İrfan Özfatura Ahmet Sırrı Arvas

Hayal oyununda hakikat ilmine dair ibretler gördüm. Şahıslar ve kalıplar gölge gibi gelip geçiyor, ancak hareket veren baki kalıyor... Ebussuud Efendi

Hem kanlarını em, hem canlarını yak, hem de kendin gibi inanmaya zorla... İşte Lapu-Lapu buna dayanamaz... Günümüz Filipinlileri de bu zulmü sorgulamalıdırlar...

Bunlar meyhanelerden toplanan kaba saba insanlardır; kimi Almanca kimi Katalanca konuşur, bir kupa beleş şarap için babalarına bile kıyarlar.

Zayıf bedeni, kırışık yüzü, aldırmaz tavrı ve ince bıyıkları ile Necip Fazıl'ı andıran "Hilmi Baba", az ve zor kazanan bir işportacı olmasına rağmen cömertliğin kitabını yazar...

Araplar arasında Mübârek, Ümmü'l Müminin, El Hatun, Çölün Kızı, Sahranın Kraliçesi, Sitti lâkaplarıyla tanınan Bell, yeri geldikçe arkeolog, oryantalist, yazar, gezgin, dağcı, haritacı ve dil bilimci olur, yere ve zamana uygun bir maske takar!..

Nedendir bilinmez halkı soyup soğana çeviren tefeciler mutlaka altınlarını yanlarına alır ve Sherwood ormanlarında gezintiye çıkarlar. Robin Hood kâh şarkıcı, kâh dilenci kılığına girer ve bunları soyar...

Paşa sert görünmesine rağmen babacan adamdır. Eve dönerken yolda rastgeldiği garibanları peşine takar, onlarla birlikte sofraya oturmaktan zevk duyar. Allah ne verdiyse kaşıklar memleket meselelerini konuşurlar...

Ali Suavi, hırçın, tedirgin, muvazenesiz bir yazardır. Onun için cahil diyenler de, dâhi diyenler de çıkar; nitekim kimilerine göre haindir, kimilerine göre kahraman...

Hasan Bey, hırsız-uğursuz takımını savcıya hakime yollamaz, karakola çekip pataklar, "bir daha karşıma çıkmayacaksın tamam mı" deyip sırtını sıvazlar!..

O devirde CD'ler VCD'ler ne arasın, canlı yayını homeroslardan (kör ozanlardan) ve aidoslardan (türkücülerden) sorarlar. İşte Homeros da homeroslardan biridir ve Truva hikayesini ballandırmaya bakar...

Kral Menelaus elbette haremlikten selamlıktan anlamaz, ateşle barutu yan yana bırakıp Girit'e gider ve...

Osman, kaşla göz arasında kuşağından kemik tarağını çıkarır ve bir vuruşta dudağına saplar. Sonra yanıbaşındaki yeniçerinin kalkanına öyle bir şamar vurur ki, kalkan kalkanlıktan çıkar.

Yeniçeriler ne hücum emri ile kıpırdar, ne de durdan dönden anlarlar. Her biri ayrı sultandır, başlarına buyruk davranırlar...

Böyle bir harita çizmenin tek yolu vardır: Havadan ölçümleme yapmak. Dahası bu haritayı çizen usta, küresel geometriyi, yerkürenin eksenindeki eğriliği ve yansıma usullerini biliyor olmalıdır...

Oruç Reis, Piri Reis'in haritalarını dikkatle tetkik eder ve Cihan Padişahının da görmesini arzular. Yavuz Selim ilmin değerini bilir, Kitab-ı Bahriye'yi okumak için sabırsızlık duyar.

Askerin halinden anlaman için onlarla düşüp kalkman lazımdı, bunu yaptın. Artık donanmanın piri olmalısın, topun, barutun yelkenin piri... Pusulanın, haritanın piri...

Jules Verne âdeta Paris kütüphanelerine demir atar, bıkıp yorulmadan biyoloji, zooloji, jeoloji kitaplarını tarar. Edebi eserleri de takip eder, ilgisini çeken bir hikaye olursa "araklamaktan" kaçınmaz!..

'Paralarımı içkiye, gece kuşlarına ve hızlı arabalara harcadım, şimdi meteliksiz ve perişanım!..'

"Dünyaya son bir kere bakacaksın deseler, o bakışı Çamlıca tepelerinden atmayı arzulardım..."

Quinn, ressamdan büyücüye, boksörden matadora, gangsterden kovboya, Eskimo'dan gerillaya her kılığa girer ama kendi kişiliğini de katar. 60 yıllık meslek hayatına 100 film sığdırıp rekorları zorlar.