Ömer Öztürkmen

Irak politikamız belli: Hiçbir suretle bu komşu ülke hudutlarının değişmesini istemiyoruz.. Irak'ın toprak bütünlüğü parçalanmamalı.. Bunun bizce haklı gerekçeleri de var.. Ancak, Saddam'ın iş başında kalıp kalmaması konusunda açık ve seçik bir görüş sahibi değiliz..

"Birşeyi mazisiyle tasarruf edemiyorsanız, taklitten, taklitçilikten kurtulamazsınız" diyordu, rahmetli Ahmet Hamdi Tanpınar hoca..

Bizde bilimi ve bilimsel bilgiyi sorgulamak, bilimsel olguları irdelemek ve eleştirmek tehlikeli bir iştir.. Dokunulmazlığı vardır bilimsel paradigmaların..

Bankalardan önce bilimsel kurumlarımızı özelleştirilmeliydik. Hoş bankalarımızı da özelliştirebilmiş değiliz, o da başka...

Mekanik fizik hesaplamalarında mühendisler hâlâ Newton formüllerine başvuruyorlar. Ama atomaltı fiziğine geçince Newton mekaniği geçerliliğini kaybediyor; devreye Kuvantum fiziği giriyor.

Devleti küçültelim, küçültelim derken, Kıbrıs'ı gözden çıkaracak kadar da küçültmeyelim; lütfen. Bugün Kıbrıs'ı isteyenler, yarın başka yerleri ister. Zaten bir imparatorluğu bağışlamışız, 26 milyon kilometre kare toprak dağıtmışız, yetmez mi? Osmanlı imparatorluğundan ayrılan topraklar üzerinde bugün 50'den fazla devlet kurulmuş, düşünebiliyor musunuz?

Ekonominin dibe vurduğu, büyüme trendinin eksilerde kaldığı şu son yıllarda, nasıl oluyor da İstanbul Belediyesi'ne bağlı İSKİ gibi bir kuruluş inanılması güç başarılara damgasını vurabiliyor ve nasıl oluyor da kısa zaman öncesine kadar İstanbulluların en büyük derdi olan su problemini akıllara durgunluk verecek bir başarı ile çözüveriyor..

"Aydın" sözcüğünü "münevver"in karşılığı olarak kullanıyoruz.. "Münevver"in tam karşılığı ise "aydınlanmış" kelimesiyle gösterilir lugatlarda.. Bunun gibi etimoloji mantığıyla düşünürsek, "cahil" kelimesine karşılık "karanlık" dememiz gerekir.. Deriz, deriz ama şık olmaz.. Dahası biz "aydın"ı "entellektüel" karşılığı olarak da kullanıyoruz..

'İslamcı yazar' tabiri benim hoşuma gitmiyor... Müslüman bir ülkede yazarın İslam'cısı, İslam'sızcısı olmaz.." Bu tabir İslam'ı araştıran bir oryantalisti çağrıştırıyor bana.. Sözgelimi Hıristiyanlığı araştıran bir insana "Hıristiyancı yazar" dememiz uygun olur mu?.. "Yahudici yazar" deyimi komik kaçmaz mı..Gelin artık kendimizi 'muhafazakâr yazar", "muhafazakâr politikacı", "muhafazakâr parti" deyimlerine alıştıralım..

İnsanlık tarihinin en büyük en dramatik macerası içinde bulunduğumuz 2000'li yıllarda yaşanacak. Üçüncü bin yılın ilk yüzyılı tamamlanmadan insanoğlu bu dünyadan ayrılmak ve başka bir gezegende yaşamak zorunda kalacak. Önümüzdeki yüzyıl içinde bu dünyada yaşamaya değer birşey kalmamış olacak, daha doğrusu yaşamaya değer birşey bırakmamış olacağız..

Kendimizi bildik bileli terör hep vardı.. Bundan sonra da hep olacak!.. Terörün kökünü kurutmak istiyorsanız temeline ineceksiniz, nereden kaynaklandığına bakacaksınız. Afganistan'ı yerle bir edebilirsiniz.. Bin Ladin'i yakalar, El Kaide örgütünü dağıtabilirsiniz, ama terörün ve terörizmin kaynağını yok edemezsiniz.

