Ümit Aktan

Maçın tam adını bulamadım. Bazen temposu muazzam, bazen de halı saha ilkelliğinde. Yani küçük küçük bazı maçlar vardı koca maçın içinde. Yazımın içindeki "Şeyler" geçen yerleri siz doldurun lütfen.

İçten içe hepimiz mafya değil miyiz?.. Günlük yaşamımız içinde zevk alacağımız yerlere mafioso tavırlarla girip çıkmaz mıyız?.. En gelişmiş mafya spor dünyasının içinde kol gezmiyor mu?.. Ya da mafyanın en gelişmiş gürbüz çocukları rantın çok büyük olduğu sporun içine girip boy göstermiyor mu?..

Yolun kısasında iyi bir maç ve iyi bir skor. Yani "Fena değiller"den bir futbol oynuyor G.Saray. Orta boy yol haritası için haftaya Trabzon deplasmanı sorguluyorum. "I-Iııh" diyesim geliyor. Bu maçı o maça yetirtemiyorum.

Maçı tahlil etmeye çalışırken, Ersun Yanal ve Hakan Şükür meselesini bir yana bırakalım. Ona yazının sonunda değiniriz. Her türlü durumda rakibin bir B planı vardı ve uluslararası deneyimi ise en üst düzeydeydi.

Ben de bir vatan haini oldum Hakan'ı destekliyorum ve yanındayım. Ersun'un ise karşısındayım ve yetersiz buluyorum. Dörtlük maçın ardından bunu söylediğime göre...

Ersun Yanal, bilime olan inancını oryantal bir mantığın içine gömdü. Mazareti ne olursa olsun, Hakan'ın gölgesine bastı. Cumartesi günü başına bir KAZAK özerlerse şaşırmayın. Ondan sonra onu koruyacak üç yetkili merci kalacaktır. Onlar da hemen satarlar, ona göre.

G.Saray, Ankara deplasmanında Beşiktaş'ı İstanbul'da ezip geçen bir rakiple oynadığının farkına varmış ve rakibini çok ciddiye almıştı. Defansı ileriye çıkartarak rakibin çok çabuk Brezilyalılar'ına 3-5 metrelik değil, 30-40 metrelik alanlar bırakarak rakibin işini zora sokmuştu.

Beşiktaş taraftarının elin İspanyolu'nu bir yana bırakıp kendi göbeğinden çıkardığı Samet'e sövmesi ağrıma gitti. Yapabileceği en büyük saçmalığı yapıp maç kazanan Daum'un dahiliği de ağrıma gitti.

Maçın değerlendirmesini değil, İçinden bulup çıkardığım mantık uçurmalarını sizlere sunmak istiyorum...

Duran topa kafa atılmaz. İnsan kendi attığı kornere de koşup kafa vuramaz. Gırtlak sıkmanın karşılığı bellidir. Ofsaytlar kafasına göre yorumlanamaz. Golcüden stoper olmaz. Bekten ön libero olmaz. Ama oluyor. Zekânın bir sınırı vardır ama aptallığın sınırı yoktur. Neden bunu zorluyoruz anlamış değilim.

Maç başlamadan önce bir ton soru vardı kafamda. Bir kere, rakibe bu kadar yakın olmaya alışmamış olan Beşiktaş taraftarı kontrol dışı davranışlarda bulunabilir miydi?

Sanatçıların yarı çıplaklığı artık ilgi çekmediği için magazindeki rant bayan sporculara kaydırıldı. Göz göre göre mayoyla yapılan her spor dalında dedikodu ve magazini önce üretmeye, sonra üstüne atlamaya, sonra da tüketmeye alet ediliyoruz. Altın madalyayı bile cinsellik dürtüleriyle çamura bulamayı başardık ya, helâl olsun bize. Meğerse biz ne kadar özgürmüşüz!..

Hakan için söylemem gereken birkaç şey var ama o maçın sonuna bıraktığı için ben de yazının sonuna bırakıyorum.

Futbol mentalitesi, yemeği, müziği, hamasi duyguları aynı hamurla yoğrulmuş, aynı mahallenin haylaz çocukları birbiriyle çok önemli bir gece yaşadılar.

Bizde maalesef profesyonellik anlayışı yanlış biliniyor. "Bir işi ücret veya mal karşılığında yazılı bir akite dayanarak yapmaya, kendisine bunun karşılığında yapılan ödeme kesildiği zaman o işi yapmayı durdurana profesyonel, bu anlayışa profesyonellik denir" diye bilinir.

Bu top meselelerinde kim havalandı ise mutlaka birşeyler kaybediyor. Sadece top meselelerinde değil, sporun bütün branşlarında.Türkiye Ligi'nde, bu senenin "rüya takımı" olarak kolları sıvayan Beşiktaş, afedersiniz ama düşme hattında. Denizli'nin durumu hâkeza. Del Bosque mahkeme duvarı gibi. Reha Muhtar'ın bakmayın köşesinden güldüğüne, maç söz konusu olduğunda gözleri pörtlüyor. Bu nedenle bu hafta "Havalılara ve havalananlara" dokunduruyorum....

Deprem felâketinden bu yana Körfez hiç bu kadar hareketlenmemişti. Dün gece G.Saray'ın Sakarya'ya, bu gece de Beşiktaş'ın İzmit'e getirdiği bereket elle tutulur haldeydi. Esnaf bile nefes almıştı.

Sahaları cinler bastı. Periler uçuşuyor kalelerde. Ölü tavşan bacaklarından geçilmez oldu ceza alanları. Toplar ise artık falcı küresi gibi. Eh biz de ne yapalım, tütsülenip gidiyoruz işte. Şimdi size son günlerin moda büyülerinden bir kaç tanesinin formüllerini veriyorum, bu iyiliğimi de unutmazsınız artık herhalde.

G.Saray için Rizespor'u yenmekten daha önemlisi, Olimpiyat Stadı'ndan miras kalmış olan 5-0'ın izlerini silmekti. Mekan da Ali Sami Yen olunca bunun pek zor olmayacağı kanısıyla başladı maç. İlk bölümdeki hareketli ve aktif oyun, beklenen bu tür bir sonucun doğacağını gösterdi.

Şimdi size anlatacağım şeyi bir masal, masalın kahramanı Riya Bey'i de sanal kabul edin.