Ümit Aktan

Maçın üçte ikilik bölümünde tek kanat organizasyonu yapamayan Galatasaray, golü yedikten sonra silkindi ve ancak beraberliği kurtarabildi…

Ey Galatasaraylı... Sen onun kalbini çok fena halde kırdın... Kalp kırmak suya yazı yazmak kadar, gönlünü almak ise güneşe dokunmak kadar zordur. Sen suya yazı yazmayı başardın, şimdi güneşin batmasını bekle…

Kendisine temas futbolu oynandığı zaman sinirlenen Beşiktaş, Mario Gomez ve Jose Sosa gibi klas ayaklara sahip olunca gülen taraf oldu

Bir şeyler fark etmiş mi, bir şeyler fark etmeyi deniyor mu, yoksa bir şeyler fark etmek üzere mi; ben fark edemedim…

G.Saray'a zaten Şampiyonlar Ligi en azından bu sene için yakışmıyordu. Ama Denizli operasyonuyla UEFA Avrupa Ligi'nin yakışabileceğini ummaktan başka bir şey gelmiyor elimizden.

Krizdi... Kaos oldu... Türbülansa dönüştü... Gemi batıyordu, uçak düşüyordu... Çare yoktu mevcut duruma...

Galatasaraylı futbolcular, dün akşam Antalyaspor karşısında “Madrid’e giden kadroda yer almamak için” kötü oynar gibiydi...

Bir gün 'sevgili' olup, ertesi gün 'düşman' olabilmenin tek yoludur futbol. Kimi sevgiyle oluşan bir heykelin yıkılıp kaldırılması için zemin peşinde koşar, kimileri de bir stadı havaya uçurmaya kalkar. Futbol etrafında döner durur dünya..

Maç sonrası konuşmalara takıldım bu hafta. Biri 'iki kale arasında gidip gelmek futbol sayılmaz' diyerek gönderme peşinde, bir diğeri 'Galatasaray'a respect duyuyoruz' diyerek kültür kusmakta. Hayyam'dan şiir okuyan da var...

Arkadan çöken omurga ve ikinci adale sakatlığı nedeniyle Hakan Balta'yı da kaybedince Galatasaray maç Rizespor'un kucağına geldi...

Ne yazayım ben şimdi. Trabzon'da 7 dönüm arazi üzerindeki hakem cıvıklığını mı, yoksa soyunma odası koridorlarındaki rezaleti mi?.. Hiçbir şey oynanmayan, çok kötü yönetilen bir organizasyonun ne cezaları, ne de kararları adildir...

Güzel bir sözdür ve doğrudur. İlk yarıda fişi çeken Galatasaray, ikinci yarıda Lizbon deplasmanını düşünüp frene bastı...

Ortaya bir top atıldığından bu yana tarih boyunca hep vardı savaşmak içgüdüsü. Bunu bildikleri için savaşı yöneten kumandanlar, şimdilerde de bazı başkanlar sürekli 'aidiyet' duygusunu kaşır oldular...

Bu sahanın büyüsü her ne ise aynen sürüyor diyebilirdik ama yenmekte değil yenilmemekte sürüyormuş meğerse...

Bir türlü beceremediğimiz bir şeydi 'skoru tutmak'; onu da uzun süre başarıyla uyguladık '3 istiyoruz ve 1'e razı değiliz' oyunu sistemimiz olmuştu

Son maçın sonunda birdenbire kontrolden çıkan Volkan Demirel için çok farklı ve bir çoğu 'korumacı' yorumlar belirdi aniden. Araya 'görüntü eksiltmeleri' de girince durum tadından yenmez bir kamuflaj haline getirildi...

İlk yarıda istediklerini yapamayan ama ikinci yarıya başlaması gerektiği gibi başlayan Galatasaray maçı kaptı kaçtı...

Selçuk İnan, Türk futbol tarihine vurdu... Bizim için vurdu... Bu acılı millet için vurdu... Bir vurdu pir vurdu...

Büyük acının üstüne insanların dudağının kenarına bir küçücük tebessüm koyabilmeyi başaran Milli Takım oyuncularını alınlarından öpmek lazım. O çocuklar o gün kendilerine değil, ülkelerine oynadılar...

Basın toplantısı yapıp hakemleri baskıyı bırakın, ağır pres altına almak ve hatta bunu yaparken her türlü cezayı umursamadan yapmak sezonu, ilk defa bu kadar erken başladı. Bir toplantı da ben yapayım isterim...