Çocukluğumuz 2. Dünya savaşıyla geçti.. Ekmek karneye bağlanmıştı.. Fırınların önü bazen öyle kalabalık olurdu ki, 250 gram ekmeği almak için uzun uzun beklemek zorunda kalırdık.. Sırayla kuyrukta bekleme âdetimiz olmadığı için itiş kakış olur kümeleşirdi insanlar.. Aileler daha çok çocuklarını gönderirlerdi bu azaptan kurtulmak için..

Şimdi herkes ne olacak diye bekliyor.. Üsame bin Ladin yakalanabilir, Taliban rejimi kalkar, yeni bir Afgan hükûmeti işbaşına gelebilir ve Amerikan kamuoyu, hatta demokrasi dünyası teröristlerden intikam alındı diye bir dereceye kadar yumuşatılmış olabilir, ancak 11 Eylül öncesi dünyayı devam ettirmeniz ihtimal dışı..

Karl R. Popper'in dediği gibi, bizim şanssızlığımız, zekâmızın etik bilincimiz ve birikimimizden daha hızlı gelişmesi.. Atom ve hidrojen bombalarını yapan biz değil miyiz? Bunları icat eden zekâya sahip olan insanlar, ne yazık ki, bu bombaların insanları öldürmesine engel olacak etik olgunluğa erişememiş..

Üçüncü bin yılın ilk 11 Eylül'ü, modern çağların milâdı olacak. Takvimler bundan sonra 11 Eylül öncesi, 11 Eylül sonrası tarihleriyle anılacak.. 11 Eylül'deki dünya ile 12 Eylül dünyası aynı olmayacak, belki de aynı eksen etrafında dönmeyecek.. Bin Laden'e destek veren bazı ülkeler artık istedikleri gibi at oynatamayacaklar, belki de dünya gündeminin dışında kalacaklar..

Sonradan "Garplılaşmanın Neresindeyiz" adıyla bu görüşlerini kitaplaştıran Mümtaz Hoca geri kalmışlığımızın sebeplerini bir bir sıralamış, bilimsel yöntemlere dayanarak bunun çarelerini gündeme getirmişti.. Seçkin bir kadroya ihtiyaç vardı..

Üzeyir Garih'in hunharca öldürülmesi âdî bir cinâyet gibi gösteriliyor.. Birçokları gibi ben de bu yorumlara inanmıyorum. Ancak bu bıçaklı saldırı, âdî bir cinayet, ya da profesyonel bir örgüt, bir gizli servisin işi bile olsa, beni yine de düşündüren noktalar başka. Asıl ilgilendiren tarafı sevgili Garih'in 72 yıllık hayatıyla, topluma, bu toplumun değişik kesimlerine, yakın çevresine verdiği metafizik ürpertiler, metafizik mesajlar..

İlahî orijini olmayan bir ahlakın tabii ki, sabit değerleri de olmaz.. Bu durumda her çağın, her kültürün, hatta her insanın kendine göre bir ahlak anlayışı olacak, bu yüzden de çağ değiştikçe her toplum, her fert birbirlerini ahlaksızlıkla suçlayacak.. Sanırım bu yüzden kanunlara ihtiyaç duyulmuş ve yine bu yüzdendir ki kanunlar sık sık değişmiş, hukukun dayandığı dünyevî adalet duyguları zamanla yıpranır olmuştur.

Yüce Allah bu yaşlarda beni kalp kırmaktan korusun.. O'nun "bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek gibidir" sözünü hatırlamamak mümkün mü.. Bir insanı öldürmekle, onun kalbini kırmak arasında bir fark göremiyorum.. Tek tesellim yine Yüce Allah'ın "Yanlışlıkla bir insanı öldürene iki köle azat etmeyi emreden kelamı idi..

Dünya ilerliyor.. Ve sanıyorum çok geçmeden ileri ülkeler kendilerine daha rahat, daha konforlu bir başka dünya, bir başka uydu arayacaklar... Çok değil belki bir yüz yıl sonra bugünkü ileri ülkeler, -ki bunların sayısı 20-25'i geçmeyecek- bölüşecekleri yeni uyduyu istedikleri gibi parsellerken, bu haliyle dünyayı da belki bir çöplük gibi kullanacaklar..