Mustafa Selçuk

Bu ülke, 25 yıldır süren bir savaşı, daha da fenası 80 yıllık inkâr edilmiş bir ızdırabı taşıyor içinde... Kurulu düzenin örselediği, hırpaladığı, kimi zaman yok saydığı, kimi zaman da yok etmek istediği insanların ızdırabını...

Türkiye bu sene yüzde 6-7 arası küçülecek.

2010 bütçesi açıklandı. 286 milyar TL harcamanın planlandığı bütçenin 50 milyar TL açık vereceği öngörülmüş. Yine Maliye'nin yaptığı 1.028 milyar TL GSYİH'yi dikkate alırsak, bütçe açığının % 5 civarında olacağı, Faiz Dışı Fazla (FDF) oranının da binde 6.5 olacağı tahmin edilmiş.

Şöyle bir sıralayalım isterseniz: Demokratik açılım (Kürt açılımı da diyebilirsiniz)... Ermenistan ile protokol...

"Türkiye sermaye piyasalarından yükselecektir."

Türkiye, dünyayı altüst eden krizi iyi idare etti. Krizin akut döneminden, büyük bir iflas, çöküş yaşanmadan, ödemeler dengesi bozulmadan, muavenete ihtiyaç duymadan geçtik.

"Herkesin kendi inanç ve aidiyetini "kendi kelimeleriyle" konuşabildiği bir ülke"... Sempozyum konuşmacılarından Hilal Kaplan'a ait bir ifade... Müesses nizamın hoşuna gitmeyen konularda sözü olan herkes bu hissi bilir.

"Bu anayasadan memnun olduğunu söyleyen yok!" Yeni bir anayasanın gerekliliğinin tartışıldığı konferansın açılışında konuşan Murat Belge'nin tespiti bu... Sağcısı, solcusu, dindarı liberali ile toplum da siyaset de, statükonun çelik zırhı gibi olan mevcut anayasadan şikâyetçi...

IMF toplantıları önüyle sonuyla, paneliyle protestosuyla dün sona erdi. Dünyanın en kalabalık çok boyutlu uluslararası etkinliklerinden birisini Türkiye, organizasyon olarak yüzünün akıyla tamamladı.

Başbakan Erdoğan, parti kongresindeki konuşmasıyla ülkenin müesses nizamını zıplattıktan sonra, İstanbul toplantılarının açılış konuşmasıyla da IMF elitlerinin keyfini biraz kaçırdı.

İki gündür, panelden panele koşturuyorum. Kahn'dan Stiglitz'e, Soros'tan Mulford'a birçok yönetici, ekonomist ve siyasetçiyi dinledim. IMF toplantılarının tek gündemi var: Kriz ve sonrası...

IMF-DB yıllık toplantılarının yapıldığı kongre merkezi, Birleşmiş Milletler genel kurulu gibi... 180'in üzerindeki ülkeden delege, gazeteci ve ziyaretçi, toplantıdan seminere, konferanstan yemeğe koşuşturuyor.

Gazetenin, TV'nin, cep telefonunun olmadığı, haberden ve güncelden arınmış 5 günün sonunda tekrar İstanbul'dayım.

Soğuk bir kış sabahı, sıcak yatağınızdan bir türlü kalkamıyorsunuz.

Hükümet muarızları ile TÜSİAD öncülüğündeki "mahvolacağız" korosunun asabı bugünlerde bir hayli bozuk olsa gerek... Önce IMF başkanı Kahn "Türkiye'nin artık bize ihtiyacı yok" dedi.

Merak etmeyin, "iç düşman-dış düşman" hezeyanlarına kapılmadım. Düşmanları olduğunu vehmederek kendisini önemli gösterenlerden de değilim.

Bir arkadaşım, akrabalarıyla bile konuşamaz hale geldiğinden bahsediyordu geçenlerde...

Aylardır beklenen program açıklandı. Kriz sonrası ekonominin yol haritasını biliyoruz artık... Üstelik yeni bir kavramla daha tanıştı piyasalar: Mali Kural...

MF ile stand-by anlaşması biteli 2 yıl oldu. 2 senedir -pratikte- ülkede IMF yok... Ama her günümüz yine de IMF ile dolu... Ülkenin iktisadi geçmişinde o kadar büyük ve vazgeçilmez bir yer edinmiş ki, IMF'siz kalınca ne yapacağımızı bilemiyoruz. "Eyvah ya IMF ile anlaşmazsak" diye panikler yapıyor, kabuslar görüyoruz.

Sel yıktı geçti. Evleri, yolları, arabaları... Mağazaları, Vodafone'u, fabrikaları... Bir şehri, kültür başkenti olmaktan bahseden bir şehri yıkıp geçti.