Hasan Sarıçiçek

Kaza bu sefer açıkça geliyorum, dedi ve göstere göstere de geldi...

Yılları süsleyen bir hayalim var, Dünya Kupası'nı kaldıran Türkiye'nin hayali bu. Almanya'dan dünyaya futbolumuzdaki şahlanışı haykırma hayali. Büyüyen, gelişen Türkiye'nin hayali. Ama Ukrayna maçı öncesi endişeliyim.

Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş. Şampiyonlar Ligi'nde ağır darbeler alan F.Bahçe de Süper Lig'e temkinli bir dönüş yaptı. Ne de olsa Tuncay sakat, Daum'un bankosu Luciano da ağır grip olduğu için kadroda yok!

Disiplinden sınıfta kalan bir ligin temsilcisi olan F.Bahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ndeki umut arayışı Lyon karşısında bir kere daha hüsranla sonuçlandı.

Şu günlerde en sık karşılaştığım soru şu: -Derbiyi kim kazanır, Beşiktaş mı, F.Bahçe mi? Tek bir cevap veriyorum.

Hani derler ya, "Gücü gücü yetene" diye!.. Bizim, Süper Lig lideri F.Bahçe de Şampiyonlar Ligi'nde yediği tokatların acısını Sakaryaspor'dan çıkardı dün gece. Hem de ne çıkarmak!.. Çuvalla gol; 6-0!..

F.Bahçeliler, Lyon maçının sorumlusunu araya dursun, bana göre sorumlu Daum'dan başkası değil. Maalesef F.Bahçe'nin başında çift karakterli bir teknik adam var.

Müthiş bir geceydi. Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi D Grubu'nda tur için avantaj sağlayacak bir galibiyet peşindeydi. Fransa şampiyonu Lyon'a karşı Fenerbahçe, Kadıköy'ü büyük bir oyuna hazırlamıştı.

Türkiye "sistem" adına hep sayıları tartıştı durdu bugüne kadar: "Hangisi daha iyi; 4-4-2 mi, 4-3-3 mü yoksa 3-5-2 mi?"

Danimarka mı kötüydü yoksa biz mi çok iyiydik? Doğrusu; mükemmeldi milliler. Hırs, yüksek tempo, sıkı mücadele, disiplin, dayanışma ve takım ruhunun tüm güzelliklerine sahiptiler. İtalyan hakem De Santis ile 30. dakikada 10 kişi kalan Danimarka da yardım etmez mi?

Milliler, Kazakistan karşısında golleriyle şov yaptılar. Ama?.. Gazete ve televizyonlardaki yorumlara göre, bu ziyafetten memnun ayrılanların sayısı ancak bir elin parmakları kadar.

Şiir gibi bir maç... Müthiş bir rahatlık. İnanılmaz bir güzellik. Tebrikler Türkiye! Beraberlikler serisine son verip, galibiyete adım attığın için.

Ersun Yanal'a kızalım mı yoksa onun için üzülelim mi? Bir operasyon yaptı, ülke ayağa kalktı.

Şu F.Bahçe'de M.United hezimetinin hayal kırıklığını üzerinden atabilmek için elinden geleni yaptı yapmasına da ilk 45 dakika anasından emdiği süt de burnundan geldi.

Bu Gençler, o Gençler değil!.. Yemin olsun ki, değil... Bu Gençler, Ersun Yanal'ın Gençler'i olsa Yunan'ın tecrübesizler takımı Egaleo'ya iki maçta da boyun eğer mi, tur bırakır mı?

Efrendim, M.United maçının ardından yaptığımız yorum, farklı algılamalara yol açmış. "Bu nasıl iş hoca? Daum'a 'Elinde Fatih Akyel gibi Türkiye'nin en iyi sağbeki var niçin oynatmıyorsun?' diye soran da yazan da sensin, M.United maçı sonrası 'Niye oynattın?' eleştirisini getiren de, bu nasıl bir eleştirmenlik???" Evet sevgili okuyucular, hem kendi gazetemdeki hem de başka medya organlarındaki meslektaşlarımdan bu şekilde eleştiriler aldım.

"Unutmadık, unutmayın!.." *** Ahh!.. Herr Daum ne yaptın öyle?.. Böylesine önemli bir karşılaşmaya bilekleri pas tutmuş Fatih Akyel gibi bir oyuncu ile başlamak hangi akla hizmettir?

"Eli işte gözü oynaşta" derler ya Ankara deplasmanındaki F.Bahçe aynen bu havadaydı. Sarı-lacivertliler, G.Birliği karşısına galibiyet için çıkmıştı, ama asıl gaye dünyanın en iyi takımlarından M.United'a karşı Şampiyonlar Ligi'nde salı günü oynayacağı maçı kazanmaktı. Kafalar bu karşılaşmaya şartlanmıştı.

Mutluluk dört bir yandan yayılıyor. Baskette, Avrupa Şampiyonası finallerine katılmayı garantileyen Dev Adamlar, Mehmet Okur ve İbrahim Kutluay'sız da kazanmayı biliyor. Güzel bir gelişme!..

Şampiyonlar Ligi'ndeki Sparta maçının sarhoşluğu mu, yoksa zihni yorgunluk mu bilmem, F.Bahçe bir şaşırtmacayla çıktı Malatya karşısına.