Hasan Sarıçiçek

Maç öncesi iki takımı tartıya çıkardım... Aşağıdan bakıyorum, yukarıdan bakıyorum; iki takım arasında bir ORANTISIZ GÜÇ söz konusu!..

Hayal değil mi? Kuruyorum... Hem de en kralından en marjinal hayali kuruyorum! Neyin hayali mi bu? Anlatayım; Türkiye'ye kısa dönemde Dünya Kupası kazandıracak bir yıldızlar takımının hayali!

Ne mutlu ki, spor yazarıyım!.. Ne mutlu ki, sporun bir sistem, program, organizasyon ve rekorların gelişim unsuru olma yanında "dostluk" gibi bir özelliğini de bilenler arasındayım.

Aslında bu yazının başlığını, "Hepsi yalan Lugano gerçek" diye atabilirdim. Ama F.Bahçe için tasarlanan bu başlık Sakaryaspor'un dün geceki ayaklanmasını görmezden gelmek olurdu. Bu haksızlığı da ben yapamazdım.

Olay bu!.. Kazanmanın keyfi bu!.. Kazanıp, yükselirken tecrübe edinme farkı bu! İşte merdivenleri ağır ağır çıkan Kayserispor'un zoru başaran en temel özelliği... Eskiler ve yenilerin sevgi - saygı ile dayanışma içine girmiş tam bir takım olmaları! Tebrikler Ertuğrul Hoca!

Büyük hayaller büyük plânlarla gerçekleşir! Maalesef Zico kötü bir senaryo yazdı, 100. yılında; Şampiyonlar Ligi hayali kuran F.Bahçe'ye!

Yakıştıramadım... "Aurelio'nun Milli Takım'da oynatılmasını bir Türk subayı olarak içime sindiremedim" sözünü MHK Başkanı Mustafa Çulcu'ya hiç ama hiç yakıştıramadım!..

İki maçta iki farklı F.Bahçe? Acaba hangisi gerçek F.Bahçe? K.Eciyes karşısında gol olup yağan mı yoksa Ç.Rizespor'a ilk yarıda yarım düzine gol şansı veren mi?

Aslında maç çerezine bir maç... Çünkü rakip, futbolda esamesi okunmayan Lüksemburg... Yensen de yenilsen de FIFA sıralamasındaki yerimizi değiştirmez.

Eğri oturup doğru konuşalım: Kayserispor bu ligde " büyük" efsanesine son verecek bir rolü seçmiş kendine. Amacına ulaşır, ulaşmaz ayrı bir konu.

Çıplak gözle seyretmediğim için midir, nedir bilememem, ilk defa ama ilk defa F.Bahçe'yi bu kadar büyük bir heyecan ve zevk alarak izledim, K.Erciyes önünde...

Öncelikle, yeni sezon Türk futbolu için hayırlı olsun... Kanaatim o ki, bu lig bir çok yenilikleri beraberinde getirecek... Kayserispor'un şahlanışı gibi...

"Bu Beşiktaş'ta hayat var" diye yazmıştım, birkaç hafta önce... Ama o Beşiktaş, hazırlık maçlarında skor olarak dökülünce hakarete varan eleştiriler aldım, siyah-beyazlılardan.

Taptaze ümitler... Işıl ışıl bir gece... ...Ve Şampiyonlar Ligi ön eleme 2. turunun ilk maçında Faroe Adalarından B36 Torshavn karşısında 100. yıl galasına çıkmış pırıl pırıl bir F.Bahçe. Tur mu, o garanti... Anelka mı, sanki herkes ona karşı, ama o karar vermiş, "F.Bahçe'de oynayacağım" diyor ve pas istiyor. Taptaze ümitler... Işıl ışıl bir gece... ...Ve Şampiyonlar Ligi ön eleme 2. turunun ilk maçında Faroe Adalarından B36 Torshavn karşısında 100. yıl galasına çıkmış pırıl pırıl bir F.Bahçe. Tur mu, o garanti... Anelka mı, sanki herkes ona karşı, ama o karar vermiş, "F.Bahçe'de oynayacağım" diyor ve pas istiyor.

Kayseri'den çok sayıda telefon aldım dün... Çoğu, teşekkür içindi. "Kayserispor'un başarısının hakkını verdiğiniz için teşekkür ederiz!"

Bu sezon, antrenmanını çıplak gözle izlediğim ilk takım Beşiktaş. Geçen sezon da ilk G.Saray'ı izlemiş ve "Bu takım şampiyon olur!" diye yazmıştım.

2006 Dünya Kupası'nın en iyi teknik direktörü kim diye soruyorlar? Bu saatten sonra tartışmanın manası var mı bilmem.

Bu şeref İtalya'nın... Fizik, teknik ve disiplinin zaferi. ...ve, bu son, Zidane efsanesinin acı sonu! Yazık! Gurur ve utanç yan yana...

Futbol mu acımasız yoksa ben mi çok duygusalım, bilemiyorum... Ama bildiğim bir şey var... O da şu; 2002 Dünya Kupası'nda A Milli Takımımız'ın gelmiş geçmiş en büyük golcüsü Hakan Şükür'e bu ülkede ne kadar acımasızca yüklenildiği... İnancından yaşayışına, takım içindeki rolünden futbolculuğuna her yönüyle didik didik edilişi.

Futbolda adalet arayanlar için söylüyorum... Almanya 2006'da Gana da mağdurlar arasına girdi... Dün gece de Gana oynadı, Brezilya bayram etti..