dalga dalga git-geller çizen Beşiktaş-F.Bahçe derbisini duyguların seli yetmez anlatmaya!

Bu saatten sonra kimse bana, "Futbol, barış, dostluk ve kardeşliktir" masalı anlatmasın! Çünkü söylemler, bu samimiyet havasını hiç ama hiç vermiyor. Aksine, gladyatörlerin (!) savaş tamtamlarını çağrıştırıyor. Yazık!

Ah be Emre kaptan! Ne zaman uslanacaksın? Ne zaman, "Keskin sirke küpüne zarar?" sözünün manasını kavrayacak da dostluk maçında dost bir ülke takımına karşı kırmızı kart görmekten vazgeçeceksin?

Ah, şu halı sahalar!.. Mayınlı arazi gibi korku saçıyor. En son üzücü haberi Rıdvan Dilmen'den aldık. Halı sahada kalp krizi geçirmiş. Neyse ki, ucuz atlattı, geçmiş olsun ama o sahalarda o riski yaşayan sadece Rıdvan mı, hayır, yüzlercesi var. Adı sanı bile okunmuyor. Yıllar önce benim başımdan geçti, öyle bir kriz anı.

Beşiktaşlılar, darılıp gücenmesin, Bernd Schuster, bu kafa ile devam ettiği sürece siyah-beyazlı camianın başına daha çok iş açar.

Kadıköy'de Fener'in ışığı Güneş'i bastırdı! Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir, derler ya, Trabzonspor'un Kadıköy'de nasıl bir performans ortaya koyacağı aslında Beşiktaş'la oynadıkları kupa mücadelesinden sonra belli olmuştu.

Antalya önündeki oyundan F.Bahçeli dostlarım, hiç memnun değil, "Bu nasıl bir oyun?" diye soruyorlar.

Güler misin, ağlar mısın? Sen, dünya kadar para öde, git, "forvet" diye Miller'ı al, İskoçya'dan getir, helikopterle Bursa'ya indir, adamın hayatında görmediği abartı içinde anlı-şanlı tören yap, imza attır, sonra yedek oturt? Bunun bir mantığı var mı?

Hâlâ tüylerim diken diken, Aslantepe'nin en anlamlı gecesinde bu ülkenin Başbakan'ına karşı yapılan protestodan dolayı!

Rüya gibi her şey; iyi, kötü ve çirkin iç içe! Ne acayip bir gece! Oysa ışıl ışıl göz kamaştırıyor Aslantepe! O ne muhteşem bir mekan öyle?

"Bernd Scusther, Avrupa'yı da Süper Ligi de kazanmalı? Yoksa batarız" diyen Beşiktaş Divan Kurulu üyeleri önüme insanı ürküten bir bilanço koydular.

Kim ne derse desin, benden tam not aldı, NTV'deki Yüzde Yüz Futbol'a konuk olan başkan Aziz Yıldırım ve Şekip Mosturoğlu. A'dan Z'ye her şeyin açıkça konuşulduğu programda, "En harbi başkan" imajı çizdi bir kez daha Aziz Bey. Sözlerinde yalan dolan yoktu, neye inanıyorsa mertçe onu seslendirdi.

En çok muhatap olduğum sorulardan biri şu, "Bu sezon F.Bahçe için şampiyonluk hayal mi?" Yani, müneccim değiliz, "hayal" ya da "değil" onu hiç bilemeyiz. Ama rakamların dili, bize iki farklı yorum şansı veriyor. Birincisi; hiç açıcı değil, F.Bahçe'nin geçen sezonki son 10 haftaya kadar olan performansı bende bu fikri uyandırıyor.

Şu gençlerin vaziyetine bakın ve ülkedeki büyüklerin biçare halini anlayın! Sözüm ona; ülke futboluna lokomotiflik yapan iki güzide kulübümüzün gençleri, Florya Metin Oktay Tesislerindeki U17 maçında futbol oynamak yerine birbirlerine giriyorlar.