İsmail Kapan

Evet, her şeyin yeni baştan sorgulanması gerekiyor...

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na bravo gerçekten!..

Tahmin ettiğiniz gibi, şike soruşturmasından bahsediyoruz.

Yaklaşık bir ay boyunca, ülke gündemini işgal eden; toplumu gereksiz bir gerilime sokan "and içme krizi" kısmen sona erdi.

Türkiye'de durduk yerde çıkarılan and içme krizi gündemi işgal ederken, dünyada çok önemli gelişmeler yaşanıyor.

Başbakan Erdoğan yeni kabineyi açıkladı. Özetle, kabinede altı yeni isim yer alıyor.

Meclis'in 'çiçeği burnunda' yeni başkanı Cemil Çiçek, bu sıfatla ilk kez çıktığı başkanlık kürsüsünden şöyle sesleniyor:

Bugün yine siyasi gündemi ele alacaktık. Ama, öyle bir gündem maddesi oluştu ki, bahis açmamak mümkün değil!..

Kendisini rahatsız eden, sıkıntıya sokan bir mesele için çözüm arayan siyasi partilerin, normal davranış biçimi ne olabilir?

Ülkede yaşanmakta olan şu gereksiz ve trajikomik kriz, bir delinin kuyuya attığı taşı, kırk akıllının çıkarma hikayesine benzetebiliriz. Ne de olsa "Teşbihte hata olmaz!.." değil mi?

Ana Muhalefet Partisi Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atarak, dün Millet Meclisi'nde üyelerine yemin ettirmedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bugün and içme töreni var... Seçmenin iltifatına mahzar olan çiçeği burnunda yeni milletvekilleri, ilgili anayasa hükmü gereğince and içip göreve başlayacaklar. Bu önemli günde, halkımız öncelikle vekillerinden ciddiyet, vakar ve üstlendiği temsil göreviyle mütenasip bir sorumluluk bekliyor.

Hukukun 'h'sinden anlamayanlar bile en keskin hukuki yorumları yapıyor. Hele bir de "Ben hukukçu değilim ama..." diye söze başlamaları yok mu, insanı tilt ediyor!

DTK (Demokratik Toplum Kongresi) Eşbaşkanı ve Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, son zamanlarda çok tuhaf biçimde ve hiç de demokrasi ile, demokratiklikle bağdaşmayacak tonda, aşırı sert ve kışkırtıcı bir üslupla konuşuyor.

ABD'nin 1970'li yıllarda Vietnam'da uğradığı müthiş yenilgiden sonra, bu ülkenin askeri fikriyatında yaygın olarak "Vietnam Sendromu" deyimi kullanılır olmuştu. Bahse konu ağır yenilginin ABD ordusunda ve toplumunda meydana getirdiği psikolojik sarsıntı kastediliyordu...

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, ülkede kitlesel olayların başladığı Mart ayından buyana, üçüncü konuşmasını yaptı. Ne yazık ki ilk iki konuşma gibi, sonuncusu da sadra şifa olacak nitelikte olmadı.

Anayasa meselesini mutlaka sıcak tutmak gerekiyor... Zira Türkiye'nin yeni bir anayasa ihtiyacı kaçınılmaz. 12 Haziranda sandığa atılan oyların yüzde doksan beşi, Meclis çatısı altında temsil ediliyor. Böyle elverişli siyasi tabloyu, ülkemiz bir daha kolayca yakalar mı, bilinmez. Şu halde bu fırsat asla heba edilmemeli.

Anayasa ve uzlaşma meselesini, ileriki günlere öteleyerek (nasıl olsa daha çok tartışacağız...), bugün de seçim sonuçlarını analiz etmeye devam edelim.

Seçimin mutlak galibi olan AK Parti'de, hayat normal seyrinde devam ediyor. İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu, medya organlarına verdiği röportajlarda, şimdiden 2014 hedefine (Yani gelecek mahalli seçimlere) kilitlendiklerini söylüyor.

Türk entelijansiyası yine şiddetli karın ağrısı çekiyor! Devasız bir hazımsızlık yaşıyor... Kendisini "aydın-entelektüel" olarak tanımlayan veya böyle takdim edilen bir kısım zevat, akıllara ziyan yorumlar yapıyor. Bunlar ısrarla, Türkiye gerçeklerine, halkın değer yargılarına gözlerini ve kulaklarını kapalı tutuyorlar! Diğer taraftan hâlâ, ideolojik taassup sebebiyle kimileri; Tayyip Erdoğan ve AK Parti'nin muazzam başarısını, bir türlü kabullenmek istemiyor.